
Sevgili okurlar; günümüzde "Biosfer" diye adlandırılan yaşayan dünyamızda, içinde çeşitli yaşam şekillerini barındıran değişik ekosistemler yıkıma uğramaktadır. Bu sebeple 'doğal denge'nin bozuluyor olması, artan nüfus baskıları, kaynakların hızla tükenmesi ve bazı türlerin yeryüzünden silinmesi, şüphesiz insanoğlunun yaşam niteliği yanında, insan sağlığını ve pek çok biyolojik sistemi tehdit etmektedir.
Başta sanayileşmiş ülkeler olmak üzere, artık sürdürülmesi mümkün olmayan üretim ve tüketim şekilleri, önde gelen çevre sorunlarını oluşturmakta ve gelecek nesillerin imkanlarını daraltmaktadır. Unutmayalım ki, insan fani ama insanoğlu ebedidir. Nice nesiller, tarihin derinliklerinden günümüze dek geçen süreçte yaşam serüveninden geçmişler, adeta bugünü hazırlarcasına bizlere ışık tutmuşlardır. Gerçek insanlık hazzı, gelecek nesillerin mutluluğunu şimdiden hazırlamakla tadılabilir.
DÜNYANIN % 43'Ü İNSANOĞLUNUN
Tüm yaşamın sınırlarını belirleyen güneş enerjisi ve biyolojik sentezdir. Bugün dünyamızdaki toplam alanın %43'ünü insanoğlu kullanmaktadır. Önümüzdeki 60 yıl içinde nüfus ikiye katlanacak ve bu durumda kullanılabilir alanın tamamına yakın bölümü kullanılıyor olacaktır.
Bugünkü yazımda sizlere "Asit Yağmurları" hakkında bilgi vermeye çalışacağım.
Asit yağmurları, ülkemizde belirli yöreler dışında her nekadar fazla etkili olmasa da, global bazda biyolojik sistemi olumsuz etkilemektedir.
Bunun en belirgin örneğini Kanada'da görmekteyiz. Asit yağmurları sebebiyle hayat zincirinin yok olduğu göl sayısı 14.000'i aştı. Önlem alınmadığı takdirde, daha 40.000 kadar gölün olumsuz etkileneceğinden ,"abiotic" yaşamsız ortama dönüşebileceğinden endişe ediliyor. Asit taşıyan yağmurlar özellikle göl ekosistemlerine büyük zararlar verebiliyor.
Aynı şekilde, çam ağacı gibi birçok türün de büyüme ve gelişme hızını yavaşlatıp, kurumalarına sebep olabiliyor.
Odun, kömür gibi fosil yakıt kullanan sanayi bölgelerinden ve yoğun iskan edilmiş mekanlardan çıkan kükürtdioksitler (S02), taşıtlardan deşarj edilen azotoksitler(NOX), aldehidler, asetilen, toluen, etilen ve butan gibi kimyasal gazlar, hidrokarbonlar ve toz halindeki ağırmetal partikülleri asit yağmurlarını oluşturmaktadır.
Sevgili okurlar; kirlilik sınır tanımadığı için, birbirine komşu ülkelerde oluşan rahatsızlıklar rüzgar ve akarsuların etkisiyle diğer ülkeye kolaylıkla ulaşmaktadır. Kanada'nın asit yağmur probleminin başlıca sorumlusu güneydeki komşusu ABD'dir. Özellikle Ohio eyaletinde bulunan, kömür yakan termik santrallerden çıkan baca gazları bu olumsuz durumu meydana getirmektedir. Aynı şekilde, Avrupada'da örneğin İngiltere ve Almanya gibi ülkelerden çıkan asit yağmurları İskandinav ülkelerindeki göl ve tarım alanlarına zarar vermektedir.
Ancak, sorunu sadece göllerin ve toprağın asitlenmesi şeklinde değerlendirmemek gerekir. Aynı şekilde yağmura karışan birçok kimyasal mevcut; ağır metal zerrecikleri, furan, dioksin, Pcb gibi kimyasallar doğaya ve insan sağlığına zarar verebilecek nitelikteler.
