KENDİSİ KÜÇÜK KÜLTÜRÜ BÜYÜK
Engraulis (yani hamsi), Karadeniz gibi soğuk sularımızda yaşayıp, eti çok lezzetli olan bu küçük balığa, ünlü gezgin Evliya Çelebi bile Seyahatnâme"sinde değinmeden edememiş. Ancak Karadeniz kültürünün ayrılmaz bir parçası hamsi, artan av miktarıyla şimdilerde "tarihe karışmak" tehlikesiyle karşı karşıya!..
Sevgili çevre dostları, baharla birlikte tabiatın canlanmasının getirdiği tebessümü hepinizin yüzünde görüyorum. Eskiden büyüklerimiz, yaşadıkları yerlerin güzelliklerini anlata anlata bitiremezlerdi. Şu an bile dünyada balta girmemiş ormanlar ve insanların pek ulaşamadığı kırlar hâlâ çok bakir ve göz alıcı. Ancak dünya nüfusu 7 milyarı aştı. İnsanoğlu sanayi ve teknolojiyle birlikte hızla tüketen bir "makine" haline geldi. Son yıllarda ülkemiz ekosisteminde bazı şeyler ters gidiyor. En basitini söyleyeyim, bundan birkaç yıl önce 1 liraya yediğimiz hamsinin fiyatı nasıl oldu da 10 liraya fırladı?
HAMSİ "CAN" DERDİNDE...
Değerli balıkçılarımız, hem ekmek peşinde hem de bizlere ürün yetiştirmek için sabahlara kadar çabalıyor. Ancak bilinçsiz ve gereksiz avlanma; başta deniz ekosistemini bozacağından, hiç kimseye bir fayda sağlamaz. Ege ve Karadeniz'de her yıl avlanan 300 bin ton balık, çok ucuz fiyata balık unu fabrikalarına veriliyor. Böylece balık avı stokumuz tüketilmekte ve Omega3 zengini bu gıdadan halkımız yeterince istifade edememekte. Geçtiğimiz yıl açıklanan takvime göre, denizlerimizde av sezonu 1 Eylül-15 Nisan arasında gerçekleştirilmekte. Ben de size bazı balıkların yumurtlama dönemlerini veriyorum:
> Hamsi (engraulis) Karadeniz'de Mayıs-Eylül,
> Palamut (sarda sarda) güney denizlerimizde Nisan-Mayıs, Karadeniz'de Mayıs-Haziran'da,
> Lüfer (pomatomus) Karadeniz'de Ekim başında,
> Pisi balığı (platichthys) Karadeniz'de Aralık-Şubat (Av sezonunun ortası, yok oldu olacak!).
Lütfen sularımızda yaşayan canlıların biraz nefes almasına izin verelim. Bu gidişle bütün balıkları ithal eder duruma düşebiliriz. Balıkçılar bindiğiniz dalı kesmeyin!
DENİZCİLİK BAKANLIĞI ŞART
Çözüm önerileri olarak kısaca şunları sıralayabiliriz: Av sezonu daha rasyonel ve kısa tutulmalı. Kıyı komşularımızla bu konular ele alınmalı. Tarım Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı bu gibi ekosistemi tahrip eden durumlara el koymalı. Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde "Denizcilik Bakanlığı"nın bir türlü kurulamaması hepimizi üzüyor. Medya başta olmak üzere kurumlarımız, bilim adamlarımız toplumu ve yetkilileri bilinçlendirip harekete geçirmeli. Ve en önemlisi birey olarak hepimiz taşımıza, toprağımıza, suyumuza sahip çıkalım. Unutmayalım ki kaynaklar sınırlı!
Saçlarına kır çiçekleri takan tabiata ne oldu!
> Şiirlerin, türkülerin, tabloların ana teması kırlarımız... Bir tutam papatya hangimizin ayağını yerden kesmez ki... Hele bu çiçeklerden el değmeden yapılan şifalı bir çayın tadını ise hiç sormayın! Evet tabiat âşıkları, bu konu biraz daha karmaşık. Zira kırlarımız, meralarımız maalesef denizlerden daha sahipsiz. Özellikle şifalı otlar gelişigüzel toplanırken, hayvanlar da ayrı bir dert. Kır çiçekleri sistemli ve bilimsel kriterlere uymak kaydıyla toplanıp, değerlendirilebilir. Ancak daha tomurcukları bile açmadan koparılan çiçekler, toprağa nasıl tohum bırakıp sonraki yıl canlanacak. Endemik bitki (sadece o yörede yetişen) zenginiyiz, ama maalesef bu konuda bilimsel çalışmalar çok yetersiz. Yabancıların ülkemizde araştırma yapıp ve bazı bitkilerimizi alıp götürdüklerini üzülerek işitiyoruz. İşte geldiğimiz nokta bu... Acilen bitkilerimiz, balıklarımız, kuşlarımız ve yaban hayvanı türlerini de kapsayan radikal projeler geliştirilip uygulamaya konulmalı. Yaşanabilir bir dünya temennisiyle hepinize sağlıklı ve mutlu bir hafta dilerim.
