Şanlıurfa'daki Göbekli Tepe'de dünyanın ilk tapınağı bulunuyor.
Sevgili okurlar, çetin doğa şartlarıyla yüzbinlerce yıl yaşam savaşı veren İnsanoğlu, edindiği tecrübeler doğrultusunda düşünce kudreti ve zekası sayesinde hızla ilerlemiş, uygarlık yolundaki çeşitli basamakları başarıyla aşarak nihayet bugünkü "Sanayi Ötesi Evresi"ne ulaşmıştır. Ancak insanın ilk uygarlık basamağına erişebilmesi için en gerekli öge olan "ATEŞ"i keşfetmesi, tekamül sürecindeki başarılarının ivmesini oluşturmuştur.
UYGARLIĞI DOĞURAN "ATEŞ"
İlk zamanlarda düşen yıldırımlar ve sebep oldukları orman yangınları bir felaket habercisi olarak onları çok korkutmuştu. Ateşin ilk insanlar tarafından elde edilmesi ortalama 400.000 yıl önce Çin'de gerçekleşmiştir. Hatta başlangıçta, tekrar ateş yakmak çok zor bir işlem olduğu için, yanan ateşi hiç söndürmemeye çalışıyorlardı. Takriben 200.000 yıl önce de ateşten Orta Doğu ve Güney Avrupa Bölgesinde yararlanılmıştır. Ateş, iki odunu birbirine sürterek oluşan kızışma ile veya çakmak taşlarını birbirine vurarak çıkan kıvılcımlardan elde edilmekteydi.
Ateşin keşfi, insan hayatında büyük bir aşama oluşturmuştur. O zamana kadar insanlar avladıkları hayvanları ve doğada buldukları meyve ve sebze tohumlarını çiğ olarak yerken, ateşin bulunmasıyla besin maddelerini taştan yaptıkları tabak ve çanaklarla ateşte kızartarak veya suyla kaynatarak daha sağlıklı bir şekilde tüketmeye başladılar. Ateş ayrıca "aile yaşamını" da çok olumlu etkilemişti. Yaşadıkları mağara ve barınaklarda dışarıdaki mevcut dondurucu soğuktan ve vahşi hayvan saldırılarından da yaktıkları ateş sayesinde korunabilmekteydiler. Sosyal hayat bakımından insanlar ilk dönemlerde 20-25 kişilik gruplar halinde yaşıyorlardı, beslenme sorunları sebebiyle daha fazla kalabalık olan topluluklara imkan yoktu.
İLK İNSANLAR NERELİYDİ?
Değerli okurlar, bilimsel araştırmalar ilk insanların Afrika'da bugünkü Güney Afrika Cumhuriyeti ve Etiyopya'dan 200.000 ile 100.000 yıl önce dünyaya yayıldığını göstermektedir. Daha sonraları Asya'da Çin'e ve Endonezya adalarından Java'ya ve Mezopotamya ve Anadolu üzerinden Güneybatı Avrupa'ya ulaştıklarını görmekteyiz. İlk insan fosilleri bu bölgelerden elde edilmiştir. Çeşitli dönemlere ayrılan tarih öncesi Buzul Çağı, Eski, Orta ve Genç Taş çağlarını da geride bırakan insanoğlu, bu dönemlerin akışı içinde kendini geliştirerek uygarlığın basamaklarında hızla ilerlemiştir.
AVRUPA BUZULLARLA KAPLIYDI
Buzul Çağlarında (2 milyondan 14 bin yıl öncesine kadar-Paleolitik Çağ) ilk insanların Afrika'nın uçsuz bucaksız ormanlık alanlar ve düzlüklerinde yaşadıkları biliniyor. Bu uzun zaman biriminde, on binlerce yıllık aralıklarla değişen sıcak ve soğuk dönemleri görüyoruz. O tarihlerde Orta ve Kuzey Avrupa tamamen buzullarla kaplıydı. 13 bin yıl önce Sibirya ile Alaska'yı birbirine bağlayan "BERİNG BOĞAZI" buzdan bir geçitti. Kuzey Amerika'ya insanlar, bu donmuş boğazdan geçiş yapan Mamut Filleri ve diğer hayvanları avlamak maksadıyla kovalayarak ayak bastılar. Her iki Amerika kıtasında da insanlar 1492'de Kristof Kolomb yeni kıtaya ulaşıncaya kadar dış dünyadan bağımsız yaşadılar.
