Balıkçılık Bakanlığı artık kurulmalı

Üç tarafı denizlerle çevrili, sayısız gölle nehirlerin süslediği ülkemizde su canlıları, yeni bir Bakanlıkla korunur. Böylelikle sofralarımız da zengin menülerle donatılmış olur... Sevgili okurlar, ülkemizde "Çevre Bilinci" her geçen gün hızla gelişiyor. Tüm ülkede, bu konuda çaba gösteren bilim insanlarımıza, siz duyarlı okurlarımıza, her yöremizden bize ulaşan gönlü tabiat sevgisiyle dolu vatandaşlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Gelişen Türkiye'mizde bu hassasiyet gelecek kuşakların mutluluğu, refahı için büyük önem arz ediyor. Sizlere temiz ve yaşanabilir bir çevre için alınması gereken tedbirleri içeren iki haftalık bir yazı dizisi hazırladım. Bu haftaki bölümü "Devletçe Uygulanması Gereken Çevre Politikaları" başlığı altında sunmak istiyorum. Gelecek hafta ise "Yerel Yönetimlerce Yapılması Gerekenleri" yayınlayacağız. Nakledeceğim bu görüşler, gerek dış ülkelerdeki eğitimim, gerekse çeşitli vesilelerle dünyanın çeşitli merkezlerindeki yaptığım 30 yılı geçen araştırmalarımın sonucunu teşkil ediyor. Takdirlerinize arz ederim... Devletçe uygulanması gereken çevre politikalarını şöyle sıralayabiliriz: >> Çevre kirlenmeden önce gerekli tedbirler alınmış olmalıdır. >> Ülkemizdeki mevcut Sulak Alanların Korunması ve Tarım Alanları açmak için kurutulmalarının önüne geçilmelidir. >> Gerek Merkezi, gerek Yerel kirlilikle ilgili mevzuat karışıklığı giderilmelidir. >> Yeraltı Kaynak ve İçme Sularının korunması ve ıslahı çalışmaları yoğunlaştırılmalıdır (Nüfusla birlikte su sorunu büyümektedir) >> Araç-Gereç,Yetişmiş Eleman, Çağdaş ve Bilimsel Ekipmana sahip Laboratuvar gibi Merkezi Araştırma çekirdekleri kurulmalıdır. Olanların donanımları modernleştirilmelidir. >> Balıkçılık veya Denizcilik Bakanlığı süratle kurulmalı, gittikçe azalan yüksek besin değerine sahip deniz, göl ve nehir ürünlerinin mevsimsel ekolojik seyirlerinin takibi bu Bakanlığın uhdesindeki birimlerce yürütülmelidir. 8333 kilometre sahile sahip ülkemizin su potansiyelinin biyolojik, kimyasal ve fiziksel yönden takibi büyük önem taşımaktadır. >> Toprakta Pestizid, İnsektizit ve Herbizit gibi zirai ilaçların aşırı kullanımına sınırlama getirilmelidir. >> Ülkede geniş anlamda Toprak Envanterinin çıkarılmasına gerekli önem verilmelidir. >> Atık Tanımı yapılmalı ve atıkların kaynağında elimine etme yolları tespit edilmelidir. YENİLENEN EJERJİYE YÖNELMELİYİZ >> Yenilenebilir Kaynak kullanan Enerji Sistemleri tercih edilmeli, bölgesel konuma göre Jeotermal, Güneş ve Rüzgar Enerjisi (Karasal veya deniz üzeri offshore) küçük ve orta Kesafetteki Yerleşim Komplekslerinde enerji kaynağı olarak düşünülmelidir. >> Yurdumuzdaki zengin Biyolojik Çeşitlilik yalnız kanunlarla değil, bu konuda verilecek eğitimle de (Radyo ve TV gibi) topluma sevdirilerek, korunmalıdır. >> Erken ve Aşırı Otlatmaya son verilmeli, hassas ekolojik bölgelerde Yaylacılık sınırlandırılmalıdır. >> Milli Gelir maliyetine Çevre Sorunları Giderme maliyetleri ilave edilmelidir. >> Merkezi Yönetim-Yerel Yönetim ve Özel Sektör iş birliği mutlaka sağlanmalıdır. >> Erozyon riski yüksek