Sanırım hepimiz Suriye'nin çok tehlikeli bir yer haline geldiği konusunda hemfikiriz. Suriye, ayrıca Türkiye'yi tehdit eden bir durumdur. Suriye'de bazı kişilerin ya da grupların da Türkiye'yi çatışmaya çekmeye çalıştığı açıkça görülmektedir. Kendi topraklarına top mermileri düşen ve vatandaşları ölen Türkiye hiçbir şey yapmadan duramaz. Türkiye-Suriye sınırındaki mülteci durumu giderek kötüleşiyor ve ayrıca şiddete de dönüşebilir. İran'ın Suriye'de olup bitenlerle çok ilgili olduğu anlaşılıyor. Irak da, bazı liderlerinin İran güdümünde olduğu düşünülürse, işe karışıyor. Kürtler birçok yönden işe karışıyor. İsrail de kesinlikle gözlerini açık tutuyor, gerçi geçen hafta bir insansız hava aracının topraklarında oldukça içerilere girmesine izin vermesi başka bir seviyede neler olduğunu merak etmeme sebep oldu. Lübnan'daki hem Sünniler hem de Şiiler her geçen gün daha çok işlere karışıyor. Bazıları taraf tutuyor. Esad'ı destekleyenlerle karşı olanlar arasında çatışmalar çıktı. Ürdün, Suriyeli mülteci krizi ve Suriye'deki şiddetin sınırı aşması veya Ürdün'deki Suriyelilerin arasındaki çatışmalar sebebiyle zor günler geçiriyor. Körfez'deki Sünni Arap devletleri de durumla oldukça yakından ilgileniyor gibi gözüküyor. Bazıları para gönderdi. Bazılarıysa silah veya başka yardım malzemeleri gönderdi. Rusya ve Çin kendilerine ait nedenlerle BM kararları bloke ediyor. Rusya Suriye'ye alternatif bir pazar bulabilmek için Irak'la silah anlaşması yapmaya çalışıyor, aynı zamanda Tartus'taki deniz üssüne de alternatif bir yer arıyor. Rusya aynı zamanda İran'a potansiyel bir kriz esnasında kendilerini destekleyebileceği imasında bulunuyor. Rusya Suriye'ye önemli bir silah pazarı ve eski Sovyetler Birliği dışında donanma üssü kurabildiği tek yer olarak güveniyordu. İçerisinde 17 Rus yolcu bulunan, Moskova'dan Suriye'ye giden uçağın Türkiye tarafından aranmak için indirilmesi önemli bir işaretti. Her iki ülke de diğer tarafa hava sahasını kapattı. Mısır, Suriye'de olup bitenle daha yakından ilgileniyor. Eski bir Müslüman Kardeşler lideri olan Mısır'ın yeni Cumhurbaşkanı Muhammet Mursi, açıkça muhalefeti desteklediğini ve Esad'ın gitmesi gerektiğini söyledi. İsyancıların hali ise tam belli değil ve değişiyor. Muhalefet liderleri parçalanmış ve bölünmüş gözüküyor. Ayrıca Suriye'de özellikle çocuklara karşı sergilenen çirkin ve gaddar bir insanlık krizi var. O çocukların böylesi hatıralarla nasıl büyüyeceğini çok merak ediyorum. Suriye'deki isyan, birçok ülkenin saplanıp kalabileceği ve sebep olduğu çatışmaların çok uzun yıllar sürebileceği bir bataklıktır. Suriye'nin kendisi de uzun süre çatışmaların bataklığına saplanıp kalabilir. "Savaşın sisi" diye klasik bir tabir var. Bu tabir bazı çatışmalardaki gerçekleri açıkça ifade ettiği için beni hep rahatsız etmiştir. Sisin içindeyken duyabilirsiniz ve bazı şeyleri kabaca görebilirsiniz. Sis kalktığında ise her şey tekrar netleşir. Bataklıksa farklıdır. Bataklıkta göremezsiniz. Eğer bataklık kalınsa en önemli sesleri bile duyamazsınız. Kolaylıkla saplanıp kalabilirsiniz. Güneş bataklığı sertleştirir. Suriye'nin neye dönüşebileceğini gerçekten biliyor muyuz? Büyük oyuncuların Suriye ile ne şekilde ilgilendiğini ve gerçekte ne düşündüğünü biliyor muyuz? Hatta yarın Suriye'de ve Suriye hakkında ne olacağını biliyor muyuz? Türkiye Suriye ile veya bunun sonucu olarak başkalarıyla savaşa girmek için ne kadar sıkışacak? Suriye Türkiye'nin Vietnam'ı olabilir mi? Tabii ki bana (potansiyel) bir savaşın bataklığıymış gibi geliyor. Ancak, daha hâlâ çok seçenek var...