Geçen hafta sonu yaşadığım Washington, DC'de fırtına vardı. Rüzgâr yaklaşık 130 km hızla, çok uzun süre esti. Ağaçlar devrildi, bazısı evlerin üzerine düştü. Oğlumla beraber çevreyi dolaşırken birçok hasarlı bölge gördük. Elektrik tellerine takılmış ağaç dalları gördük. Bazı teller kopmuş, caddeye düşmüştü. Ülkenin orta doğu bölgesinde yaklaşık 2 milyon kişi elektriksiz kaldı. Elektrik kesikken sıcaklık birçok bölgede 35-40 derece civarındaydı. Hava aynı zamanda çok nemliydi. Havalar böyle sıcak olduğunda, yaşlılar ve hastalar zaten risk altındadır. Hele bir de elektrik olmadığında işler çok daha kötü olur. Sıcak onları daha çok etkiliyor. Bazı yaşlı ve hasta insanlar elektrikle çalışan cihazlara bağlı yaşıyor. Polisin bazı acil durum servisleri çalışmıyordu. Birçok ilacın bozulmaması için soğuk muhafaza edilmesi gerekir. Benzin istasyonları elektrik olmadan çalışamaz. Elektrik olmadığı için buzdolaplarındaki ve derin donduruculardaki yiyecekler bozuldu. Çok katlı apartmanlarda yaşayanların suyu da kesildi. Bu binalarda su yukarı katlara elektrik motorlarıyla pompalanıyor. Bazı su pompalama istasyonlarının elektriği kesildi. Bakkallar et, balık gibi bozulabilen gıdaları çöpe attı. Karanlık bir markette normalde etlerin ve tavukların durduğu boş raflara üzüntüyle baktık. Mağazaların ya da sitelerin jeneratörü olsa bile bunlar genelde yetersiz kaldı. İnternet uzun saatler yoktu. Cep telefonu kullanımı da azalmıştı. Bunun manası ATM'ler de çalışmıyordu. Bazı bankalar karanlıkta çalışıyordu. Normalde sıradan bir işlem olan banka ya da kredi kartıyla alışveriş yapmak zor bir hale gelmişti. Sokak lambaları da yanmıyordu. Araba kullanmak daha tehlikeli hale gelmişti. Ancak insanların çok daha dikkatli araba kullanmaya başladığını gördük. Bazı insanların bu tür beklenmedik değişime verdikleri tepki şaşırtıcı. 2003 Ağustos'ta yaşanan büyük elektrik kesintisi esnasında New York'taki suç oranı artmamış, azalmıştı. Klimasız evimde terlerken ve çocuklara defalarca buzdolabının kapısını açmamalarını söylerken, bir yandan da elektriğin değerini düşünüyordum. Pilli radyomuzda elektriğin gelmesinin 1 hafta kadar sürebileceğini duyduğumuzda yüzümüzün şekli değişti. Ancak televizyon, internet olmadığı ve telefon daha az çaldığı için konuşmak ve düşünmek için daha çok vakit bulabildik. Işıklar yanmaya başladığında, klima ve buzdolabı çalışmaya başladığında küçük çocuğum neşeyle havalara sıçradı. Hepimiz rahat bir nefes aldık. Bazı bölgelerde elektriğin gelmesi daha uzun süre alabilir. Onlara kolay gelsin. Bir daha elektrik tamircilerinin aracını gördüğümde onlara el sallayacağım. Artık onları direklerin üzerinde çalışırken gördüğümde teşekkür edeceğim. Elektrik tamircileri postacılar gibidir. Zor şartlarda çok çalışırlar. Birçok insan bir terslik oluncaya kadar onların ne kadar önemli ve hayati olduğunu anlamaz. Ben postacıma el sallayan insanlardan biriyim. Modern, büyük şehirlerde az görülen, ama önemli bir alışkanlık. Postacıyı yağmur çamur demeden, karlı havalarda ve yazın sıcağında terleyerek posta dağıtırken gördüm. Dostça bir selamı hak ediyor. Tanıdığınız bir elektrik kurumu çalışanı varsa teşekkür edin. Bu insanlar bir çoğumuzun düşündüğünden çok daha hayati işler yapıyor. Ayrıca bir de dünyada elektriği sürekli kesilen ya da hiç olmayan yüz milyonlarca insanı düşünün... Bir daha elektrik tamircilerinin aracını gördüğümde onlara el sallayacağım, direklerin üzerinde çalışırken gördüğümde teşekkür edeceğim.