Anadolu'yu çoktan vermişiz!

A -
A +

TABİAT ZENGİNLİK DEMEKTİR Doğal sistemlerin korunması, toprağın verimliliği, insanların refah çizgisiyle doğrudan ilgilidir. Aksi takdirde, uzun vadede bindiğimiz dalı kesmiş oluruz! Sevgili okurlar, "Tabiatın Korunması" uzun vadede; toprak su dengesinin devamı, yer altının ve akarsuların düzeni, erozyon denetimi ve tarımsal üretim veriminin artması için büyük önem taşımaktadır. Bir ülkede tarım ekonomisinin randımanlı çalışması ve milli ekonominin hızla büyümesi çevre sağlığının korunmasına bağlıdır. Birkaç örnek vermek gerekirse: Akdeniz Havzasındaki eski medeniyetlerin çökmesi; orman tahribatı, erozyon ve toprak aşınması ile oluşan iklimsel değişikliklerle büyük ölçüde ilgilidir. MAYALAR EROZYON KURBANI Aynı şekilde Hindistan'ın İndus vadisindeki Harappo Uygarlığı, Orta Amerika'da Meksika'nın Yucatan yarımadasındaki Maya Uygarlığı, Orta Meksika'da Aztek Medeniyeti, Güney Amerika'nın batı kıyısındaki And dağlarında İnka Uygarlığı ve önemli yerleşimlerinden dünyanın yedi harikasından biri olan Machu Picchu şehri, bitki örtüsünün tahrip edilmesi, toprağın besin kaybı sonucu tarımsal üretimin düşmesi sebebiyle oluşan açlık ve hastalık gibi sebeplerden dolayı tarihe karışmışlardır. Maya Medeniyetinin çökmesi, temel olarak dış düşmanların baskısıyla değil, yüzyıllar boyunca tarım amacıyla doğal bitki örtüsünün ve verimli üst toprağın erozyonla yok olmasıyla ilişkili olduğu bilinmektedir. Mezopotamya'da da birçok eski medeniyetin çöküşü, çevrenin tahrip edilmesi sonucu gerçekleşmiştir. Günümüzden takriben 4 bin yıl önce Sümerler'in kanallar açarak yaptıkları sulu tarım, uygun drenaj teknikleri kullanılmaması nedeniyle, toprakta ve civar akarsu ve göllerde tuz birikimine sebep olmuştu. Toprağı çoraklaştıran tuz birikimi, tarım kanallarını tıkayan erozyonun etkisiyle ve tuzlu deniz suyu karışmasıyla (sudaki tuzluluk derecesi-salinite) tarım üretiminin düşmesine neden oldu. Milattan önce 8. yüzyılda Aşağı Fırat Havzası'nda kurulmuş Babil Uygarlığı, Yukarı Fırat Havzası'ndaki orman tahribatı yüzünden ortaya çıkan toprak aşınması ve erozyondan zarar gördü. Bugün Babil kentlerindeki yapılar, Anadolu'dan erozyonla taşınan toprakla 15 metreye varan kum, çakıl ve toprak örtüsü altında bulunmaktadır. TRAKYA'NIN TAMAMI ORMANDI Günümüzden 12 bin yıl kadar önce, iklimlerin ısınması ve tarımsal üretimin başlangıcına erken geçiş dönemlerinde (Neolitik Çağ), Anadolu'nun yüzde 70'inin, Trakya Bölgesinin tamamına yakın bölümünün orman örtüsüyle kaplı olduğu bilimsel veriler ve polen araştırmalarıyla ortaya çıkarılmıştır. Her ağaç çeşidinin ayrı poleni (fosilleşmiş tohum) bulunmaktadır. Bunlar uygun ortamlarda, killi tabakalarda ve sulak alanlarda çamur içinde binlerce yıl bozulmadan kalıp, bitkinin genetik yapısını belirten, ormanların binlerce yıl önce hangi ağaçlardan oluştuğuna dair önemli ipuçlarını bize anlatmaktadır. KARADENİZ DE OLMASA YANDIK Günümüzde ise Anadolu'nun ormanlık alanı sadece yüzde 22 seviyesinde bulunmaktadır. Bunun büyük bir bölümü Karadeniz Havzasındadır. Yozgat Çamlığı Milli Parkı gibi Orta Anadolu'da tek tük rastlanan orman alanları, aslında bu bölgenin eski geniş ormanlarının küçük alanlar halinde kalmış kalıntılarıdır. Diğer çarpıcı bir örnek ise