BACA FİLTRELERİ TAKILMALI
Hülasa etmek gerekirse, yaktığımız çöplerden, kullanılan taşıtlara kadar pek çok faaliyet zehirleyici yağışlara sebep olabiliyor. Ülkemizde ise biraz durum farklı. Kömür, odun gibi fosil yakıt kullanan, aşırı taşıt bulunan, yoğun sanayi bölgelerine sahip şehirlerimizde ve Murgul, Ergani, Yatağan ve Elbistan gibi önemli kükürtdioksit kaynaklarının olduğu yerlerde, ayrıca doğu Avrupa'dan yağış alan kuzeybatı kesimlerimizde asit yağmurları etkili olabilmekte.
Ülkemizin jeolojik yapısına baktığımızda çoğu yerde kalkerli kayaların mevcut olduğunu görüyoruz. Bu kireç ihtiva eden kayalar, yağmurdaki asidi nötralize ederek zararı azaltabiliyor.
Sonuç olarak şu hususu belirtmeliyim. Ülkemizde faaliyet içinde bulunan termik santrallerin tümüne (BGD) baca gazı desülfrizasyon üniteleri masraflı da olsalar, takılmalıdır. Lütfen unutmayalım; insanımızın sağlığı her şeyin başında gelmektedir.
Gelecek haftaya kadar esenlikle kalın.
Saygı ve sevgilerimle... E.H.
5 ton orkinos kafasıyla protesto
Uluslararası çevre kuruluşu Greenpeace, kızıl ton balığı avının durdurulması ve stokların korunması için 5 ton orkinos balığı kafasını Paris'teki Fransa Tarım Bakanlığının girişine döktü. Fas'ın Marakeş kentinde 45 ülkenin katılımıyla dün başlayan, Atlas Okyanusu ve Akdeniz'de orkinos avının geleceğinin kararlaştırılacağı toplantıya denk gelen eylemde çevreci örgüt, "Orkinos avını
durdurun" yazılı pankart açtı. Greenpeace sözcüsü Philippe Lansac, AB dönem başkanı Fransa ve avdan sorumlu tarım bakanının "sorumsuz tutumunu" protesto ettiklerini belirterek, orkinos avının durdurulmasına ilişkin uzman raporlarına ve son yirmi yılda Akdeniz'deki orkinos stoklarının yüzde 80 erimesine karşılık siyasilerin avlanmaya sınır getirmemesini eleştirdi.
Yürüyüşte miniklerin kıyafetleri büyük ilgi çekti. Yavru TEMA'cılar çevre için yürüdü
İzmir'de TEMA gönüllüleri, Erozyonla Mücadele Haftası etkinlikleri çerçevesinde, çiçek, ağaç, tavşan, kardan adam kıyafeti giymiş yavru TEMA'cılarla kuraklığın ve suyun öneminin vurgulandığı "Toprağa Saygı" yürüyüşü gerçekleştirdi. Cumhuriyet Anıtı'nda başlayıp Gündoğdu Meydanı'nda sona eren yürüyüşte katılımcılar, yağmur sularının bir damlasının bile ziyan edilmemesini sembolize etmek üzere ters dönmüş şemsiyeler taşıdı.
Ekolojik tarımın en önemli unsuru toprak solucanı
Tabiatta en büyüğünden en küçüğüne, en tehlikelisinden en zararsızına her canlının ekolojik dengeyi koruyan çok hassas görevleri var. Bu canlılardan biri toprak solucanı. Araştırmalara göre toprak solucanları ekolojik tarımın en önemli unsurlarıymış. Zira beslenmeleri ve galeri açma faaliyetleri yoluyla toprağın dengesini olumlu yönde geliştirebiliyor, su geçirgenliğini artırıp erozyonu önlüyor, yüzeye uygulanan organik madde, kireç ve gübrelerin toprakla karışımını hızlandırabiliyor. Bunun yanı sıra bitki kök gelişimini destekliyor. Bütün bu faaliyetler ise tahıl üretiminde verim ve kaliteyi artırıyor.
KISA KISA İSTANBUL'DA NATUREL FESTİVAL
Türkiye'deki doğal ve sağlıklı hayat konusundaki ilginç etkinliklerden olan Naturel Beden, Zihin ve Ruh Sağlığı Festivali, 27-30 Kasım 2008 tarihleri arasında Askeri Müze Harbiye Kültür Sitesi'nde yapılacak. Bu sene yirmincisi gerçekleştirilen festivalde doğal hayatla ilgili ürün ve hizmetler sergilenecek; konferans, panel ve yarışmalar yapılacak.
