Güzel ve berrak bir günde Boston havaalanına indim. İç açıcı masmavi bir gökyüzü vardı. Havada hafif bir deniz kokusu vardı. Bu dertli dünyada insanın ruhunu dinlendiren bir gündü.
Bir grup mühim iş adamına Orta Doğu, enerji meseleleri vb. üzerine bir konuşma yapacaktım. Havaalanından otele doğru giderken bu muhteşem şehri seyrediyor ve konuşmada neler anlatacağımı düşünüyordum.
Bir süredir görmediğim ağabeyimi göreceğim için de ayrıca mutluydum. Hayatım boyunca pozitif yönde akıl hocam ve arkadaşım olmuştur.
Öğle yemeğini beraber yedik, eski ve güzel günlerden, dünyadan, çocuklarımızdan konuştuk. İki kardeşin gerçekten yapmak isteyeceği bir muhabbet olmuştu. Daha çok az oturduk gibimize gelmişti ama işe gitme saati gelmişti. Konuşmam için hazırlanmak üzere yola koyuldum... Sonra terör olayı oldu.
Konuşmam için bazı notlar alırken Boston Maratonunun bitiş çizgisindeki korkunç olayların oluşunu TV'de gördüm. Hemen ağabeyimi aramaya çalıştım, ama cep telefonu şebekesi kapatılmıştı. Endişelendiğimi söylemek çok hafif kalır. Sonunda ona ulaşabildim. İyiydi. Çok rahatlamıştım.
Polis arabalarının sirenlerini duyabiliyordum. Otelim bombaların patladığı yere çok yakın değildi, ama havadaki değişimi fark edebiliyordum. Otel, giriş kapısı civarına dev gibi korumalar yerleştirdi. Çok fark edilemeyecek şekilde etrafta dolanıyorlardı. Ancak yıllardır askerlerle çalışmış biri olarak değişimi hissedebiliyordum...
Neler olup bittiğiyle ilgili detayları öğrendikçe üzüntüm arttı. 8 yaşındaki bir çocuğun ve biri Çinli, biri ABD'li öğrenci olan iki koşucu kadının ölmesi beni allak bullak etmişti. Çok sayıdaki yaralıları duyunca giderek daha çok endişelendim.
Çevremdeki insanların yüzleri çeşitli şekillerde değişti... Bir çok insan sevdiğini kaybetti ya da ailesinden ya da arkadaşlarından bazılarının hayatlarının beklenenden çok daha zorlukla karşı karşıya olduğunu gördü. Teröristler tarafından öldürülen ya da yaralanan her bir kişi için, bu kişilerle derin ve duygusal bağı olan ve tarifsiz acılar çeken yüzlerce kişi var.
Teröristler bu güzel günü çaldı. Yaralanan çok sayıda insanın mutluluğunu çaldı. Ölen 8 yaşındaki çocuğu, Çinli ve Amerikalı öğrenciyi tanıyan ve sevenlerin mutluluğunu çaldı. Bu muhteşem şehri endişe ve korku yuvasına çevirdi. Polisin bu katilleri ve hırsızları yakalamak ve halkı bunlardan korumak için şehri kilit altına almasıyla kelimenin tam manasıyla Boston'u kapatmayı başardı. Ayrıca Boston halkının geçiminden çaldı. İş yerleri açılamadı. Birçok kişi işe gidemedi. Ayrıca göçmenlerin imajından daha da çok çaldı. Buradaki Müslüman algısına daha da zarar verdi.
Çaldılar ve öldürürken çaldılar.
Ancak, uzun vadede Boston'un gücüne, onuruna, zekasına ve çalışkanlığına en ufak bir zarar veremezler. Boston halkının yıllardır süregelen başarısına engel olamazlar. Boston'un silüetini kaplayan üniversitelerde dünyanın entelektüel gelişimine engel olamazlar...
Teröristler hırsızdır, ama sonunda onların da hesap vereceği bir gün olacak.