SUÇLU?SALATALIK DEĞİL SOYA FASULYESİ Alman bilim adamları EHEC bakterisinin soya fasul-yesinden yayıldığını açıkladılar. Diğer yandan, salatalıklarında bakteri bulunduğu için suçlanan İspanya ise tazminat davası açmaya hazırlanıyor. Başta Almanya'da olmak üzere şu ana kadar 22 kişinin ölümüne sebep olan E.koli (Escherichia Coli) veya kısaca EHEC bakterisi hepimize kene vakaları ile kuş ve domuz gripleri korkusu yaşattı. Ne olur ne olmaz diye size bakteri hakkında birkaç bilgi vereyim... Patojen Koli bakterisi türünün yol açtığı, mide krampları ve kanlı diyare şeklinde kendini gösteren, bulaşıcı bir hastalık türüdür. İlk defa 1977'de "E. Coli 0157 H7" koduyla kayda alınmıştır. Seyrek aralıklarla yayılım göstermektedir. 1996'da Japonya'da tespit edilen 10.000 vakada 10, İskoçya'da ise 470 vakada 18 can kaybı olmuştur. Çoğunlukla temiz ve hijyenik ambalajlanmayan gıda maddelerinden bulaşmaktadır. Bu yıl Almanya'da görülüp, can kaybına yol açan yeni bakteri çok dirençli olup, "E.Koli 0104 H4" olarak kodlanmıştır. Bağırsak enfeksiyonunun kanlı oluşu ve aşırı su kaybı böbrek harabiyetine de yol açmakta ve ölümlere sebep olmaktadır. Bugün için koruyucu bir aşı henüz bulunamamıştır. Çok bulaşıcı olup, hastanın tecrit edilmesi gerekmektedir. KORUNMANIN YOLU: HİJYEN Korunmak için şu hususlara dikkat edilmesi gerekir: > Meyve ve sebzeler çok iyi yıkanmalıdır. > Kirli olabilecek sular hiçbir şekilde kullanılmamalıdır. > Çiğ et mamulleri tüketilmemelidir. > Kaynatılmamış veya iyi sterilize edilmemiş süt içilmemelidir. > Ellerin çok iyi yıkanıp dezenfekte edilmesi gerekmektedir. EKOLOJİK SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE İLİŞKİN MODERN YAKLAŞIMLAR -2- Dünya bize geçmişin mirası değil, geleceğin emanetidir Tabiattan yararlanmak ve doğal güzelliklerin zevkine varmak herkesin hakkıdır. Ancak, böyle bir hak onu koruma sorumluluğunu da beraberinde getirir. Bir kuş veya çiçek türünün ortadan kaldırılması, aynı zamanda insanların hayatı için de tehdittir! evgili okurlar, geçen hafta "5 Haziran Dünya Çevre Günü" münasebetiyle açtığımız "İnsan Kaynaklı Ekosistemler" dosyamıza "Çözüm Yolları" ile devam ediyoruz... Son yıllarda çevre sorunlarının çözümü için çok yönlü öneri ve istekler öne sürülmüştür. Bunların başlıcaları şöyle özetlenebilir: > Aile Planlamasıyla özellikle gelişmekte olan ülkelerde nüfus dengelenmelidir. > Doğal Kaynaklardan makul düzeyde, ama tüketmeden sürekli olarak yararlanmanın yolları bulunmalıdır. > Tüketimdeki malzemeleri Yeniden Kullanıma alma, doğal enerji kaynaklarından çevreyi ve ekosistemleri yıkıma uğratmadan yararlanma, kaliteli öğretim ve eğitimle yaşam niteliğini iyileştirme sağlanmalıdır. > Zararlı atık maddeleri en düşük seviyeye indirecek sosyo-ekonomik ve sosyo-politik tedbirler uygulamaya alınmalıdır. 6 ana başlıkta toplayabileceğimiz Çevre Sorunlarının Etki Şekilleri ve Çözüm Yollarını ise şöyle sıralayabiliriz: HAVA KİRLENMESİ Etki Şekilleri: Zehirli maddelere maruz kalma ve zehirlenme, Sera etkisi, Asit Yağmurları Çözümler: Kirletici gazların sınırlandırılması, Hava temizleme teknolojilerinin uygulanması, Doğal enerji kaynaklarından yararlanma SU KİRLENMESİ Etki Şekilleri: İçme suyu kıtlığı, Besin zincirinde zehirlenme Çözümler: Arıtma tesisleri, "Yeniden Kullanım"a alma TOPRAK KİRLENMESİ Etki Şekilleri: Ürün azalması, Ekilebilir doğal alan kaybı Çözümler: Zararlılarla biyolojik savaş, Teknik tarım uygulanması, Yerleşim planlarının uygunluğu ve ıslah çalışmaları NÜFUS PATLAMASI Etki Şekilleri: Beslenme ve Mekan sorunları, İşsizlik Çözümler: Nüfus ve aile planlaması, Nitelikli eğitim ENDÜSTRİLEŞME Etki Şekilleri: Çevre Kirlenmesi, Doğal kaynakların tüketilmesi, Enerji sorunları Çözümler: Dengeli endüstrileşme, Doğayı koruyucu teknoloji (Eko-teknoloji), Çevre ekonomisi uygulanması ENERJİ İHTİYACI Etki Şekilleri: Su, hava ve toprağın ısınması, zehirli gazların çevre zararları, artan Karbondioksit ve Metan gazları (CO2 ve CH4) ile oluşan iklim değişiklikleri Çözümler: Güneş, rüzgâr, jeotermal, biyokütle ve biyogaz gibi doğal kaynaklardan enerji elde etme, Enerji tasarrufu, Çevreye zarar vermeyen teknoloji, Gelecek nesillerin ihtiyaçlarını hedef alarak tatlı su rezervlerimizi son derece dikkatli kullanma. Değerli okurlar, çevre sorunlarının çözümü için olaya bütünsel bir yaklaşımla bakmak gerekir. Diğer