HIZLI NÜFUS ARTIŞININ SOSYOLOJİK VE EKOLOJİK SEBEPLERİ
Dünya nüfusunun hızla artmasında insanların eğitim düzeyi başrolü oynamakta. Eğitim düzeyi gelişmiş ülkelerde nüfus dengeli bir şekilde artmakta... Eğitim düzeyi düşük veya eğitimsiz olan toplumlarda ise, nüfus çok hızlı artış göstermektedir. Sanayi de nüfusun hızla artmasına zemin hazırlamıştır.

Sevgili okurlar, nüfus artışının sosyolojik sebeplerini araştırdığımızda, eğitimin en belirleyici faktör olduğunu görüyoruz. Dünya üzerinde eğitim düzeyi yüksek olan insanlardan oluşan gelişmiş ülkelerde, nüfus dengeli bir şekilde, hatta normalin de altında bir hızla artmaktadır. Eğitim düzeyi düşük veya eğitimsiz olan toplumlarda ise, nüfus çok hızlı artış göstermektedir. Eğitim düzeyi ile bir ailenin sahip olduğu çocuk sayısı arasındaki sıkı ilişki Türkiye için de geçerlidir. DİE tarafından 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına dayanarak yapılan değerlendirmeler, aşağıdaki gibidir:
>> Okuma yazma bilmeyen annelerin
sahip olduğu çocuk sayısı 4.0
>> Temel Eğitim görmüş olan anneler 1.9
>> Ortaokul ve dengi okulları bitiren anneler 1.3
>> Lise ve Yüksek Öğrenim gören anneler 0.8
Nüfusun hızla artışında başka bir sosyal sebep de şudur: Yerleşik tarım döneminden sonra 19'uncu yüzyıl başlarında, takriben 1820'li yıllarda buharın devreye girmesiyle başlamış bulunan sanayi dönemi, nüfusun hızla artmasına zemin hazırlamıştır. Hızlı nüfus artışının doğuracağı ekonomik ve sosyolojik problemlerin bilincine varmış bulunan gelişmiş ülkeler, nüfus artış hızını dengelemiştir. Ancak, günümüzde dünya nüfusunun yüzde 82'sini oluşturan diğer ülkelerin nüfusu hızla artmaya devam etmektedir.
DOĞAL ÇEVREYİ BİTİRİYOR
Hızlı nüfus artışı genelde çevre problemlerinin, özelde de çevre kirlenmesinin artmasına ortam hazırlayan temel unsurlardan birisidir. Ayrıca nüfus artışı, kaynakların tükenmesi gibi gelecekte çok önemli bir problemi de beraberinde getirecektir. Şüphesiz kirlenme üzerindeki etkisi, kirliliğe sebep olan kanalizasyon, çöp, baca gazları, kimyasal ve teknolojik atıkların fazlalaşmasına yol açarak, ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple de, nüfus artış hızının denetim altına alınması ve en azından dengelenmesi konusunda uzmanlar görüş birliği içindedir.
Türkiye'de nüfus artışı
Ülkemizde uzun yıllardan beri, hızlı nüfus artışı olgusu yaşandığı, bu sebeple de birçok ekolojik ve sosyolojik problemlerin baş gösterdiği bir gerçektir.
1927 yılında 13 milyon olan nüfusumuz, yaklaşık 50 yıl içinde (1975) 40 milyona çıkmıştır.
Demek ki, nüfusumuz 48 yıl içinde yaklaşık 3 katına ulaşmıştır. Bu hız 1975-1980 yılları arasında yüzde 2.41'lik yıllık ortalama artışla devam etmiştir. 2000 yılı nüfus sayımında nüfusumuzun 67 milyonu geçtiği belirlenmiştir. 2000 yılında, yıllık ortalama nüfus artış oranı yüzde 1.83'e gerilemiştir. Ancak gene de, ülkemizde nüfus yoğunluğu (1 kilometrekareye düşen nüfus sayısı) 1927 yılında 18 iken, 2000 yılında bu değer 87'ye yükselmiştir. Bilndiği üzere, hızlı nüfus artışının birçok sebepleri vardır. Eğitimsizlik, bilgi eksikliği, ebeveynlerce gelecek garantisinin ancak çok çocukla sağlanacağına inanma yanılgısı, sağlık hizmetlerinin eksikliği bu sebeplerden sadece birkaçıdır. Oysa nüfus artışı, birçok ekonomik, ekolojik ve sosyolojik problemleri beraberinde getirmektedir.
