Su, enerji, buğday ve savaş

A -
A +

Su büyüleyicidir!.. Küçük bebeklerin içinde rahatça yıkanabileceği kadar yumuşacık olabilir. İnsan vücudunun çoğu sudan oluşur ve su olmadan yaşayamayız. Gıda, elektrik, sanayi mallarının çoğu, hizmetler ve daha nicesi su olmadan üretilemez. Su olmadan doğalgaz, petrol, kömür ve biyo-yakıt üretimi yapılamaz ve rafine edilemez. Yaptığımız ticaretin büyük kısmı su yoluyla taşınır. İnsanlar gerekirse epey bir süre yemek yemeden yaşayabilir. Ama su olmadan yaşamak çok daha zordur. Dünya nüfusu 7 milyar civarına ulaştı. BM ve diğer bazı kuruluşların tahminine göre 2060 yılında 9 milyara ulaşacağız... İnsanlar zenginleştikçe daha çok enerji, yiyecek, vb. talep eder. Bu da daha çok su gerektiği manasına gelir... Şekerden 1 litre etanol üretmek için 2100 litre, mısırdan üretmek içinse 2800 litre su gerekir. Biyo-yakıt için sadece ürünleri yetiştirirken değil, aynı zamanda rafineri işlemlerinde su gerekir. Normalde çoğu ülkede su en fazla tarımda, özellikle de sulama için kullanılıyor. Büyük elektrik şebekesine sahip çoğu ülkede suyun en çok kullanıldığı ikinci alan ise termal elektrik santrallerinin soğutulmasıdır. Güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi için çok az su gerekir. Nükleer santrallerde çok su kullanılır... Dünyanın birçok yerinde suyu endüstriyel, tarımsal ve insani atıklardan temizlemek için su arıtma tesisi bulunuyor. Ancak, Afrika'nın genelinde böyle tesisler pek yok. Dünyanın yoksul bölgelerindeki çeşitli atıklar nehirlere, göletlere, yer altı sularına ve göllere hiçbir işlem görmeden akıtılıyor. Bu durum dünyada her gün kirli su sebebiyle ölen 5.500 kişinin ölümünün ana nedenini açıklıyor. Hayatını kaybedenlerin çoğu 5 yaşın altında ve Afrika'da bulunuyor. 19. yüzyılda İngiltere ve ABD'de halkın genel sağlığındaki iyileşmenin sebebi, su arıtma tesislerinin kullanılmaya başlanması olmuştur. Dünyanın bazı bölgelerinde, ABD'de Teksas dahil olmak üzere , Çin'in büyük otlaklarında, Kuzey Suriye'de, Irak'ta, Türkiye'nin bazı bölgelerinde, Rusya'da ve Hindistan'da bu yıl korkunç kuraklık yaşandı. Daha fazla kuraklık yaşandığını görebiliriz... Dünyada kişi başına en az su düşen bölgeler Orta Doğu ve Kuzey Afrika'dır, her iki bölgenin de dünyanın en istikrarlı ve barışçıl bölgeleri olduğunu söyleyemeyiz. Mısır'ın bazı köylerinde aşırı su kıtlığı sebebiyle gerginlikler yaşanıyor. Su tablasındaki su miktarının sürekli azalması sebebiyle Yemen, başkent Sana'yı taşımak zorunda kalabilir. Filistinliler ve İsrailliler arasındaki gerilimin en önemli nedenlerinden biri, su hakları ve su kullanımı ile ilgilidir. Nil sularının kullanımına ilişkin gerilimler ileride savaşlara sebep olabilir. Nil'in çevresinde kalkınmak ve daha zengin olmak isteyen bir sürü ülke var. Bunlardan biri de Etiyopya'dır. Çin hidroelektrik baraj inşa ederek Etiyopya'ya yardım ediyor. Etiyopya'nın dağlık bölgelerinde çok yağmur yağar. Mısır'daki suyun çoğu bu dağlık bölgeden gelir. Mısır kendi topraklarına ulaşan suyun yüzde 99'unu kullanıyor. Mısır kocaman bir çöldür. Mısır'da altı yıl yaşadım ve 20 yıldır seyahat ederim. Bu kadar süre zarfında sadece 3 kez yağmur yağdığını gördüm. Nil kıyısındaki bu iki ülkenin arasında ise Sudan yer alıyor. Sudan da birçok ihtiyacı için su istiyor. İleride problem çıkacakmış gibi gözüküyor. Sonra bir de Dicle ve Fırat'ın kullanımı için Türkiye, Suriye ve Irak arasındaki gerginlikler yaşanmakta. Bu gazeteyi okuyan herkes büyük ihtimalle Türkiye'nin güneydoğusunu hidroelektrik ve sulama kanallarıyla donattığı proje olan GAP'ı bilir. Bu iki büyük ırmağın suyu Türkiye'nin güneydoğusundaki dağlardan Suriye ve Irak'a akar. Türkiye daha çok kullandıkça diğer ikisine giden azalacaktır. Bütün bu ülkelerin bu sulara ihtiyacı artacaktır. Tibet Platosu buzul sularının kullanımı konusunda Hindistan ve Çin arasında gerginlikler meydana gelebilir ve geleceğin en tehlikeli ve istikrarı bozacak su savaşlarının kaynağı olabilir. Su bazen yumuşacıktır. Bazen de akıntıların ölümcül gücüne sahiptir. Ayrıca savaşa ve çatışmalara sebep olabilir. Hepimizin suya ihtiyacı var. Nasıl daha iyi ve verimli kullanabileceğimizi öğrenmeli ve barışçıl bir şekilde paylaşmanın yolunu bulmalıyız. Aksi takdirde sonuçları oldukça vahim olabilir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.