yerlerde tarım yapılmamalı, Mera ve Orman örtüsü içinde kalmaları sağlanmalıdır. Tarım alanlarında hasat sonu Anız yakılması önlenmelidir. >> Tarımsal Sit Alanı kavramı gündeme getirilerek, çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır. Sevgili Okurlar, bütün gelişmiş ülkelerde halen uygulanmakta olan sistemleri özet halinde sizlere sunmaya çalıştım. Hepimiz, bu güzel ülkenin birer ferdi olarak yeni nesillere, çocuklarımıza doğası korunmuş, müreffeh bir Türkiye bırakmak çabası içinde hayatımızı sürdürmeliyiz. BÜYÜK KENTLERDE TABİAT MÜZELERİ ŞART Büyükşehir statüsüne sahip kentlerimizde çağdaş hüviyette "Devlet Doğa Bilimleri Müzeleri" kurulmalıdır. Dış ülkelerde yalnız devletin kurduğu değil, ortalama her üniversitenin de bir Tabiat Müzesi vardır. HER SABAH KUŞ SESİYLE UYANALIMOnların da sıcak bir yuvası olsun Havaların yavaş yavaş soğumaya başladığı şu günlerde hangimiz kışlık derdine düşmedik ki! Peki ya yeryüzünün en naif canlıları olan kuşlar ne yapacak? 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü'nde hayvanseverler ayaktaydı. Tam bu sırada Elazığ'dan bize güzel bir teklif geldi... Türkiye Biyologlar Derneği Elazığ Şube Başkanı Sayın Ahmet Türker, son 20-30 yıldır barınak bulamama yüzünden birçok kuş türü neslinin azaldığını belirtiyor. Türker, bunun önüne geçmek için şöyle bir teklifte bulunuyor: "Atalarımızın yaptığı gibi bulunduğumuz her yerde bahçelere, duvarlara, çatı kenarlarına, ağaçlara veya kır gezilerine çıktığımızda tahtadan kuş yuvaları yaparak onlara birer ev sunmuş olalım. Kendi evlerimizi nasıl koruyorsak onların da evlerini koruyalım. Yeşil Sayfa'ya bir teklifim var; ülke genelinde bir kampanya başlatalım, herkesin 2 kuş yuvası olsun. 144 milyon yuvada milyonlarca kuş yavrusu barınır. Bundan yıllar önce bülbül, kanarya sesiyle uyanırdık, şimdilerde ise serçeye bile hasret kaldık..." Öte yandan, Doğa Derneği, Dünya Kuş Gözlem Günü dolayısıyla İstanbul, Ankara, Balıkesir, Hatay, İzmir, Kars, Muğla ve Samsun'da hafta sonu kuş gözlem gezisi düzenleyerek, bilinçlendirme çalışması gerçekleştirdi. Bu kadarına da pes doğrusu! Antalya'nın Manavgat ilçesinde bulunan Sorgun Çamlığı, piknikçilerin ve çevrede bulunan turistik tesislerin çöplüğüne döndü. Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi öğrencileri tarafından pet şişe ve plastik poşet toplamak için çamlıkta yapılan çevre temizliği sırasında; çok sayıda kilim, sünger ve uyuşturucu enjektörüne de rastlandı. 24 SAAT GÖZETLEME YAPILIYOROrman yangınları SMS ile 15 saniyede ekiplere bildirilecek Güzel Türkiye'miz geride bıraktığımız sıcak aylarda, geçmiş yıllara nazaran daha az orman yangınına maruz kaldı. Mersin'de "Kozalak Toplama Şenliği"ne katılan Orman Genel Müdürü Osman Kahveci, bütün sezon boyunca küçüğü büyüğüyle 1500 yangının meydana geldiğini açıklarken, hızlı müdahale etmenin önemine değindi. Teknolojinin bütün nimetlerinden faydalanan Orman Genel Müdürlüğü'nün, TÜBİTAK'ın desteği ve Bilkent Üniversitesi ile ortaklaşa geliştirdiği, yetkililere SMS ile 15 ile 45 saniye içinde bilgi veren sistemine Adana bölgesinde start verildi. Yine kameralarla da ormanlar 