Sevgili okurlar, çeşitli fosillerle milyonlarca yıl sonra karşımıza çıkan ve sadece animasyon filmlerinde görme imkanını bulduğumuz Dinozorlar, bir zamanlar dünyada söz sahibiydiler. Ancak daha sonra çeşitli sebeplerden dolayı soyları tükendi... Dinozorların tarih tünelinin derinliklerinde; Mezozoik (Orta Zaman) Trias Döneminin (250-205 milyon yıl önce) içindeki bölümde 235 milyon yıl önce başlayan yaşam öyküleri, Tebeşir Döneminin (145-65 milyon yıl önce) bitiminde birkaç yıl içinde son buldu. En yoğun oldukları zaman birimi Jura Dönemi'ndeydi (205-145 milyon yıl önce). Tonlarca ağırlığa sahiptiler ve boyları 30 metreyi geçen türleri vardı. Onlar da, şu anda yaşayan canlılar gibi etobur ve otobur olarak iki ana gruba ayrılmaktaydı.
Aklımıza şöyle bir soru gelebilir: "Bu cesamete sahip canlılar nasıl oldu da, hızlı hareket edebildiler?" Bulunan kalıntılardan edinilen bilgiler, dinozorların yüksek metabolizmaya sahip çabuk hareket eden, çevik birer sıcak-kanlı (endoterm) canlı olduklarını göstermektedir. On ton ağırlığındaki bir dinozorun satte 50 km'lik bir hıza ulaştığı hesaplanmıştır. Diğer taraftan, bazı araştırıcılar bu canlıların doğaya uyum yapamayacak kadar hantal olduklarını ve bu nedenle doğal seçilimle kısa sürede, birkaç bin yıl içinde yok olduklarına inanmaktadır. Fakat biliniyor ki, küçük yapılı sadece 5-10 kiloluk, doğaya iyi uyum göstermiş hızlı koşabilen türleri de aynı zaman dilimi içinde yok olmuştur. Bu arada dinozorlarla birlikte birçok tür, denizlerdeki canlıların %18'i ve büyük miktarda bitki çeşidi aynı dönemde ortadan kalkmıştır. Bazı bilim adamları ise, sıcaklığın azalması şeklindeki iklim değişikliklerinin dinozorların hassas hormonal sistemlerini alt-üst ettiğini ve ince kabuklu yumurtalar bıraktıklarını veya yavrunun yumurtadan çıkamayacak şekilde kalın kabuklu yumurta yumurtladıklarına inanmaktadır. Geçen haftaki yazımda uzaydan dünyamıza düşen göktaşlarının açtığı "meteor kraterlerini" size sunmuştum. Bu göktaşlarının en büyük özelliği, sahip oldukları bazı maden çeşitlerinin dünyamızda çok fazla bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Örnek olarak Kanada'daki Sudbury Krateri'nin ülkeye ekonomik yönden ne kazandırdığına bir bakalım: 1.8 milyar yıl önce oluşan bu kraterin çevresi, dünya Nikel madeni rezervlerinin 3'te 2'sini içermektedir.
65 MİLYON YIL ÖNCE NE OLMUŞTU
65 milyon yıl önce dünyaya birkaç milyar ton ağırlığında büyük bir Göktaşı veya Kuyruklu Yıldız (Komet) çarpmıştı. En az 10-15 kilometre çapında bir kütle yanarak atmosfere girmiş ve Meksika Körfezi'nde Yukatan Bölgesine düşmüştü. Açtığı kraterin çapı 200 km'ye ulaşıyordu. Bilim adamlarının son zamanlardaki araştırmaları yerkabuğunda 65 milyon yıl öncesini belirleyen jeolojik katmanda İridyum kimyasal elementi (atom sayısı 77-Ir) bolluğunu ortaya çıkarmıştır. İridyum 2000 derecede dahi korozyona karşı büyük dayanıklılık gösteren çok sert bir metaldir ve bilhassa gök cisimlerinde bol miktarda bulunur. Bilinen gerçek İridyum elementinin dünyanın merkezinde toplanmış olması nedeniyle, yerkabuğunda göktaşlarına nazaran çok daha az miktarda bulunmasıdır. İridyum bolluğu, bu katmanda hızlı bir artış göstermekte ve bu özellik, dünyanın birçok farklı bölgesinde aynı sonucu vermekte idi. Buradan yola çıkılarak, 65 milyon yıl önce Meksika Körfezine büyük bir göktaşının düşerek, içindeki iridyumun dünya yüzeyine saçılmış olması görüşü kabul edildi. İridyumlu katmanın kalınlığından, düşen gök cisminin en az 10 km çapında bulunması gerektiği hesaplandı. İstatistik olarak bu büyüklükte uzay cisimlerinin, dünyaya ortalama her 100 milyon yılda bir düşebileceği bilinmektedir.
