Bu sonsuz kâinattaki ahenk ve düzen, 'İlahi Kudret'in sevgisiyle yoğrulmuş tükenmez bir enerji kaynağıdır. Bu cevherin zerreleri hiç şüphe yok ki, gönlümüzdeki sevgi pınarını oluşturmaktadır. Bu pınar öyle coşkuludur ki, tüm doğaya hayat vermektedir...
Sevgili okurlar, bir seneyi aşkın süredir sizlere, dünyamızın ve güzel ülkemizin doğal sorunlarını çeşitli başlıklar içinde sunmaya çalıştım. Hiç şüphe yok ki, bu değişik ve birbiriyle iç içe bulunan problemlerin üstesinden gelebilmek için birey olarak bizlere de büyük sorumluluk düşüyor.
Gelişebilecek olumsuzlukları ancak kenetlenerek, bilimsel çalışmaların yanında, birbirimize sevgiyle ve güvenle yaklaşarak çözebiliriz.
İşte bu konuyla ilgili olarak size yeni yılın ilk günlerinde hitap etmek istiyorum. Çünkü doğa ancak sevgiyle ve şefkatle korunabilir. Bunu da başarabilecek olan bizleriz.
YENİ UFUKLARA YELKEN AÇALIM!
Her yeni yıl, umutlarımızın gerçekleşmesini dilediğimiz, kendimiz, ailemiz, vatanımız ve dünyamız için neler yapabileceğimizi düşündüğümüz yepyeni bir zaman birimini kapsıyor. Âdeta yeni ufuklara yelken açmak gibi bizi değişik sürprizlere hazırlıyor.
Hepimizin ortak düşünce ve temennisi iyilik, güzellik ve dostlukla geçireceğimiz mutlu günlerin bizi bekliyor olmasıdır.
İnsanoğlu hiç şüphesiz tabiatın en üstün varlığıdır. İlim, sanat ve teknoloji alanlarında asırlardan beri hızla ilerlemiş olan insan, yalnız akıl ve zihin yolunda değil, aynı zamanda duygu, iman ve vicdan konusunda da büyük başarıya ulaşmıştır.
Bu sonsuz kâinattaki ahenk ve düzen, 'İlahi Kudret'in sevgisiyle yoğrulmuş tükenmez bir enerji kaynağıdır. Bu cevherin zerreleri hiç şüphe yok ki, gönlümüzdeki sevgi pınarını oluşturmaktadır.
O halde, sevgi hayatımızın amacı, tüm insanlığın ve tabiatın özüdür.
İMAN VE VİCDANIN SESİ BİZİ KORUR
Değerli okurlar, hayatın akışı içinde edindiğimiz bazı alışkanlıklar bizi zaman zaman farkında olmadan yanlış davranışlara sevk edebilmektedir. Bu davranışlarımızın doğru olmadığını bildiren ruhumuzun derinliklerinden bizi uyaran vicdanımızdır. İmanın kudreti ve vicdanımızın sesi sorumluluk içindeki biz insanları daima iyiye, doğruya sevk eder.
Kusur ve hatalarımızı gözden geçirerek, insanlara kardeşçe duygularla bağlanıp bütün kalbimizle onları sevmek, bize huzur ve mutluluk verir. Mutluluğu hissetmek için onu paylaşmak gerekir. Bizi saadete götüren yol onu ortaklaşa yaşayabilmektir. Sevgi ise, tükenmez bir hazinedir. Vereni gururlandırmayan, alanı da asla utandırmayan yegane olgu sevgidir.
İnsanoğlu, yaşam serüvenindeki gelişim sürecinde bir taraftan doğa üstü bir Güç'ün varlığını benliğinde hissetmiş, diğer taraftan dikkatli bir gözlemci olarak çevresindeki hareketleri, canlıların davranışlarını araştırmış ve günümüze kadar uzanan büyük zaman sürecinde ruhsal yönden tekamül ederek, fikri olgunluğun doruğuna ulaşmıştır.
Bu imtihan dünyasındaki Büyük Sır; hayatı hiçbir şeyin lekeleyemeyeceği temiz bir yürek, dürüstlük, iyilik ve gerçek anlayışı ile aşmak olmalıdır.
MÜTEVAZI OLAN KAZANIR!
