DOĞAL KAYNAKLAR AZALIYOR Dünya hep aynı hacimde olmasına rağmen, ekosistemin en önemli varlığı olan insan ekonomisi her geçen gün büyüyor. Doğaya bırakılan atıklar çoğalırken, tabii kaynaklar azalıyor. Bu nedenle kısa vadeli refah ve mutluluklar yerine önümüze geleceğe yönelik plan ve hedefler koymalıyız. Sevgili okurlar, yüzyıllar boyunca ekonomi, doğanın tahrip olacağını düşünmeksizin baş köşede tutulmuştur. Global bazdaki üretim, yeniden yerine konması mümkün olmayan kaynakların devamlı tüketilmesine, yeryüzünün kendini yenileme kapasitesinin giderek azalmasına, dünyanın su rezervlerinin, orman ekosistemlerinin atık boşaltma alanları olarak kullanılmasına dayandırılmıştır. Ancak artık biliyoruz ki; ekonomik ve çevresel sağlık faktörleri birbirleriyle bağlantılıdır. Bilinçli bireyler, ekolojik sağlıkla ekonomik refahın birbirinden ayrılmaz olduğunun artık idraki içindedirler. EKONOMİYE YENİ BİR BAKIŞ AÇISI Kendi kendine yetebilir nitelikteki bir toplum, çevre koruma ve verimliliğe daha fazla ağırlık tanımak, yenilenebilir enerji kaynaklarını daha çok kullanıma almak, hiç tükenmeyecek zannedilen kaynakları ise, bunların kendilerini yeniden üretmelerine imkân verecek zamanı tanıyarak kullanmak zorundadır. Bu şuura ulaşmış toplumlar, atık seviyelerini azaltma, yeniden işleyip kullanımı artırma, tehlikeli madde kullanımından kaçınma ve biyolojik zenginlikleri koruma durumunda bulunurlar. Doğa ile uyumlu sürdürülebilir bir geleceğin varlığı dünya ekonomisinin yeniden yapılandırılmasına, insanların değerler ve yaşam tarzlarında önemli değişimlere bağlıdır. Bunların hızla gerçekleştirilmesi, dünya ekolojik sistemlerinin yenilenmesi ve korunması ihtiyacı ile tanımlanacak bir devrim anlamını taşıyacaktır. Bu atılım başarılı olduğu takdirde Çevre Devrimi insanlık tarihinde büyük ekonomik ve sosyal dönüşümlerden olan Tarım ve Endüstri Devrimleri'nin yanında gelecekte yerini alacaktır.Yeryüzündeki tüm yaşam birimlerinin devamı için bunu başarmalıyız. Önceki iki devrim, başarısını teknolojik gelişmelere borçludur. Bunlardan ilki olan Tarım toprağın ekilmesi, Sanayi ise kömürdeki enerjiyi mekanik güce çeviren buhar makinesinin keşfi ve daha sonra da petrolün yakıt olarak kullanılmasıyla gerçekleşmiştir. YENİ DEVRİMCİLER ARIYORUZ Çevre Devrimi ise, global ekonominin kendisini destekleyen doğal sistemleri tahrip etmeyecek şekilde yeniden yapılanması ile sürdürülecektir. Bu yeni akım, dünya ekonomisini daha fazla ekonomik güvenliğe, daha sağlıklı yaşam tarzlarına ve insanların yaşam koşullarında dünya çapında bir ilerlemeye götüren sürdürülebilir bir gelişme vaad etmektedir. Evet kıymetli okurlar, kaynakların sonsuz olduğunu düşünmek bizleri yanılgıya düşürür. İsraftan kaçmak, daha 'az'ın daha verimli kullanımını sağlamak zorundayız. Ne mutlu bizlere ki, doğal kaynaklarca zengin, atalarımızdan miras kalan bu güzel topraklar üzerinde yaşıyoruz. Hepinize sağlık içinde mutlu bir hafta, okula başlayan sevgili yavrularımıza da başarılı bir eğitim dönemi diliyorum. Esen kalın. YENİLENEBİLİR KAYNAKLAR BİZİ KURTARIR Petrol ve Kömürün hâlâ büyük ölçüde yakılması birçok kentte solunan havayı kirletmekte, tarımsal alanları ve ormanları tahrip eden