Ülkemiz dengeli duruma geçiyor
Sevgili okurlar, Nüfus Bilimiyle ilgili bazı önemli kavramları sizlerle paylaşmak istiyorum:
>> Demografik Geçiş
İnsan Toplumlarında yüksek derecedeki doğum-ölüm oranlarının belli aşamalardan geçerek, düşük derecelerdeki doğum-ölüm oranları haline gelme sürecidir. Ekonomik açıdan gelişmekte olan ülkede nüfus üç temel adımda değişir:
>> Birinci adımda: Hem doğum, hem ölüm oranları yüksektir.
>> İkinci adımda: Giderek düzelen ekonomik şartlar ve özellikle sağlık hizmetlerindeki gelişmeler sonucu, ölüm oranları önemli ölçüde azalır, ama doğum oranları yüksek kalır. Bu devre nüfus artış safhasıdır.
>> Üçüncü adım: Giderek düzelen ekonomik şartlar halka çeşitli sağlık ve sosyal güvenceler sağlayarak, daha az çocuk yapma eğilimine sebep olur; doğum oranları da düşer. Bu durumda, nüfus artış hızı giderek yavaşlar. Günümüzde dünya ülkeleri, demografik açıdan iki gruba ayrılır:
>> Birinci grupta, demografik geçişlerini tamamlamış ülkeler bulunur. Avrupa, Kuzey Amerika ülkeleri ve Japonya bu gruptadır. Başta Çin olmak üzere, günümüzde birkaç Üçüncü Dünya ülkesi de bu gruba katılmak üzere...
>> İkinci grupta, demografik geçişlerini henüz tamamlamamış ülkeler bulunur. Bunların hepsi Afrika, Asya ve Latin Amerika'daki ülkelerdir. Ancak, bu iki gruba karşı bir ihtimal daha var. O da; ekonomik gelişme yavaş seyretse de, sosyal şartlarda önemli düzenlemeler yaparak nüfus artışını aşağı çekmek.
>> Demografik Momentum
Nüfus artış hızının belirli bir düzeyi geçmesinden sonra bu artışın durması, toplumun yaş sınıflarıyla ilgili olarak dengeli bir duruma gelmesi çok uzun yıllar alır. Bu süreci niteleyen terim "Demografik Momentum" olarak adlandırılır.
Sevgili okurlar, toplumların gelişimiyle ilgili bu iki süreç, sosyolojik ve ekonomik hayat bakımından çok önemlidir. Bu süreçler "Gelişmişlik Ölçüsü" olarak değerlendirilir. Bugün gelişmiş ülkelerin hemen hemen hepsi demografik geçiş ve demografik momentum aşamalarını tamamlamıştır.
Aşırı nüfus artışının beraberinde getireceği önemli problemlerden biri, işsizlik ve iş bulma zorluğu ile birlikte, kendini yenileyemeyen bir toplumun ortaya çıkmasıdır. Ancak, elde edilen son veriler, ülkemizde demografik geçişin dengeli bir duruma doğru gittiğini göstermektedir.
Doğal kaynaklardan yararlanmanın sürekliliğini sağlayabilmek için, ülkemizdeki nüfus artış hızının bir miktar daha düşürülmesi gerektiği uzmanlarca ifade edilmektedir.
ÇEVRENİN TAŞIMA GÜCÜ
Canlılar âleminde "Taşıma Gücü" kavramı şöyle ifade edilir: Belli bir ortamdaki şartlarda zorlanmadan yaşayabilecek en yüksek nüfus. Ancak, bu kavram insan hayatı için geçerli olamıyor. Günümüzde, nüfusu 15 milyonu geçen (İstanbul dahil) dünyada 25'i aşkın şehir bulunmaktadır. Dolayısıyla, insanoğlu taşıma gücünün çok üstündeki şartlarda hayat mücadelesi vermektedir.
