Çevre felaketini tasarruf bitirecek

A -
A +
Ediz Hun'la YEŞİL SAYFA www.yesilsayfa.com > Gurbet Kalay Zorba Çevre felaketini  tasarruf bitirecek

Sıcak buluşma Ediz Hun ile Genel Yayın Müdürümüz Nuh Albayrak'ı samimi bir şekilde karşılayan Hayrettin Karaca, Ediz Hun'la dosluklarının çok eskilere dayandığını söyledi. EDİZ HUN'LA BULUŞAN TEMA ONURSAL BAŞKANI HAYRETTİN KARACA, ÇEVRE FELAKETLERİNİN ANCAK TASARRUFLA ÖNLENECEĞİNİ SÖYLEDİ 20 yıldır bu kırmızı süveteri giyiyorum bir şeyim eksilmediLevent'te mütevazı bir apartman dairesinde kapısını çaldığımız 'Toprak Dede', yıllardır erozyona karşı büyük bir mücadele veriyor, "Çevreyi katleden müsrif tüketim alışkanlıklarına artık son vermenin zamanı geldi" diyor Her fırsatta "Toprak biterse vatan; dil, din ve kültür biterse toplum yok olur" diyen Hayrettin Karaca, 7'den 70'e herkesi bilinçlendirmek için gecesini gündüzüne katıyor... Yayın kurulumuz, iki 'çevre sevdalısı'nın yıllardır süren iş birliğinin Türkiye'nin ilk çevre sayfasına aktarılmasını istiyordu. Yeşil Sayfa Yönetmeni Ediz Hun beyefendi ve bu önemli 'zirve'ye şahitlik etmek isteyen Genel Yayın Müdürümüz Nuh Albayrak ile birlikte sayın Hayrettin Karaca'nın kapısını çaldık. Tam içeri girmek üzere iken Hayrettin Bey önümüze dikilip "Parola..." istedi. İmdadımıza Ediz Bey yetişerek kulağımıza fısıldadı: "Toprak... Toprak... Toprak..." Hoş-beş faslından sonra Karaca sözlerine erozyonla başladı: "İnsanlık gece gündüz, harıl harıl kendini mahvetmeye çalışıyor... Çılgınca üretiyoruz, reklamlarla beyin yıkıyor ve çılgınca tüketiyoruz. İŞTE EROZYON BU... Oysa, gözü kendinden başka hiçbir şey görmeyen insanın, birey olarak başkasının hakkını alamayacağı gibi tavşanın, doğanın, bitkinin de hakkına göz dikemeyeceğini, denizdeki planktonları, topraktaki mikroorganizmaları öldüremeyeceğini, aksi taktirde kendisini de öldürmüş olacağını bilmesi gerekiyor. Zira bunlar yok olursa, toprak da, su da yok olur. O zaman ben de yokum demektir. Erozyon da budur işte..." 'Erozyon'u, ders kitaplarında göremediğimiz bir netlikte ifade eden "Toprak Dede" felâketin daha da iyi anlaşılması için kıtlık ve açlık dönemlerinde yaşanan (burada zikredemeyeceğimiz kadar korkunç) bazı sahneler aktardı. EKMEK, ELBİSE, EĞİTİM, SAĞLIK... GERİSİ İSRAF Yaşamak için başta yaşatmak gerektiğini ve gezegende insan yaşamasaydı çevrenin bu kadar tahrip olmayacağını, iklimlerin değişmeyeceğini ifade eden Hayrettin Bey, "Elbette 'insanlar da olmasın, doğa da tahrip olmasın' demiyoruz, 'insanlar doğayı tahrip etmeden yaşamayı öğrenmeli' diyoruz. Burada asıl problem duyarsızlık ve doyumsuzluktur. Ben ihtiyacımdan fazlasını tüketemem. Nedir ihtiyaç?.. Yiyecek, giyecek, eğitim ve sağlık... Bunlarda da aşırıya kaçmamalıyım. Benim neyi tüketeceğimi reklamlar değil, ihtiyaçlarım belirlemelidir. Reklamlar bana, 'ihtiyacın olsun-olmasın, al, tüket at...' diyor" şeklinde konuştu. Çevre tahribatını ve erozyonu önlemenin en etkili yöntemini dile getiren TEMA Onursal Başkanı, aynı zamanda geçim darlığından sosyal çöküntülere kadar uzanan 'ahlâk erozyonu'nun da reçetesini sunmuş oluyordu: "Toplumun sosyal yapısında da büyük erozyonlara sebep olan israfı önlemeliyiz. Ben ihtiyacımdan fazlasını tüketemem. Bir birey olarak buna hakkım yok. Tasarrufu öğrenmeliyiz. Nereye baksanız bu konuda eksik ve yanlışlar görürsünüz. Örneğin bir ev döşenirken möbleye, binanın tutarından daha fazla para ödüyoruz. Hanımlar bir çantaya sırf krokodil olsun, bilmem ne marka olsun diye evinin birkaç aylık giderini ödüyor." Sayın Karaca (girişte de ifade ettiğimiz gibi) insanlara yaptığı her tavsiyeyi önce kendisinin uyguladığını göstermek için üzerinde bulunan ve birçok fotoğraf ve görüntülerinden aşina olduğumuz kırmızı süveteri işaret ederek, "20 yıldır giyiyorum" diyor. TORUNLARIMIZI DÜŞÜNELİM! Yakası eskimiş, dirseği delinmiş paltosunu gösteriyor, "15 yıldır giyiyorum, bu kısımları tamir ettirerek daha yıllarca giyerim" diyor. Bu sırada ben, sadece büyüklerimden duyduğum, bizim yaşadığımız çılgın tüketim dönemlerinde hiç şahit olmadığım 'yamalı giyecek' dönemlerini hatırlıyorum. Demek ki biz gerçekten tüketim toplumu olmuş ve 'israf' denen o ahtapota esir düşmüştük. Torunlarımıza yaşanamaz bir dünya bırakmak istemiyorsak, çevreyi ve doğayı korumak gerektiğini düşünmekten öte geçerek hayat tarzımızda bazı değişiklikler yapmamız gerekiyordu. Ben de, sayın Hayrettin Karaca'nın, "Aynı giyeceği yıkayıp kurutup aylarca giyebilirsin" tavsiyesine uymayı göze alamasam da tüketim alışkanlıklarıma makul bir sınır koymaya karar verdim. Teşekkürler Toprak Dede... Sevgili KARACA Büyüğümü uzun yıllar önce tanıdım. Kendisi tam bir doğa aşığı idi. Yalova'daki çiftliğinde, şimdiki adıyla KARACA ARBORETUM'unda gerçekleşen ilk görüşmemizde binbir çeşit ağaç ve fidanları tek tek bilimsel adlarıyla tanımlaması ve daha sonra evindeki sohbetimizde gösterdiği binlerce fotoğrafın zenginliği beni kendisine hayran bırakmıştı. Örnek insan Hayrettin Karaca'nın özellikle Türkiye'mizde Çevre ve Doğa Koruma bilincinin gelişmesi ve yayılmasındaki katkısı çok büyüktür. İyi ki varsın Sevgili KARACA, sana sağlık temennilerimle sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Allah yolunu açık etsin... Ediz Hun Çevre felaketini  tasarruf bitirecek