Dilerseniz YUNUS EMRE'nin tarihin derinliklerinden bize seslendiği şu mısralarına kulak verelim:
"Yol odur ki doğru vara
Göz odur ki hakkı göre
Er odur ki alçak dura"
Bu özdeyiş, hayatta doğru adımlar atmanın, hakkaniyetten ayrılmamanın ve tevazu sahibi olmanın önemini vurgulamaktadır.
MEVLANA'ya göre de;
"Maddi kazanç boştur, hayatta şöhret sahibi olmak bir değer ifade etmez, önemli olan insanlara eş olabilmek, onların sevgisini, dostluğunu kazanabilmektir. Sevgi insanı birliğe, bencillik ise yalnızlığa sevk eder."
"Seviniz, öğreniniz ve öğretiniz. Ölmezliğin kutsal saadetine giden yolun dikenli ve engebeli oluşundan korkmayınız. Ölmezlik umduklarınıza kavuşmakta değil, insanlığa ve insanlara beklediklerini sunabilmekte saklıdır" sözleri büyük düşünürün engin felsefesini günümüze yansıtmaktadır.
20'nci Yüzyıl Türkiye'sinin yetiştirdiği en büyük halk ozanlarından AŞIK VEYSEL bakınız 'Sevgi'yi nasıl tanımlıyor:
"İnsanoğlu hep sevgi ister,
mutluluk arar ömrünce,
Oysa, bazen bir kuşun
kanat çırpışına takılıdır sevgi,
Bazen bozkır serinliğinde ağustos
böceklerinin musiki cümbüşüdür,
Bazen hiç ummadığınız
yerde açmış bir kır çiçeği,
Bazen bir gonca gül'dür sevgi,
Bazen denizlerden esen meltem,
Bazen dağ başlarını taçlandıran
yeşilin her tonu,
Bazen de, bir yaprağa takılıp
kalmış bir damlacık sudur sevgi,
Ulaştı mı insan bir kez bu tür güzelliklere,
Yakalar mutluluğu ömrünce,
Değecekmiş gibi olur başı gökyüzüne,
O halde gidermeliyiz açlığımızı sevgiyle,
Arındırmalıyız yüreğimizi bencillikten,
Vermeliyiz tüm benliğimizi doğaya,
doğadaki güzelliklere"
diyor büyük duygu insanı...
Değerli okurlar, yeni yılınızı en içten dileklerimle tekrar kutluyor, Size sevgi dolu günler diliyorum.
Esen Kalın.
BEC TAVUKLARIKene imha timleri yaza hazırlanıyor!
Ülkemizde her yıl çok sayıda insanımızın ölümüne yol açan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına sebep olan kene sayısının dengede tutulmasında, bu yıl "Bec" cinsi tavuklardan da yararlanılacak. Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne bağlı olan Bursa'nın Karacabey ilçesindeki Ovakorusu Sülün Üretim İstasyonunda yetiştirilen Bec tavukları, özellikle kenenin etkili olduğu illerde havaların ısınmaya başladığı mevsimlerde doğaya salınacak.
Sokaklarımıza hanım eli değiyor
Türkiye'de sabah işe giderken alışık olduğumuz sokak manzaraları yerini değişime bırakıyor... Ankara'nın Çankaya ilçesinin ardından Diyarbakır'ın Bağlar Belediyesi'nde de kadın temizlik görevlileri işbaşı yaptı. İşleri konusunda zorluk çekmeyecekleri her halinden belli olan hanımlar, amaçlarının "temiz kentler" oluşturmak olduklarını söylediler. Bu işin ehline verilmesini isabetli bulan vatandaşlar ise, çevrenin daha bir özenle temizleneceğinden mutluluk duyuyorlar.
Yağmurlar, Tuz Gölü'nü yeniden cennete çevirecek
Tuz Gölü çevresinin bu yıl bol yağış alması nedeniyle, kuşların üreme alanı olan birçok irili ufaklı göl ve bataklık su toplamaya başladı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Aksaray Şube Müdürü Necati Gökçe, Tuz Gölü Havzası'nın Türkiye'nin en az yağış alan havzası olmasına karşılık, kuş varlığı yönünden Türkiye'nin en zengin havzalarından biri olduğunu söyledi. Gökçe, "Kuşlar, Tuz Gölü ve çevresini insanlardan uzak, ıssız olduğu ve göl çevresinde yiyecek bulabildikleri için tercih ediyor" şeklinde konuştu.