TARIM ANADOLU'YU KALKINDIRDI
Mezopotamya üzerinden Anadolu'ya ilk gelişler ise, özellikle Diyarbakır ve Urfa civarında yoğunlaşmıştır. Ancak daha önceleri de, Antalya'da Paleolitik Zamandan itibaren korunak olarak kullanılmış "KARAİN ve BELDİBİ" mağaraları da ilk insanların kayda değer toplu yaşama alanlarıdır.
Ülkemizdeki en eski yerleşimlerden biri "ÇAYÖNÜ"dür. Diyarbakır'ın Ergani ilçesine yakın bir bölgede günümüzden 12.500 yıl önce kurulmuştur. (Orta Taş Dönemi-Mezolitik Çağ 14.000-11.000 arası). Aynı dönemde Şanlıurfa'nın Hilvan ilçesine yakın "NEVALİ ÇORİ" de 12.000 yıl öncesine tarihlenir. Gene Şanlıurfa'nın 15 km. kuzeydoğusunda çok önemli bir yerleşim olan "GÖBEKLİ TEPE"yi görüyoruz. Daha sonraları Anadolu'ya yayılan insanlar birçok bölgede Tarım Evre'sini başlattılar. Bunların başında Konya'nın güneydoğusunda, Hasandağ'a 135 km. uzaklıkta günümüzden 9.500 yıl öncesine tarihlenen "ÇATALHÖYÜK" yerleşimi geliyor (Cilalı Taş Devri-Neolitik Çağ 11.000-7.500 arası). Aynı döneme rastlayan ayrı bir yerleşim yeri ise de Burdur'daki "HACILAR HÖYÜĞÜ"dür (10.500 yıl önce). Daha sonraları bir başka alan Yozgat'ın Sorgun ilçesine yakın olan "ALİŞAR HÖYÜĞÜ"dür (7.500 yıl önce-Kalkolitik Dönem Başlangıcı-Bakır Taş Çağı).
VE İNSANOĞLU HER YERDE
Günümüzden 30.000 yıl önce başlayan göçle birlikte insanoğlunun bütün kıtalara yayılmaya başladığını görüyoruz. 10.000 yıl önce de buzullarla kaplı Güney Kutup Kıtası Antarktika haricinde artık bütün dünya bölgelerinde insan varlığı kendini göstermiştir. Yaşam alanları genişlemiş, kemikten, tahtadan, fildişinden çeşitli aletler yapılmış, farklı lisanlar yavaş yavaş ortaya çıkmış, resim ve heykel sanatı gelişmiş ve müzik alanında üstün çalışmalara imza atılmış ve uygarlık yolunda insanoğlu hızla ilerlemeye devam etmiştir.
İnsan hayatında büyük bir aşama da "Tekerleğin" bulunuşudur. Uygarlığın gelişmesinde her yönden büyük bir ilerleme sağlamış bulunan SÜMERLER'in bu keşfiyle mesafeler kısalmış ve tarımda kolaylıklar sağlanmıştır. Günümüzden ortalama 5.000 yıl önce Mezopotamya'da yaşayan Sümerler, Fırat ve Dicle nehirlerinde kanallar açmış ve çok modern sulama teknikleri geliştirmişlerdir. Aynı zamanda astronomi ve matematik bilimlerinde de çok ilerlemişlerdi. Gezegenlerin belirli geometrik nizamlarla hareket ettiklerini tespit etmiş ve Çivi Yazısını bulmuşlardı.
Demir Çağında, günümüzden 3 bin yıl önce Anadolu'daki en önemli uygarlıklardan biri olan "HİTİTLER" demir ergitme ve işlemeciğinde çok gelişmişlerdi.