İşte Hayrettin Karaca'nın sade hayatının güzel bir göstergesi; bizim için hazırlattığı sofrada balık ve yeşil salata var... Akranları dünya turunda, Karaca çevre derdinde Her birimiz, Orman ve Çevre Haftalarında erozyon hakkında kompozisyonlar yazmış, çareler sıralamışızdır. Ama hep birlikte itiraf edelim ki, 'erozyon'un ne denli büyük bir felâket olduğunu ancak kendisini 'toprak' için feda eden bir idealist sayesinde anlamaya başladık. TEMA Vakfı Onursal Başkanı Hayrettin Karaca... Nam-ı diğer "Toprak Dede..." O, iyi bir ailede, "kökten sanayici" olarak yetişti ve Türkiye'nin önde gelen tekstil üreticilerinden oldu. Meydana getirdiği marka, "Karaca... Yıllarca..." diye beynimize işlendi. 'Çift geyik'ler kısa sürede ülke sınırlarını aşarak dünyanın dört bir tarafına koştu. Hayrettin Karaca da mecburen onların peşinden giderek Türkiye'nin ilk büyük ihracatçılarından oldu. Yıllar geçtikçe işler ilerledi... 'Teamüller'e göre artık 'know-how' satarak, TV kanallarında tecrübelerini anlatarak parasına para katacak, bir taraftan da dünya turu atacak zamandı. Ama o, bunları bırakıp dünyanın gidişine baktı. Topraklar hızla tükeniyordu. Bu gidişle tarla-mahsul kalmayacak, ekmek bulamayanlar pasta da alamayacak ve dünya 'zengin aç'larla dolacaktı... Felâketi fark eden Hayrettin Karaca "bana ne" diyemedi. Bütün varlığını, hatta sağlığını seferber ederek TEMA VAKFI'nı kurdu, erozyonla ve çevre katliamı ile mücadele etmeye karar verdi. Tam bu noktada, yılların tecrübesini hatırladı. Sözlerinin etkili olması için önce kendisinin uygulaması gerekiyordu. İşte bu sebeple, hayatını tam anlamıyla 'resetledi', alışkanlıklarını değiştirdi, tek gayeye kilitlenmiş sade bir format oluşturdu. Çevre felaketini  tasarruf bitirecek

Türkçe'mizi yabancı kelimelerden kurtarmak isteyen Karaca'nın uyarı levhaları dikkatimizden kaçmadı. ANLAMLI DESTEK Yeşil Sayfa büyük bir hizmet yapıyor Yeşil Sayfa'larımızı tek tek inceleyen TEMA Vakfı Onursal Başkanı Hayrettin Karaca, "Gazetelerin bu konuyu ciddiyetle ele almamasına ve düzenli olarak yer ayırmamasına çok içerliyordum. Siz bu ihtiyacı gören ilk gazete oldunuz. Türkiye Gazetesi'ni kutluyorum. Bu yaptığınız, ülke ve milletimiz için büyük bir hizmettir. Tabii, bu işin ilk adımıdır. Anadolu'ya açılmanız, insanlarla konuşarak onları bilinçlendirmeniz, bilinçli olanların dertlerini sayfalarınızda dile getirmeniz gerekir. Bu çalışmalarınızda TEMA olarak her türlü işbirliğine hazırız" şeklinde bizlere desteğini ifade etti.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.