Avatar, 47 yıllık meslek hayatımda seyrettiğim en ilginç filmlerden biri. Kullanılan ileri teknoloji bir yana, verilen çevreci mesajlar çok etkileyici. Hayal dünya Pandora'daki doğal güzellik ise göz kamaştırıyor...
Filmde Navi'li NEYTİRİ ile Jake SULLY adlı dünyalı arasındaki aşk izleyicileri duygulandırıyor.
Sevgili okurlar, bugün size değişik bir konu başlığı altında hazırladığım yazıyı sunmak istiyorum. Aslında, bahsedeceğim ilginç sanat olayı hiç de "Çevre Koruma"nın dışında değil. Bugüne kadar 120'yi aşkın filmde başrolü üstlenmiş bir sanatçı olarak ben de, sinema sezonunun odak noktasını teşkil eden "Avatar" filmi hakkında görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Avatar, izleyiciye inanılmaz bir sinema deneyimi yaşatıyor. Şimdiye kadar çekilmiş üç boyutlu (3D) filmler içinde en gerçekçi olanı. Filmdeki hayal mahsulü olan varlıklar animasyonla hazırlanmış değiller, gerçek oyuncuların üzerine giydirilen bir kılıfla bilgisayarda fiziksel olarak değiştirilen karakterler. Filmde rol alanlar, bilgisayarın içinde oluşturulan karakterlerle etkileşime girmiş ve sanatsal güçlerini daha gerçekçi bir biçimde ekrana yansıtabilmişlerdir.
Yönetmen James Cameron, Sam Worthington'a rolünü böyle tarif ediyor. YÖNETMEN CAMERON, TEKNOLOJİNİN NİMETLERİNİ SONUNA KADAR KULLANMIŞ
Bu çok yeni tekniğin ismi "Performance capture technology"dir (Gerçek insan hareketlerinden kaynaklanan dijital görüntülerin daha tabii ve inandırıcı bir şekilde ekrana yansıtılmasını sağlayan teknoloji). Filmde denenmiş ikinci yenilik ise; üç boyutlu çekimlerde kullanılan ağır ve hantal birden fazla kameranın birleştirilmesinden oluşan çekimler yerine, yönetmen James Cameron'un da bizzat geliştirilmesinde katkı sağladığı hafif ve esnek kamera sistemleridir (Pace-Cameron 3d system). Avatar'ın konusuna gelince: İnsanoğlu 2129 yılında ilk kez Dünya dışında insanımsı varlıklar keşfeder. Dünyamıza 5 ışık yılı uzaklıktaki "Polifemus" gezegeninin 14 uydusundan biri olan PANDORA'da "Navi" halkı yaşamaktadır. Naviler, insandan daha uzun boylu ve güçlü, mavi derili, büyük gözlü, sivri kulaklı zeki canlılardır. Pandora'da kurulmuş bulunan insan kolonisinde ise, bilim insanları araştırmalar yapmakta, bir grup asker de gezegende keşfedilen çok kıymetli bir madeni elde etmenin planlarını kurmaktadır. Pandora'nın atmosferi zehirli olduğundan, yaşam alanlarından dışarı çıkan insanlar özel bir maske kullanmak zorundadır. Navilerle iletişim kurmak için yeni bir teknoloji uygulanır; İnsan DNA'sı ile Navi DNA'sı eşleştirilip melez canlılar elde edilir. Bu bedenler, sadece kendi DNA'larına sahip insanlar tarafından uzaktan kumanda edilerek düşünce kudretiyle yaşamlarını sürdürebilmektedir. Değişim ve dönüşümü vurgulayan "AVATAR" ismi Hint Mitolojisinde önemli bir simgedir. Film'in seyir heyecanını size bırakarak sonrasına geçiyorum...