ONLAR ŞANSLI
Akdeniz ikliminin ve kültürürün karakteristik kenti Antalya, baharı böyle karşıladı. Özellikle turizm alanlarının dışında kalan bakir alanlar, yağışlarla birlikte rengarenk çiçeklerle doldu. Kırlarda açan çiçeklerin yansımasını evlatlarımızın yüzünde hep görmek istiyoruz.
Saatte 13 bin fidana zarar veriyor!
> Konya Orman Bölge Müdürü Ali Fuat Ünal, bir kıl keçisinin, 1 saatte, topraktan yeni çıkmış yaklaşık 13 bin sedir fidanını yiyebildiğini tespit ettiklerini söyledi. Orman sahası sıralamasında 9. il olan Konya'da bu alanların yüzde 73'ünün "bozuk" olmasının sebebini keçilere bağlayan Ünal, "Bir ısırıkta 20-30 fidanı koparabilen keçiler kuraklığın da sorumlularıdır" dedi.
Ormancılara 18 yıl rehberlik yapan 'Tülü' kitaplara geçti
Antalya'daki Elmalı Sedir Araştırma Ormanı'nda 18 yıl boyunca bekçilik yapan, bilim adamları ve dağcılara rehberlik ettikten sonra 2 yıl önce ölen köpek Tülü, Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü tarafından yayınlanacak kitapta, ormana tüm emeği geçenlerle birlikte anılacak.
SİZDEN GELENLER
Sebzeyi pahalı yiyoruz
> Süleyman Altınada / İSTANBUL
> Seçim gelip geçti, iki konuda görüşlerimi belirtmek istiyorum. Birincisi tarım ülkesi olmamıza rağmen bir türlü ucuz sebze-meyve tüketemiyoruz. Bunun sorumlusu sanırım fırsatçı tüccar ile pazar kabzımalları. İkincisi ise Antalya'ya kadar tren yolu niye olmasın!
CEVAP: Sayın Altınada, bugüne kadar gönderme lutfunda bulunduğunuz bütün yazılarınızı, uyarılarınızı yayın kurulumla birlikte tek tek değerlendirdiğimi bilmenizi isterim. Sizin toplum yararına olan çabalarınız her türlü takdirin üstündedir. Yolunuzda başarılar diler, saygı ve sevgilerimi sunarım.
Afişler ağaçları öldürüyor!
> Recep Çimen / İSTANBUL
> Sizlerden ricam; yollarımızda belediyelerce dikilen ağaçlara asılan seçim afişlerinden arta kalan özellikle naylon iplerin temizlenmesi hususunu Yeşil Sayfa aracılığıyla hatırlatmanız. Yazık, tam da yaprak açma zamanı, belediyeler biran önce ağaçları kurtarsın!
CEVAP: Recep Bey, çok önemli bir hususa dikkat çekmişsiniz. Çevreye ve yeşile karşı olan duyarlılığınızdan dolayı size teşekkür ederim. Bizden hatırlatması bundan sonrası değerli belediye başkanlarımıza kalmış.
Artık mikro yaşıyoruz
> Serkan Tilki / ABD
> Su ve enerji konusunda bütün insanlık birleşmeli... Bir başka konu ise sinemanın yaşadığı teknolojik çıkmaz. Sizin döneminizde bütün dünyada benzer bir kültür akımı vardı. Şimdilerde ise herkes ayrı telden çalıyor. 1960 yıllarında çağa ayak uyduran nesile ne oldu?
CEVAP: Serkan Bey, günümüzde her şey o kadar değişti ki; değer yargıları, ekonomik şartlar, aile kavramı, evliliklerin devamlılığı, büyük şehirlerdeki nüfus ve çıkar ilişkileri gibi birçok problemle hayatımızı sürdürüyoruz. Artık herkes sevdiği, güvendiği dostlarıyla bir mikro dünya oluşturarak mutlu olabiliyor.
Bu yamaca fidan lütfen!
> Ahmet Bastem / ERZURUM
> Horasan'ın Hızırilyas köyündenim. Tabiat harikası köyün hemen aşağısındaki dağın yamaçları çırılçıplak. Malum köylüler fakir, bize çam fidanı veya tohum tedariki konusunda yardımcı olur musunuz?
CEVAP: Sayın Bastem, yeşile olan özleminizi çok güzel tarif etmişsiniz. Bu konuda TEMA gibi sivil toplum kuruluşları ve Orman Müdürlükleri size yardımcı olacaklardır.
Arizona'dan selam var...
> Edib Kırdar / ARİZONA
> Temiz çevreyle ve tabiatla ilgili yayınlarınızı ilgiyle okuyorum. Sizi içtenlikle kutlar, tüm çevre dostlarına ve Yeşil Sayfa ekibine Arizona'dan sevgi ve saygılarımı yolluyorum.
CEVAP: Sıcacık mesajınız için teşekkür ederim. Yazılarım 2008 Kasım ayından itibaren her hafta değişik bir konu olmak üzere yayımlanıyor. Ayrıca www.yesilsayfa.com sitesinden de bizi takip edebilirsiniz.
BANA YAZIN!
Her türlü sorunuzu bana iletebilirsiniz. "Güzel bir dünya" için bu sayfaya siz de katkıda bulunun. Haydi e-mail ve mektuplarınızı bekliyorum...
Yazışma Adresi: 29 Ekim Caddesi No: 23 34197 Yenibosna/İSTANBUL
e-mail: ediz.hun@tg.com.tr