Kan ve anarşi

A -
A +

Geçtiğimiz gün ailecek ABD'nin Wyoming eyaletindeki muhteşem bir yer olan Yellowstone Ulusal Parkı'na gittik. Bugüne kadar gördüğüm en güzel ve insanı düşünmeye sevk eden yerdi. 9000 kilometrekarelik devasa bir park düşünün; içerisinde ayı, kurt, geyik, tilki, sayılamayacak kadar çok kuş çeşidi, bizon, jeotermal baca, kaynayan çamur ve gayzerler olan, akıllara durgunluk veren bir park.

Listedeki hayvanlardan anlaşılacağı üzere tehlikelerle dolu bir yer. Bizon korkutucu iki boynuza sahip 1000 kiloluk bir hayvan. Tehdit edilmedikçe ya da belli bir dönemde olmadıkça genellikle sakin bir hayvandır. Onları yol kenarında uyurken ya da ot yerken görebilirsiniz.
Bir yerde fotoğraf çekerken bizona birkaç metre mesafedeydim. Parktaki görevlilerden biri yanıma gelerek, hayvanın kuyruğu havada, çok yaklaşmayın, diye uyardı. Dikilen kuyruğun, hayvanın tehdit edilmiş hissetmesinin işareti olduğunu söyledi. Ben kesinlikle bu canavarı tehdit etmek istemiyordum, ama o öyle hissetmiş. Belki de fotoğraf çeken ve yüksek sesle konuşan 20 kişilik grubu tehdit olarak algılamıştı. Ama en yakın olan bendim, onun için görevli beni uyardı. Çocukluğumda öğretildiği üzere, sessiz ve yavaş bir şekilde uzaklaştım ve arabaya girdim. Hiçbir şey olmadı...
Bu beni, insanlarda ve hayvanlarda şiddeti teşvik eden nedir, diye düşünmeye sevk etti. Bazı insanların kanı bozuktur ve şiddetten beslenir. Bunlar uzak durmanız gereken insanlardır. Aynı ayakları üzerine kalkmış, size doğru hırlayan 800 kiloluk boz ayıdan uzak dumanız gerektiği gibi. Anladınız sanırım. Ama boz ayı bölgesinden uzak durursanız ve yoluna çıkmazsanız bir tehdit değildir. Bir de avladıkları geyikle aç kurt sürüsünün arasında olmak istemezsiniz.
Çoğu hayvan bir amaç için öldürür. Amacı genellikle hayatta kalabilmektir. Hayvanlar için en büyük tehdit insandır... Herkesin şiddet görüşü farklıdır. Aynı hayvanlar gibi, insanlar da ayaklandığında şiddet çığırından çıkabilir. Ancak hayvanlarınki kısa sürerken, insanların savaşları on yıllar boyu sürebilir. İyi liderler insan şiddetinin kontrolden çıkmaması için başlangıçta çare bulanlardır.
Şiddet bazı insanlar için bir bağımlılık olabilir. Zavallı Suriye'de olan bitene bir bakın. El Kaide gibi ultra şiddet yanlısı örgütleri bir düşünün. Stalin ve Mao'nun acımasız politikaları nedeniyle ölen on milyonlarca insanı hatırlayın. Kamboçya'da Khmer Rouge'un elinde ölen milyonlarca insanı hatırlayın. Irak'ı saran anlamsız şiddeti düşünün. Yasa dışı uyuşturucu ve suç örgütleri nedeniyle yaşanan şiddeti ve yıkımı bir düşünün.
Gerçekten de, son 20-30 yılda korkunç savaşlar ve şiddet yaşandı. Ama bu şiddet bile dünya savaşlarında yaşanan ultra-şiddetin ve çok da eski olmayan katliamların yanına yaklaşamaz.
I. ve II. Dünya Savaşı'nın etkilerine bir bakın. Çin'deki Ming ve Zing savaşlarına ve Taiping isyanlarına bir bakın. Moğol fetihlerine bir bakın. Rusya'daki iç savaşı, geçmişte birçok yerde yaşanan soykırımları, insan eliyle yapılan kıtlıkları ve toplu ölümleri bir düşünün. Olayların ultra-şiddete dönüştüğü dönüm noktasını ise yaşayanların çoğu bilmiyordu.
Gerçekten de, insan doğasının dönüm noktasını yaşayacak bir ülkede caddelerde olmaktansa, ormanlarda ve dağlarda 'vahşi' hayvanlarla olmayı tercih ederim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.