34 MİLYAR EURO
Çevre faslında aslan payı 'SU'ya
Türkiye'nin sosyal ve ekonomik şartları dikkate alınarak, yaşanabilir bir çevre oluşturulması hedefinde rakamlar netleşmeye başladı. Buna göre, Türkiye-AB katılım müzakereleri çerçevesinde açılan "çevre faslı"nda su sektörüne 34 milyar euro yatırım yapılacak. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 2023 yılına kadar hedeflediği 58.6 milyar euroluk yatırımın; 21.8 milyar eurosu yerel idareler, 15.1 milyar eurosu özel sektör, 7.7 milyar eurosu merkezi idare, yaklaşık 1.2 milyar eurosu da KİT'ler tarafından gerçekleştirilecek. Bu dönemde 12.7 milyar euro AB fonu kullanılacak.
SİZDEN GELENLER Sadece kepekli ekmek üretilsin
> Hüseyin Aksu / İSTANBUL
Dedelerimizin yapmış olduğu çiftçilik sonucu üretilen ürünler bir başkaydı... Günümüzde makineleşme ve zirai ilaç kullanımı sonucu üretilen gıdaların tadı tuzu olmadığı gibi sağlık açısından da çeşitli sakıncalar ortaya çıkıyor. Örneğin eskiden un yapmak için buğday değirmende dış kabuğuyla birlikte öğütülürdü. Bu unla yapılan ekmek hem daha besleyici hem de daha sağlıklıydı. Günümüzde de doktorlar başta olmak üzere gıda ve beslenme uzmanları hep beyaz ekmek yerine bu kepekli ekmeği tavsiye ediyor. Buradan başta Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere, yetkililere ve esnafa sesleniyorum; bütün ekmekler kepekli üretilsin, beyaz ekmeği terk etmeliyiz! Yanında da çavdar ve yulaf ekmeği olabilir...
Çöpte en büyük geri dönüşümü hurdacı sağlıyor
> Mersin Hurdacılar Esnaf Odası Başkanı Metin Altundaş
Sevgili Ediz Abiciğim, biz de sizin gibi kutsal bir mesleğin sahibiyiz. Ülke çapındaki bütün hurdacılar adına bir şeyler yazma gereği hissettim... Mersin Hurdacılar Sanayi Sitesi'nde hurdacıların ekonomimize sadece 1 aylık katkısı 4 milyon TL ve 2 bine yakın insanımız da bu işten ekmek yiyor. Böylelikle belediyemizin çöp yükü hafifletilmekte, yer altı kaynaklarımız ve ormanlarımız korunmakta, hammadde olacak metallerin üretimi için çok büyük enerji kaybının önüne geçilerek büyük maddi kazanç sağlanmaktadır. Hiçbir çevreci kuruluşun listesinde yokuz, medyada sunumlarımız yok ve devletimiz bizleri görmüyor! Bizlere de yer ayırırsanız minnettar kalırız.
Hiroşima'ya atılan atom bombasından sağ kurtulan ağaç!
> Orman Yüksek Mühendisi İsmail Özkahraman / İSTANBUL
1945'te İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda Hiroşima'ya atılan atom bombasından sonra her şey yok olmuşken 4 Ginkgo ağacı canlı kalabilmiş ve hâlâ ayaktalar. Birçok ortama ayak uydurabilen Ginkgo Biloba, 1000 sene yaşabiliyor. Avrupa ve ABD'de de yollar bu bitkiyle kaplanmıştır. Türkiye'de ise bu ağaç pek tanınmıyor. İstanbul'da Ihlamur Kasrı ile birkaç yalıda bulunan Ginkgo Biloba'ya, Ankara'da Meclis'in Bulvar girişindeki Millî Egemenlik Parkı ile başka bazı parklarda rastlamak mümkün. Bitkiden elde edilen ilaç ise, başta unutkanlık olmak üzere birçok hastalığa iyi geliyor.
Yazışma Adresi: 29 Ekim Caddesi No: 23 34197 Yenibosna/İSTANBUL
e-mail: ediz.hun@tg.com.tr