Günümüzde Dinozorların yaşamlarının sona ermesine neden olan en önemli bilimsel görüş şöyledir: Chicxulup-Krateri olarak adlandırılan meteor çukurunu oluşturan göktaşı çarpması sonucu milyarlarca ton irili ufaklı maddesel parçacık, aşırı sıcaklıktan buharlaşan katı maddeler ve Hidrojen, Kükürtdioksit gibi gazlar atmosfere yükseldi. Yerkabuğunun "Geri Tepme Dinamiği" sonucu büyük hızla saçılan parçalardan birçoğu dünyanın etrafında yörüngelere oturdular. Atmosfere yayılan toz ve gaz bulutları güneş ışığının yeryüzüne ulaşmasını büyük miktarda engelledi. Bu durum havanın kararmasına ve soğumasına neden oldu. Bitkiler ışıksız kalınca fotosentez durdu. Gök cisminin düştüğü bölgede milyarlarca ton katı madde aşırı sıcaklık sonucu sıvı haline dönüştü ve yerkabuğunda kaymalar oldu. Denizler tsunami dalgalarıyla karaları kapladı, kıyı formasyonları değişti. Alacakaranlık ortam ve fırlatılan maddelerin yağmuru aylarca belki de birkaç yıl sürdü. Bu durum özellikle canlıları olumsuz etkiledi. Bitkilerin ölümü ise otobur dinozorların sonunu getirdi. Onlarla beslenen etoburların (en ünlüsü "Tyrannosaurus rex"dir) besin bulamamaları nesillerinin tükenmesine sebep oldu.
Bu konuyla ilgilenen Bilim Dalının adı "Paleontoloji"dir (Fosil Bilim). Paleozooloji ve Paleobotanik gibi artık mevcut olmayan hayvan ve bitki fosillerini araştıranların yanında Sedimantoloji, Klimatoloji ve Tarihsel Jeoloji gibi birçok diğer Disiplini de kapsar.
Dinozor fosillerini dünyanın birçok ülkesindeki Tabiat Tarihi Müzelerinde görmek imkanına sahibiz. Bunlardan birkaçını size sunmak isterim: Vernal Dinozor Müzesi (Utah-ABD), New York ve Boston Tabiat Müzeleri (ABD), Tabiat Tarihi Müzeleri Senkenberg-Frankfurt, Berlin (Almanya), Viyana (Avusturya), Dinozor Müzesi (Ulan Batur-Moğolistan).
Değerli okurlar, sizi bugün bilimsel verilere dayanarak milyonlarca yıl öncesine götürmeye çalıştım. Umarım ilginizi çekmiştir. Sonbahara çok yaklaştığımız bugünlerde "önce sağlık" diyerek, mutluluk içinde güzel bir hafta geçirmenizi diliyor, sevgilerimi sunuyorum...
EN?YIRTICISI...?
Dinozorlar içinde en yırtıcısı olan etobur Tyrannosaurus rex, bir ağız darbesiyle hemcinslerinin iç organlarını çıkarırdı. Diğer dinozor fosillerinde bu yırtıcının dişlerine sık sık rastlamak mümkün...
EN BÜYÜK OTOBUR
"Brachiosaurus altithorax", 30 metre boya ve 60 ton ağırlığa ulaşabiliyorlardı.
MÜZELERE İLGİ BÜYÜK
Bugün bu devasa boyutta ve alışılmışın dışındaki korkunç görünürdeki dinozor çeşitlerinin fosillerini ve maketlerini dünyanın birçok ülkesindeki Tabiat Tarihi Müzelerinde görmek imkanına sahibiz.
DÜŞMANDI, DOST OLDU... Ormanları yangından 'keçiler' koruyacak
Keçilerin ormanda otlatılmasını serbest kılan Torba Yasanın ardından, yayımlanan yönetmelik, ''fahri dip temizleyicileri'' olarak görülen bu hayvanları tekarar ormana döndürdü. "Keçilerin, ormanda seyreltme yaptıkları, otları temizledikleri, yangın çıkmasının önüne geçtikleri ve açtıkları patika yollar sayesinde ise yangının iç bölgelere yayılmasını engelledikleri'' gerekçesiyle ormana girmelerine izin verildi. AA
ÇARŞI ÇEVRE KATLİAMINA KARŞI Güzelim Cennet Koyu cehennem olmasın!
"Cenneti Koruma Platformu"nun üyeleri, Bodrum'un Göl Türkbükü Beldesinde bulunan Cennet Koyu'nun yapılaşmaya açılmak istendiğini iddia ederek eylem yaptı. Protesto gösterisine katılan Beşiktaş'ın Çarşı Bodrum Grubu, üzerinde "Bodrum'un Cennet Koyu'nu Cehenneme Çevirmeyin, Çarşı Çevre Katliamına Karşı" yazılı pankart açtı. AA
SÜRPRİZ YAPTILAR Yeşilbaş ördekler doğaya bırakıldı
Antalya Kumluca'da Belediye tarafından Gavur Deresi'nde doğal yaşam alanlarını oluşturmaları amacıyla bırakılan yeşilbaş ördeklerine, doğada yaşayan yaban ördekleri de katıldı. Kumluca Belediye Başkan Yardımcısı Süleyman Falay, "Doğadaki yeşilbaş ördekleri, su tavukları, meke ve karabatakların alana gelmeye başladığını gözlemledik. Bu da yaptığımız işin doğru olduğunu gösterdi" dedi. AA
UZUNGÖL'E KIYILIR MI! Halk, Trabzonspor'un HES yapmasına karşı
Karadeniz'in en önemli simgelerinden Uzungöl Beldesinde vatandaşlar, Trabzonspor'un Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'ndan Uzungöl'e HES yapmak için 49 yıllığına üretim lisansı almasına astıkları pankartlarla tepki gösterdi. Uzungöl halkı adına açıklama yapan turizmci İhsan Özkan, "Yaşam alanlarımız yok olduktan sonra biz ne yapalım futbolu" dedi. Gürcan Yılmaz TRABZON İHA