BUHAR İNSAN SAYISINI ARTIRDI
Tarım Evresiyle birlikte buğday, arpa, bezelye ve keten yetiştirilerek birleşik yaşama geçilmiş, büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar evcilleştirilmiş, nüfus artışları başta yavaş, fakat sonraları hızlanarak devam etmiş ve Endüstri Evresi'nin başlangıcını oluşturan 1800'lü yılların başında "Buhar"ın devreye girmesiyle nüfusta büyük bir patlama gerçekleşmiştir. 1830'larda 1 milyar olan dünya nüfusu 100 yıl içinde kendini katlamıştır. Bütün bu gelişim dünya tarihinde sadece çok kısa bir zaman sayılabilecek 10.000 yıllık bir zaman sürecinde gerçekleşmiştir.
Evet kıymetli okurlar, takdir edersiniz ki, bütün gelmiş ve geçmiş uygarlıkları bir sayfaya sığdırabilmek mümkün değildir. Ben sadece dünya genelini ve bizim ülkemizle ilgili bölümleri kısa özetlerle sunmaya çalıştım. Biz insanlar şimdilerde "Uygarlık" yolunda hızla ilerlemeye devam ediyoruz. Gün geçmiyor ki yeni sürpriz buluşlarla karşılaşmamış olalım. Dilerim yolumuz açık olur!
Size yeni haftanızın sağlık ve güzellikler içinde geçmesini diliyorum, sevgiyle kalın.
SÜMERLER ÇAĞA GÖRE ÇOK İLERİYDİ
5.000 yıl önce Mezopotamya'da yaşayan Sümerler, tekerleği keşfederek mesafeleri kısaltmış, Fırat ve Dicle nehirlerinde kanallar açarak modern sulama teknikleri geliştirmiş, ilk yazıyı kullanarak astronomi ve matematikte çok ilerlemişlerdi.
Karain Mağarası'nda 150 bin yıl önce insanlar yaşamış.
Konya'da bulunan Çatalhöyük, 9 bin 500 yıl önce büyük bir medeniyete ev sahipliği yapmış.
VAŞAKLAR, Pülümür'ü mesken tuttu
Tunceli'de cumartesi günü avcılar tarafından vurulan yaban domuzu leşinden beslenirken Pülümür Vadisi'nde görüntülenen 3 vaşak, pazar günü de aynı bölgede objektiflere takıldı. 2 gün bölgeden ayrılmayan vaşaklar, görenlere heyecanlı anlar yaşatıyor. Dünya Koruma Birliği'nin nesli tehlike altındaki 120 memeli tür arasında yer alan vaşakların Tunceli'deki tahmini popülasyonu 100 civarında.
VARLIKLARINI BİLMEK ÇOK GÜZEL
Vaşakların genellikle gece avlandıklarını belirten Doğa Koruma Müdürlüğü'nde görevli Mühendis Engin Benli, "Bu sene ağır kış şartlarından dolayı Pülümür Çayı ve yol kenarına kadar inip gündüz avlanıyorlar. Vaşakların bir anne ve iki yavrusu olduğunu fark ettik. Vaşakları görmek, halen var olduklarını bilmek çok güzel bir olay. Vatandaşlarımızın doğanın ve yaban hayatın korunması noktasında hassas olmalarını istiyorum" dedi. Nesli koruma altında olan vaşakları avlayana 20 bin lira ceza veriliyor.
> Haydar Yavuzak TUNCELİ İHA
Balıkesirli öğrencilere UNESCO'dan çevre ödülü Bravo çocuklar!
Balıkesirli öğrenciler, UNESCO himayesinde düzenlenen çevre konularında gelecek nesillere yönelik duyarlılık ve eğitim programı "Eco Picture Diary Global Contest (Resimli Çevreci Günlükler)" yarışmasında ödül aldı. Zeytinli Naim Süleymanoğlu İlköğretim Okulu öğrencilerinden Gözde Korkmaz, Yankı Rıza Ezgin, Burcu Kocaer, Begüm Kesici ve Ece Erkol ödüllerini Paris'teki UNESCO Genel Merkezi'nde düzenlenen törenle aldı. Dünyanın bir çok ülkesinden yüzlerce öğrencinin katıldığı yarışmada "Öğrenci Okulu Ödülleri" kapsamında dereceye giren Türk öğrencilere 5 bin euro para ödülünün yanı sıra plaket de verildi.
> Tansu Sarıtaylı PARİS İHA