Filmin geçtiği Pandora gezegeni renkli doğasıyla dikkat çekiyor. CANLILAR ARASINDA ENERJİ BAĞI VAR
Kıymetli sinemaseverler, burada şu hususu vurgulamak isterim; filmde çok önemli mesajlar var. Yönetmen; "İnsanoğlunun Doğa ve diğer canlılar üzerindeki olumsuz baskısını artık ciddiyetle ele almalıyız" diyor ve bunu Naviler'in ağzından filme şöyle yansıtıyor: "Tüm canlılar arasında doğal bir enerji bağı var, hepimiz bu kaynaktan yararlanıyoruz."
Filmde Pandora'nın ormanları birer tabiat harikası şeklinde seyirciye yansıtılıyor, gece görüntüleri ise bir renk cümbüşü halinde olağanüstü. Filmin diğer önemli bir mesajı da, insanoğlunun tükenmeyen ihtirasları sonucunda Navi halkını ve yaşadıkları doğayı acımasızca yok ettiğinin görüntüleri şeklinde perdeye yansıyor. Bu arada iyi insanların varlığı ve insani değerlerin yüceliği de göz ardı edilmemiş filmde. Bana göre filmin en önemli mesajı Navili NEYTİRİ adlı kız (Zoe Saldana oynuyor) ile Jake SULLY adlı dünyalı (Sam Worthington) arasındaki ölümsüz aşkla verilmiş. Her iki sanatçı da çok başarılı bir oyun sergiliyor. Filmin kötü adamı Albay QUARITCH'in (Stephen Lang) rolüyle uyumu ise mükemmel. Uzun yıllar üstünde çalışılmış film, tam bir teknoloji harikası.
FÜZELERE KARŞI 'OK'LA SAVUNMA
James Cameron ve yardımcılarının hayal gücü ise insanın düşünce sınırlarını aşıyor. Top, tüfek ve tanklarla saldıran beyaz adamlara karşı, Naviler çaresiz bir şekilde ok ve yaylarıyla mukabele ediyorlar. Ancak doğaüstü güçler sayesinde kazanan Naviler oluyor... TITANIC filminin yönetmeni Cameron, Avatar'la da çok başarılı bir film gerçekleştirmiş. Yaklaşık 300 milyon dolara malolan ve pazarlanması için de 150 milyon dolar harcanan film, gösterime girişinden sonra bir ay bile dolmadan 1 milyar dolardan fazla gişe geliri elde etti.
Değerli çevre dostları, Avatar izlenmesi gereken bir film. Teknik başarısının yanında, senaryosu etkileyici ve içerdiği mesajlar anlamlı. Zengin olma hırsının insanı doğadan koparıp nasıl bir canavara dönüştürdüğü izleyiciye gayet açık bir şekilde aktarılıyor. Vicdanımızı hedef alan konusu ise, hepimizi derinden düşündürüyor. Vakit ayırabilirseniz 3 saatlik bu filmi mutlaka görmenizi tavsiye ederim. Beğeneceğinizi umuyorum. Beğenmeseniz bile bir teknoloji harikası izlemiş olacaksınız. İyi seyirler...
2 Türkiye manzarası, 2 protesto şekli...
KİLİSLİ KÖYLÜLER MERA İSTİYOR
Kilis'in Polateli ilçesi Dümbüllü köyünde 60 kişilik bir grup ellerinde döviz ve tencerelerle, mera alanlarının azaldığı iddiasıyla köylerindeki ağaçlandırma çalışmasını protesto etti. "Mera alanı köy için yeterli" diyen Çevre ve Orman İl Müdürü İbrahim Metin ise, problemin işi köy tüzel kişiliğine vermelerinden kaynaklandığını söyledi.
BODRUM'DA CİVCİVLİ EYLEM
Muğla'nın şirin ilçesi Bodrum'da ise bir grup çevreci, Çamlık Köyü'ne golf sahası yapılmak istenmesini böyle protesto etti. Bodrum Belediyesi önünde toplanan ve ellerinde tavuk, civciv ve çiçek resimleri bulunan vatandaşlar, çeşitli dövizler açarak eylemlerini renk-lendirdiler. Protestocular eylemlerine bina içinde de devam ettiler.