günümüze ulaşan Hitit Geyiği heykelidir. Geyik bir orman hayvanıdır. Hititlerin Aslanlı Kapısı ise, orman-bozkır karışımı yaşama ortamına uyum sağlamış aslanları sembolize eder ve bir gücü simgeler. O tarihlerde Anadolu'da yaşayan aslanlar, geyik, karaca ve yaban koyunu gibi hayvanları besin olarak tüketmekteydi. Aynı şekilde, polen araştırmaları Van Gölü çevresinin 3.500 yıl kadar önce ormanlarla kaplı olduğunu bize göstermektedir. Bu ormanların ağaç türleri; kayın, kestane, ıhlamur, gürgen, çam, ladin, köknar, sedir ve meşe idi. Günümüzde ise bu türlerin hiçbiri doğal olarak bölgede bulunmamaktadır. BAFA GÖLÜ DENİZE BAĞLIYDI Eski Ege Medeniyetlerinin pek çok önemli kıyı kenti, bugün aşınan toprakların denizi doldurmasıyla kıyıdan uzakta kalmışlardır. Şimdiki Köyceğiz Gölü kıyısındaki Kaunus kenti M.Ö. 3'üncü yüzyılda önemli bir limandı. Aynı şekilde Bafa Gölü de denizle bağlantılı idi. Kıyısında bulunan Herakleia yerleşimi ise Ege denizinde küçük bir limandı. Anadolu gibi eski uygarlıkların beşiği olan birçok ülkede toprakların verimini kaybettiği, bitki örtüsünün değiştiği günümüzde iyi bilinmektedir. Önemli olan, kalan doğal alanların korunması, çoraklaşmış bölgelerin de ağaçlandırma ve erozyon denetimi ile yeniden ekosistemlere kazandırılmasıdır. Değerli çevre dostları, Anadolu bugünkü haliyle, doğal bitki örtüsü yönünden yeryüzünün bu enlemlerdeki en zengin kesimlerinden biridir. Ülkemizde 9 binden fazla doğal bitki türü yetişmektedir. Bunların 3 binden fazlası sadece Anadolu'ya özgün (endemik) türlerdir. Diğer bir ifadeyle, ülkemiz dışında bulunmayan cinslerdir. Bu nedenle doğal değerlerimizi korumak ve geleceğe taşımak bizim sorumluluğumuz altında bulunmaktadır. Hepinize sevgi dolu bir hafta diliyor, iki gün önce kutladığımız Anneler Günü dolayısıyla bütün annelerimizi tebrik ediyor, rahmete ulaşmış olanları minnetle anıyorum. Susuzluk başladı Dünya bu yaz da suya hasret kalacak. Orta Asya'nın en kalabalık ülkesi Özbekistan ile Çin'de kuraklık yaşanıyor. Çin'in güneyindeki Guangdong eyaletindeki kuraklık yüzünden 60 bin kişi içme suyu sıkıntısıyla karşı karşıya. 160 bin hektar ekili arazi kuraklıktan etkilenirken, 12 kentte insanlar su sıkıntısı yaşıyor. Yetkililer, gelecek aya kadar kuraklığın devam edeceğini, bölgede bir ay sonra yağışın beklendiğini kaydetti. Yaklaşık 30 milyon nüfusuyla Orta Asya'nın en kalabalık ülkesi Özbekistan ise, bölgede giderek daha da derinleşen su sıkıntısından endişe ediyor. ARAL DERS OLSUN! Özbekistan, bölgede özellikle su gibi önemli doğal kaynaklarının verimli kullanılmamasından yakınıyor. Taşkent yönetimi bu endişesini ise Aral Gölü'nün maruz kaldığı tarihî ekolojik sorunla dile getiriyor. Bilindiği gibi BM daha önce Aral'daki kuraklığa el atmıştı. Özbekistan, sınırı aşan nehirlerin yukarı kesimlerinde yer alan Kırgızistan ve Tacikistan'da büyük hidroelektrik santrallerinin yapım projelerini de endişe içinde takip ediyor. Öldürmek değil yaşatmak için nişan alıyorlar Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından Kızılırmak Deltası fotoğrafçıları kendine hayran bırakırken, bölgede Büyük Su Çulluğu ilk kez fotoğraflandı. FOKUS, SAMFAD ve TRAKUS üyesi 150 fotoğrafçı, 340 kuş türünün fotoğrafını çekmek için birbiriyle yarıştı. Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, bölgedeki güzellikleri Türkiye ve dünya ile paylaşmak için bu tür etkinliklerin gerçekleştirildiğini söyledi. Yörükler ağaç dikti Toros Yörükleri Kültür ve Diyalog Derneği (TOYÖKÜD), çocuk dergisi Gonca'nın "Bir Gonca Bir Fidan, Yüz Bin Gonca Bir Orman" kampanyasına katıldı. Dernek üyeleri kampanyaya destek veren yerleşik yabancılarla birlikte fidan dikti. Bir milletin geleceğinin temiz bir çevre ve bakir ormanlara bağlı olduğunu belirten TOYÖKÜD Başkanı Ömer Gürler, gelecek nesillere bozulmamış bir doğa bırakmanın insanlık borcu olduğunu söyledi. YEŞİL PLATFORM Kaplumbağalarımı doğal ortama nasıl kavuşturabilirim? SEBİLE METİN Ediz Bey, sayfanızın takipçisi olarak sizden bir şey rica edeceğim. Benim kırmızı yanaklı 2 Su Kaplumbağam var. Bunları yavruyken annem çok istediği için özellikle de evden çıkamayan felçli ablam için almıştım. 4-5 sene oluyor. Ben evdeyken bakımları problem değildi. Ama şimdi kendi evimdeyim ve çalışıyorum. Annem de bakamıyor. Onlara baktıkça içim burkuluyor. Sizden ricam, bunları nasıl doğal ortama kavuşturabilirim. CEVAP: Sebile Hanım, beslediğiniz Su Kaplumbağaları sıcak ülke canlıları olup sadece Tropikal Bölgenin hayat şartlarında yaşayabilirler. Türkiye'nin neresinde olursa olsun kışın doğaya bırakıldıklarında iki hafta içinde ölürler. Bu sebeple onları sizin gibi duygu sahibi ve meraklı tanıdıklarınızdan birine vermelisiniz. Örnek bir davranış Mustafa Tekin / KAYSERİ Sayın Ediz Bey, tabiatı koruma yazılarınızdan dolayı size çok teşekkür ederim. Ben de bu ülkenin insanlarına faydalı olabilmek için, ormanlardaki boşluklara meşe çekirdeği, çınar, ceviz ve diğer meyve çekirdeklerinden dikiyorum. Ekseri güz mevsiminde en az 5 bin çekirdek dikiyorum. Kayseri'deki Ali Dağı yürüyüş yoluna da bir çok fidan diktim. Bir gün bir şey beni çok duygulandırdı. Yol kenarına yeni çamlar dikilmiş gördüm. Yanında bir karton parçası, üzerinde "Anneciğim anneler günün kutlu olsun. Annemin Ruhuna Fatiha" yazıyordu. Gözlerim yaşardı. Herkesten ricam Anneler, Babalar, Sevgililer Günü ve Doğum Günleri gibi özel günler adına herkesin bir fidan dikmesidir. Doğanın pili bitmesin Zambak Yayın Grubu ile Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP) tarafından, atık pil toplama kampanyası düzenlendi. Yaz boyunca devam edecek kampanya, Zambak Yaz Tatili kitap setlerinde duyurulacak ve öğrencilere atık pil toplama kutuları verilecek. Dolan kutular toplandıktan sonra Türkiye genelinde 600 bayisi bulunan Zambak bayilerine veya www.tap.org.tr adresindeki toplama merkezilerine ulaştırabilecek. TEMA'DAN PARTİLERE ÇAĞRI: Ekolojik Siyaset dönemi başlamalı TEMA Vakfı, Eko-Siyaset Bildirgesi ile siyasi partilere, sadece ekonomi odaklı siyasetten vazgeçmeleri çağrısında bulundu. Çözüm tekliflerini kamuoyu ile paylaşan TEMA, seçmenlerden de destekleyecekleri siyasi partinin temel insan hakkı olan "Çevre Hakkını" nasıl koruyacağını sorgulamalarını istedi. Toplantıda konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı A. Doğan Arıkan, "Doğal varlıklarımızı, alınıp satılacak kullanım malı değil, korunması gereken değerler olarak kabul edip doğaya ve topluma karşı sorumlu projeler geliştirmeliyiz" dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.