İSVEÇ BENZİNE SAVAŞ AÇTI
İsveç'te koalisyon ortağı Merkez Partisinin 4 bakanı, ülkede benzinle çalışan araçların 2025, evlerdeki akaryakıtla ısıtma sistemlerinin de 2020 yılına kadar yasaklanmasını istedi. Bu konuda hükümetin sert tedbirler almasını isteyen bakanlar benzin yerine elektrikle çalışan araçların kullanılmasını ve şehirler arasında elektrikle çalışan hızlı trenlerin devreye sokulmasını tavsiye etti.
SİZDEN GELENLER "Özgürüz, çünkü sorumluyuz"
> Av. Halil Sevindi / ESKİŞEHİR
Çalışmalarınızı keyifle takip ediyorum. Bana göre bu ülkede hizmete muhtaç iki alan çok önemli; eğitim ve adalet. Bu konudaki görüşlerinizi "çevre" penceresinden bizimle paylaşır mısınız?
CEVAP: Sayın Sevindi, mail'inize teşekkür ederim. Satırlarınız pek çok anlamı içermektedir. Bir yazımda belirtmiş olduğum gibi, global değerler sisteminde ve çağdaş yönetim anlayışında üç temel unsur ön plana çıkmaktadır. Demokratikleşme, insan hakları ve çevre koruma. Bu başlıkların tümü büyük önem taşımakta ve toplumların çözüm bekledikleri üstün değerler olarak gözler önünde bulunmaktadır. İşaret etmiş olduğunuz iki temel kavram; eğitim ve adalet mekanizmalarındaki bazı eksiklikler bu üç temel unsurun gelişmesine ne yazık ki olumsuz etki yapmaktadır. Fransız düşünür Jean Paul Sartre'nin dediği gibi "Özgürüz, çünkü sorumluyuz" ifadesi özgürlüğün, hürriyet iradesinin ancak sorumlulukla gelişebileceğini, bu duygunun ise eğitim ve hukuk düzeninin rasyonel bir şekilde tahakkuku ile mümkün olabileceğini belirmektedir. Tekrar görüşmek ümidiyle size sağlıklı günler diliyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Deterjan kullanırken mutlaka eldiven takın
> Esin Sayın / İSTANBUL
Ekolojik dengeyi korumakla ilgli aklima takilan 1-2 soru var. Kaktüs çesitleri yetiştirmenizin ekolojik dengeyle bir ilgisi var mı? Evde temizlik yaparken deterjan olarak sadece Arap sabunu kullanmanın ekolojik dengeye katkısı olur mu? Ev ve işyerlerindeki pencerelerin plastikten olmasının atmosfere bir zararı olur mu?
CEVAP: Kıymetli Sayın, öncelikle şahsıma gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim. Kaktüs çeşitlerini yetiştirme arzum sadece bir hobi seviyesindedir ve doğanın çeşitliliğine duyduğum hayranlığın sonucudur. İkinci sorunuzda belirttiğiniz günümüz deterjanları, fosfor gibi kuvvetli kimyasal çözücüleri içerdiğinden özellikle akarsu, göl ve denizlerde "Ötrofikasyon" dediğimiz fosfot kirlenmesine sebep olmaktadır. Bahsettiğiniz Arap sabunu ise, önceki yıllarda çok kullanılan bir temizlik maddesi idi.
Sevgili Sayın, dikkat edeceğimiz husus, deterjan kullanırken alacağımız tedbirler olmalıdır. Mümkün olduğu kadar deterjanla temas etmemek, eldiven kullanmak uygun bir davranış olacaktır. Plastik malzemeden oluşan pencere ve kapılar günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Milyonlarca hektar ormanın kesilip, doğrama olarak kullanılmasını önleyebilmesi açısından olumlu bir teknolojik gelişme şeklinde değerlendirmek gerekir. Tamamlanmış pencere ve kapı sistemlerinin herhangi bir zararı olabileceği düşüncesi doğru değildir. İmalat safhasında ise zaten gerekli önlemler yetkililerce sağlanmaktadır. Sevgi ve saygılarımla...