bir ifadeyle hava, su ve toprak kirlenmesi, erozyon, ormanların tahribi, çarpık kentleşme, aşırı nüfus artışı, kıyıların tahribi konuları ve sorunları ayrı ayrı değil, hepsi bir arada ve bir bütün olarak ele alınmalıdır. Buna "Çağdaş Ekolojinin Bütünsellik İlkesi" denilmektedir. YAŞAT Kİ, YAŞAYASIN! Tabiattan yararlanmak ve doğal güzelliklerin zevkine varmak herkesin hakkıdır. Ancak, böyle bir hak onu koruma sorumluluğunu da beraberinde getirir. Doğanın tüm ekonomisi çok hassas bir denge üzerine kurulmuştur. Sistem ne kadar fakirleşir ve tek yönlü olursa, o derece zayıflar ve varlığı tehlikeye düşer. İnsanların etkisi ile bir kuş veya bir çiçek türünün ortadan kaldırılması, yalnız kültürel ve moral bir adaletsizlik değil, aynı zamanda insanların ekolojik dengesi ve yaşam temelleri için de bir tehdittir. Bu nedenle doğayı koruma, yalnız canlıların varlığı ve güzelliğini değil, insanların da biyolojik hayat temelini ve ruhsal sağlığını devam ettirme demektir. Şu hususu da hiç unutmamak gerekir: Dünya bizlere geçmişin mirası değil, geleceğin emanetidir. Gelecek haftaya kadar sevgiyle kalın. HASTALIĞIN SEBEPLERiNi YOK ETMELiYiZ! Doğayı koruma tedbirlerinin temelinde şu düşünce yatmaktadır: Hastalık yayıldıktan sonra savaşma yerine, hastalık nedenlerinin ortadan kaldırılmasını sağlayacak önlemler almak ve bu konuları kapsayan teknolojileri geliştirmeye çalışmak. İŞTE EMPATİ YEMPATİ Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, sokak hayvanlarının yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını giderebilmek için kentin belli noktalarına "Yem Pati" adı verilen istasyonlar kurdu. Aç kalan hayvanlar, Kartepe, İzmit, Gebze ve Başiskele'ye kurulan Yem Pati istasyonlarında kuru mama ve suya rahatça ulaşabiliyor. Güneş enerjisiyle çalışan sensörlü makineler sayesinde yem ve su ihtiyaçları karşılanan hayvanların vatandaşları rahatsız etmeden hayatlarını sürdürmeleri sağlanıyor. Ecdad yadigârı aşevlerinin bir benzeri olan bu model, "bütün canlıların eşit yaşama hakkı var" prensibine güzel bir örnek. Emeği geçenleri kutluyoruz... ÇEVRE HAFTASINDA RENKLİ ETKİNLİKLER Köprüden bisikletle geçmek istiyoruz! Bisikletliler Derneği, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla Taksim'den başlayıp Harem'de sona eren bisiklet turu düzenledi. Bisikletin en çevreci araç olduğuna dikkati çekmek için etkinliği gerçekleştirdiklerini belirten Dernek Başkanı Murat Suyabatmaz, "İstanbul'da normalde 1.5-2 saatte gittiğimiz Taksim-Harem arasını bisikletle geze geze daha kısa sürede tamamladık. Projemize BM, Çevre ve Orman Bakanlığı ile İstanbul Valiliği de destek veriyor" dedi. Taksim'de varilli nükleer nöbeti... > Gülçin Sahin / İSTANBUL Nükleer enerjiye karşı çıkan Greenpeace Akdeniz, Taksim'de 20 varil arasına 8 çadır kurarak eylem gerçekleştirdi. Basın açıklaması yapan Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Dr. Uygar Özesmi, "Demokratik haklarımızı kullanarak Türkiye'de nükleer enerji santrali planlarının iptalini talep etmek için buradayız. Şu anda bütün Avrupa, nükleerden uzaklaşıyor. Japonya da Fukuşima felaketinden sonra yenilenebilir enerjiye yönelecek" dedi. Enerji Bakanı'ndan çevreye saygı sözü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, çevreye ve yeşile saygılı olarak yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını harekete geçirecek bir yapıyı kurguladıklarını söyledi. 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla açıklama yapan Taner, "Türkiye'de çevreye, enerjiye, kültür ve tabiat varlıklarına, turizme, içinde bulundukları ve geliştirmeye çalıştıkları sektörlerin hepsine ayrı ayrı dikkatli ve saygılı davrandıklarını" ifade etti. Eczacı Şule çevre sağlığına ilaç oldu İzmir'de Eczacı Şule İlkkurşunlu'nun başkanlığındaki Çevreci Eczacılar Kooperatifi, evlerden gönüllü eczanelere ulaşan 30 ton atık ilacın çevreye değil, imha tesisine gitmesini ve doğaya zarar vermeden yok edilmesini sağladı. Avrupa'nın bazı ülkelerinde atık ilaçların düzenli olarak toplanıp imha edildiğini belirten İlkkurşunlu, "Atık ilaçlar yer altı sularından toprağa, ağaçlara, sebzeye gidiyor, oradan da bize ulaşıyor" dedi. İzmir ve ilçelerinde 190 eczacının "Don Kişot" gibi gönüllü olduklarını dile getiren Şule İlkkurşunlu, "Diğer illerden arayıp atık ilaçları ne yapacaklarını soranlar oluyor" şeklinde konuştu.