Bugün, iki hafta süren "NÜFUS" konusunu tamamlıyoruz. Ancak, dünyamızdaki en önemli çevre probleminin Nüfus Artışı olduğunu da vurgulamak isterim.
Size saygılarımı sunarken, idrak etmiş olduğumuz Kurban Bayramınızı tekrar kutluyor, sağlık ve mutlulukla nice bayramlara erişmenizi diliyorum.
Doğal parka yoğun ilgi 

> MUĞLA İHA
Muğla'nın Bodrum ilçesinde açılışı gerçekleştirilen bir doğal parktaki hayvanlar, ilgi odağı oldu. Bodrum-Milas Karayolu Torba mevkisinde 5 dönümlük alanda kurulan Atlantis Natural Park'ta, 47 değişik türde 60 dolayında hayvan bulunuyor. Veteriner Hekim Rami Özer tarafından hizmete açılan parkta, iguana, timsah, balık, tavşan, midilli, köpek ve kuş çeşitleri gibi canlılar, vatandaşların büyük beğenisini topladı. Özer, "Bodrum'da doğal bir ortam oluşturmaya çalıştık. Burayı, Bodrum sakinlerinin de desteğiyle zenginleştirilmiş bir hayvanat bahçesine dönüştürmeye çalışacağız. Ayrıca Bodrum Yarımadası'nda yaban hayatından yaralı hayvanları elimizden geldiğince iyileştirmeye çalışacağız" dedi.
BİYOLOJİ mezunlarına iyi haber
Danıştay 8. Dairesi, biyoloji bölümü mezunlarının Tıpta Uzmanlık Sınavına girmelerini engelleyen yönetmelik hükmünün yürütmesini durdurdu. Anayasa'nın eşitlik ilkesine vurgu yapılan kararda, idarenin düzenleme yetkisine sahip olduğu alanlarda, aynı ve benzer durumda olan kişi ve olaylar için eşit uygulamayı sağlamak adına objektif düzenlemeler yapması ve istikrarlı uygulamalarda bulunması gerektiğine işaret edildi.
SİZDEN GELENLER
Aşk acısını dindiren şelale!
Bartın'ın Ulus ilçesindeki aşk acısını dindirdiğine inanılan Ulukaya Şelalesi ilginç hikâyesiyle görülmeye değer yerler arasında... Mitolojik hikâyede; şelale aşk acısı çeken Selamnos'un intihar etmesi ve bedeninin şelaleye dönüşmesiyle oluşmuş. İnanışa göre şelaleden su içen, mendil ıslatan ya da yüzünü yıkayanlar yaşadıkları aşk acılarından kurtuluyor. 10 metre genişliğinde bir kaya oyuğundan çıkan su, 20 metre yükseklikten yazları da dahil olmak üzere sürekli akıyor.
Pencerenizin önü bostan!
İş hayatı, şehirde ikamet ve stres; insanı doğasından uzaklaştırıyor. Ve sonucunda da kronik ağrılar, yorgunluk, bezginlik... Çözüm ise, doğaya geri dönüşte. İşte size en doğal şekilde doğaya dönüş imkanı... Pencere Önü Bostanları. Botanika'nın sunduğu bostanlarda kış soğuğunda evinizde doğal sebze yetiştirebiliyorsunuz? Hem de sadece tohum ekip sulayarak. Elde ettiğiniz yemek ve salatalara lezzet katmak isterseniz, deneyin!...
Kelebekler sahnede
Antalya'nın Kumluca ilçesinde, kışa girmemize rağmen, uzun süredir hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi doğanın da rengârenk çiçeklerle canlanmasını sağladı. Sıcak hava dolayısıyla açan çiçeklerin üzerine konan kelebekler ise görenlerde hayranlık uyandırdı.