Sevgili okurlar, tabiatın en büyük gizemlerinden biri sonbahar aylarında gerçekleşir. Bu mevsimde yaprağa yeşil rengini veren Klorofil hücreleri renksiz formlara dönüşür, fotosentez için gerekli olan proteinler çözülür. Sonrasında sarı ve kırmızı Karotenoid'ler serbest kalır. Önce yaprak uçları yeşil rengi kaybeder, daha sonra bu kayıp yavaş yavaş merkeze ve yaprakların besin damarları doğrultusunda iç ve sap kısmına doğru yayılır. Birçok cinste yaprakların kuvvetli bir kırmızıya dönüştüğü görülür. Bundan sorumlu olan Antosiyan (bahar çiçeği mavisi) adlı renk maddesidir. Ova ve yaylalarda birçok mavi ve kırmızı çiçeklerimizi renklendiren bu antosiyaninlerdir. Hezaren çiçeği (Delphinium), Peygamber çiçeği (Centaurea), Sardunya (Geranium) bu gruba dahil olan bitkilerimizdir.
Geç sonbahar ve kış mevsimindeki dinlenme döneminde, ağacın bünyesinde ilkbaharda filizlenecek tomurcuklar yavaş yavaş gelişmeye başlar. Sonbaharda yaprakların yeşil renklerini kaybederek sarı, kırmızı veya kahverengine bürünmelerinin nedeni, ağacın protein sentezini ve klorofil hücreleri üretmeyi durdurmasına bağlıdır. Bilindiği gibi insan ve diğer canlılarda organlara oksijeni taşıyan hayat kaynağı kana Hemoglobin nasıl kırmızı rengi veriyorsa, bitkiler için de fotosentezi gerçekleştiren yeşil Klorofil Hücreleri aynı görevi üstlenir. Yaz aylarında klorofil pigmentleri, kuvvetli bir yapıda oldukları için yapraktaki diğer pigment hücrelerini maskeler. Yapraklarda yeşil hücreler azalınca, diğer maddeler görünür hale gelirler. Yaprakların renk değiştirerek bir müddet sonra dökülmeleri tamamen günlerin kısalması nedeniyle ışık şiddetindeki değişmelerden kaynaklanır. Kış boyunca güneş ışıklarının eğik bir açıyla yeryüzüne gelmesi ve hava sıcaklığının düşük olması, fotosentezi olumsuz etkiler. Bu nedenle ağaçlar yaz aylarında depoladıkları besinleri kısmen devreye sokarlar. Bu olay karıncaların yaz boyunca yuvalarına besin stoklamalarının benzeri gibidir.
YAPRAKLARIN DÖKÜLMESİ
Her yaprak sapının dalla birleştiği yerde, ayrılma tabakası adı verilen bir doku bulunur. Bu tabaka yaprağın bir müddet sonra daldan kolayca kopmasını sağlar. Bu ayrılma kısmına Absisyon Tabakası adı verilir. Bu tabakanın içinden bir iletim ağı geçer. Bu ağ demeti bitkinin gelişme zamanı olan yaz aylarında, ağacın kök kısmından suyla birlikte alınan çözünmüş elementlerin yaprağa, yaprakta fotosentez yoluyla üretilen besinlerin de bitkinin ana gövdesine iletilmesini sağlar. Sonbahar gelince bu tabaka çeşitli enzimler tarafından uyarılır ve yaprakla gövde arasındaki iletim durur. Bu durumda topraktan alınan sıvı besinler yapraklara ulaşamaz, yapraktaki besinler de gövde kanalıyla köklere gönderilemez. Böylece yapraklarda üretilen ve diğer bölümlere gönderilemeyen şekerler de Antosiyanin adlı maddeye dönüşür. Bu sırada klorofil hücreleri yok olarak, yapraktaki mevcut diğer renk pigmentleri ön plana çıkar, yaprağın rengi yeşilden sarıya, kırmızıya doğru değişmeye başlar. Absisyon tabakası yaprak döküldükten sonra mantarımsı bir hücre grubuyla kaplanarak ağacı dışarıdan gelebilecek hastalıklara karşı, âdeta aşı macunu gibi korur. Yaprakta klorofillerin parçalanmasından sonra ortaya çıkan pigmentleri şöyle sıralayabiliriz:
> Sarı ve kavun içi renkler: Ksantofil (Lütein gibi Karotenoid bir pigment)
> Kırmızı ve mor renkler: Antosiyanin (suda çözülen bir pigment)
> Kahverengi renkler: Tanen (Polifenolik bileşik)
Bahçelerimizi ve parkları süsleyen bazı ağaçların sonbahar renkleri:
At Kestanesi (Aesculus hippocastanum) Sarı
Huş Ağacı (Betula türleri) Sarı
Katalpa (Catalpa sp.) Sarı
Ihlamur (Tilia sp.) Sarı
Gürgen (Carpinus sp.) Kahverengi
Kayın (Fagus sylvatica) Kahverengi
Kayın (Fagus sylvatica rubra) Kırmızı
Akça Ağaç (Acer Palmatum) Kırmızı
Yapraklarda bu pigmentler glikozun birikmesiyle oluşur. Karotenler bütün bir sene boyunca yaprakta bulunur, antosiyaninler ise sonbaharda yaprak dökülmeye başlamadan birkaç hafta önce üretilir.
Sevgili Okurlar, artık sonbaharın eşsiz renklerini izleme zamanı yaklaşıyor. Hava şartları uygun, zamanımız da müsait olduğu takdirde, bu güzellikleri sevdiklerimizle birlikte yaşamaya çalışalım. Hepinize sevgilerimi sunuyorum.
DEPRESYON MEVSİMİ
Sonbahar döneminde doğanın çeşitli renklere bürünüyor olması hayranlık uyandırıyorsa da, insanın psikolojik yapısında çeşitli etkileri olduğu da bir gerçektir. Birçok sanatçıya ilham kaynağı oluşturan bu mevsim çoğu kişiye de hüzün verebilir. Bunun başlıca nedenlerinden biri, biyolojik saatimizle belirlenen 'Biyoritm'de gizlidir. Canlıların davranışları yağmur, fırtına, kapalı ve soğuk veya güneşli, sıcak hava gibi çeşitli iklimsel etkenlere göre değişen bir ruhsal sistemle kontrol edilmektedir. Bahar aylarıyla birlikte canlanan tabiatla daha aktif hale dönüşen biyolojik saat sonbaharda yavaşlar. Dökülen yapraklar bize hüzün verse de, ekolojik boyutta enerji ve besin döngülerinde önemli bir rol üstlenir. Ormanda dökülen yapraklar çürüyerek toprağa karbon, azot ve fosfor gibi elementleri verir. Kökler, mikroorganizmalar ve böcekler için çürüyen yapraklar önemli bir besin kaynağı oluşturur. Yağmur ve sellerle sürüklenen yapraklar ise göl ve akarsularda balık ve diğer canlılar tarafından tüketilir. Milyonlarca yıldır devam eden bu denge sistemi bize, hayat enerjisinin kaybolmadığını ve doğadaki küçük bir yaprağın dahi bir döngü halinde sistemde etkili olduğunu göstermektedir.