SİZDEN GELENLER
GÜZELLEŞECEK...
2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'un çehresini değiştirecek tekne parklarından biri de Tarabya sahiline kurulacak.
Benim güzel Tarabya'ma NE OLDU?
> Yıldırım Başal
Ediz Bey, 25 yıl kadar önce Tarabya'da ikamet ediyorduk. Tabii deniz daha temiz, balıklar çeşitli ve bol idi. Her taraf midye doluydu. Balık tutmak için kıyıdan elle bile alıyorduk. Fakat geçen yaz gitme fırsatını bulduğum Tarabya ve Anadolu Feneri'nde bu canlıların sanki denizden kazındığını gördüm. Başlı başına midye belki pek önemli değil ama yok oluş nedeni ve ekolojik denge açısından dikkat çekici. Avlanma ile olamaz, kirlilikten olsa gerek. Siz fark ettiniz mi?
CEVAP: Sayın Başal, doğanın tahribine karşı gösterdiğiniz duyarlılığa teşekkür ediyorum. Sizin de belirttiğiniz gibi su kirliliğinin boyutları o kadar arttı ki, artık hiçbir canlı hayatta kalamıyor. Tarabya bir koy etrafında kurulmuş olan bir yerleşim merkezimiz. Koya çok çeşitli atık deşarjı var. Bu atıklar ortamdaki oksijeni yok ediyor. Oksijen kalmayınca da, mikroskobik canlılar olan PLANKTONLAR yok oluyor. Oysa, midyeler kabuklarının içlerine çektikleri bu canlılarla besleniyorlar. Suyun kirli ve oksijensiz olduğu bölgelerde, özellikle koylarda yaşamları son buluyor. Bu olaya, bilimsel ismiyle "Ötrofikasyon "denir. Önce aşırı kirli atıklarla su yosunları gelişir, daha sonra da tükenen oksijen sebebiyle canlılar yok olur. Midyeler, doğadaki besin zincirinin çok önemli bir halkasını oluştururlar. Eğer midyeler ortadan kalkarsa, onlarla beslenen diğer canlıların da yaşamı son bulur. İşte onun için Balıkçılık Bakanlığının kurulmasının artık gerekli olduğunu her vesile ile dile getirmeye çalışıyorum.Yanlış ve gelişigüzel yaşam alışkanlıklarımız sebebiyle, henüz kirlenmemiş birçok koyumuz da, yarınlarda yok olacak. Dilerim, artık bu konulara daha ciddiyetle eğiliriz. Sevgi ve saygılarımla.
Bu tiyatro çocuklara doğa sevgisini aşılıyor
> Filiz Senger / İSTANBUL
Gösterime giren "Bu Dünya Hepimizin" isimli müzikli danslı oyunumuzla çocuklara Çevre ve Doğa sevgisini aşılamaya çalışıyoruz. Dünyadaki olumsuzluklara dayanamayan "Bilgin Dede"nin başka bir gezegene gitme isteği ve torunu Duygu'nun buna karşı çıkarak savaşmasının konu edildiği oyunla ilgili detaylı bilgiyi www.budunyahepimizin.com adresinden veya 0532.2772957 nolu telefondan alabilirsiniz.
Biyologlardan Tarım Bakanına mektup var
> Biyologlar Derneği Elazığ Şubesi Başkanı Ahmet Türker
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na meslektaşlarımızın sıkıntılarını bir mektupla aktardım. Bakanlığın, "Tarım ve Gıda Bakanlığı" olarak yeniden yapılandırılması kapsamında çıkartılan "Tarım ve Gıda Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı"nda Uzman Yardımcılığı kadrolarına alınacaklar arasında Biyoloji mezunlarının yer almaması büyük haksızlık. Canlıları enine boyuna inceleyen Biyologlar, GDO konusunda da tek uzman. Umarım bu yanlışlıktan dönülür.