24 saat gözetlenmeye başlandı. Ormancılık faaliyetleri konusunda tüm dünyanın Türkiye'yi örnek aldığını ifade eden Kahveci, "Komşu ve çevre ülkelere sadece yangın değil, orman kültürü konusunda da destek veriyoruz. Şu anda Suriye'nin ormanlarını biz planlıyoruz. Türki Cumhuriyetleri de sırada" dedi. Öte yandan, BM'nin küresel ısınmayla mücadele için 2006 yılında başlattığı "1 milyar ağaç" kampanyası çerçevesinde dünyada 7.3 milyar ağaç dikildi. Çin 2.6 milyar ağaçla 167 ülkenin başında yer alırken, Türkiye'de sadece geçen yıl 50 milyon fidan dikildi. Bayan Obama Beyaz Saray'da domates ekiyor Her fırsatta "yeşil bir dünya" için çaba harcayan Obama ailesinden örnek bir davranış... ABD Başkanı Barack Obama'nın eşi Michelle, bir zamanlar Türkiye'de de yayınlanan çocuk programı Susam Sokağı'na konuk oluyor. Sene başında Elmo karakteri ile sağlıklı hayatı özendirmek için çalışma yapan Bayan Obama, bu kez onlarla Beyaz Saray'ın bahçesine domates ve salatalık tohumu ekerek, kendi meyve sebzelerini yetiştirmenin ne denli önemli olduğunu konuşacak. Bu kasabada plastik su şişeleri yasak! Avustralya'nın Bundanoon kasabasında yapılan halk oylaması ile pet şişelerde su satışı yasaklandı. Kasabanın marketlerinin raflarından plastik su şişelerinin kaldırılması onuruna bir de şölen düzenlendi. İşin ilginç yanı ise bu yasağı kasabanın esnafının da destekliyor olması. Peki bu insanlar nasıl mı hijyenik su içecek diyorsunuz? Pet şişelerin yerini tekrar su mataraları aldı. Böylelikle hem çevre hem de paraları heba olmayacak. 400 yıllık üvez ağacı tabiat anıtı olacak Gümüşhane'nin merkeze bağlı Akgedik köyü sınırları içerisinde bulunan ve halk arasında akrep ağacı olarak adlandırılan, 350-400 yaşında olduğu varsayılan akçaağaç yapraklı üvez ağacının tabiat anıtı olması için gerekli girişimler başlatıldı. Kalabalık bir heyetle birlikte ağacın bulunduğu mevkiye gelen Gümüşhane Valisi Enver Salihoğlu, Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'ne ağaç ile ilgili bilgi ve fotoğrafların gönderildiğini söyledi. SİZDEN GELENLER Deterjanları gelişigüzel kullanmayın > Çilem Yılmaz / İSTANBUL Ediz Bey, 28 yaşındayım ve kullandığımız her türlü temizlik ürünlerinin çevreye bıraktıkları kimyasalların olumsuzluklarına dikkat çekmek istiyorum. Çamaşır suyu başrolde; kireç sökücüler, leke çıkarıcılar, yağ sökücüler, dezenfekte maddeler, çamaşır-bulaşık deterjanları, şampuanlar vs. evimizde sık kullandığımız bu ürünler atık olarak çevreye gidiyor. Bu ürünlerin insan sağlığına da etkisi büyük. Siz hiç temizlik yaptığınız çamaşır suyunu evdeki çiçeğinize döker misiniz? Tabii ki hayır değil mi? Ama o ürünleri kullanarak hem kendimizi hem de dışarıdaki bitki ve canlıları yok ediyoruz. ''Temizlik yapmayalım mı peki?'' diye düşünenler olabilir. Evet yapalım ama doğaya dost olan daha az kimyasal ve zehir içeren ürünleri tercih edelim. Bunu da yapamıyorsak bari en asgari şekilde kullanalım. Mesajımı Cree Kızılderilisi'nin şu sözüyle bitirmek istiyorum: ''En son ağaç kesildikten, en son ırmak zehirlendikten, en son balık yakalandıktan sonra; ancak o zaman paranın yenemeyeceğini anlayacaksın!''