toprağın asitlenme problemine sebep olmaktadır. Küresel ısı artışının başta gelen sorumlusu Asit Yağmurları'dır. Enerjinin daha verimli kullanılması ve Yenilenebilir Kaynaklar'a yönelme bu sorunların üstesinden gelebilir. Klasik ekonomide doğa yoktur! Ekolojik Ekonomiyle, Klasik Ekonomi arasındaki fark: Hayat için doğa vazgeçilemez bir öğedir... Değerli çevre dostları, kitaplar, ekonomiyi; bireylerden şirketlere, sonra tekrar bireylere uzanan üretim ve tüketim ilişkisi olarak gösterir. Ekonomiler fazla büyümediği sürece bu soyutlama yapılabilir. Ancak günümüzdeki küreselleşme akımlarıyla ekonomiler öyle büyüdü ki, en temel sermayemiz olan Doğa bu uğurda maalesef harcanıyor. Klasik Ekonomide doğa yoktur, Ekolojik Ekonomide ise tüm canlıların yaşam ağlarından oluşan bir büyük ekonomi vardır. Klasik Ekonominin ilgilendiği alan bunun sadece bir parçasıdır. Klasik ekonomi bilimi insanı "homo economicus" diye soyutlaştırır. Sadece kendi çıkarını düşünen bir varlık olarak görür. Kazanma, daha çok kazanma hırsı ön plandadır. Oysa unutulmamalıdır ki, ortak çalışma ve hedefler olmazsa hiçbir ekonomi insanlığın hizmetinde olamaz. İSRAFA SON VERMELİYİZ Hayat için Doğa vazgeçilemez bir öğedir. İşte, ekolojik ekonomiyle, klasik ekonomi arasındaki fark budur. Bu yüzyılın ikinci yarısına yaklaşırken, ekonomik büyümeye bir sınırlama getirmek zorunda kalacağız. Dünyada özellikle kalkınmakta olan ülkelerdeki nüfus artışını kontrol altına alacak, doğaya bıraktığımız atıkları sınırlayacağız. Yaşamımızı sadece ekonomik rakamlardan oluşan bütçeler değil, biyofiziksel, özetle çevremizden ne kadar kaynak kullanıp, ne kadar atık bırakabileceğimizi gösteren bütçeler belirleyecek. YEŞİL?ENERJİ gözde olacak! TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Hasan Ali Çelik, 1 Ekimde TBMM'nin açılmasıyla birlikte komisyonda enerji yatırımlarına ilişkin konuların daha fazla görüşülmeye başlanacağını ifade etti. Türkiye'nin Avrupa'nın ve dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri olması dolayısıyla, enerji ihtiyacının da her geçen gün arttığına dikkati çeken Çelik, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının özendirilmesi amacıyla çeşitli yasal çalışmalar yaptıklarını söyledi. Türkiye'nin yakın bir zamanda Kyoto Protokolü'nü imzaladığını hatırlatan Çelik, karbon salınımını azaltmak için yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin şart olduğunun sözlerine ekledi. Bu ne biçim sevgi! Uşak'ta ön koltukta oturan bir hayvansever (!) tasmasından tuttuğu yavru köpeğini, arabanın arkasından böyle sürükledi. Zavallı hayvana reva görülen eziyete çevredeki vatandaşlar tepki gösterdi. Bir süre gitmemek için direnmeye çalışan minik köpek, hızlanan otomobilin arkasından koşarak hayatta kalmaya çalıştı... Siz hiç Kent Ormanı gördünüz mü? Yöreye uygun flora ve faunası tanıtıcı levhalarla zenginleştirilen Türkiye'deki 78 Kent Ormanı, ziyaretçilerin yaşadıkları bölgede bulunan canlıları tanımalarına vesile oluyor Kent ormanları nefes aldırıyor... Her yıl sayıları git gide artan Kent Ormanları, şehirlerde yaşayan vatandaşları stresli iş hayatından kurtararak, doğayla baş başa vakit geçirmelerini sağlıyor. Zengin biyolojik çeşitlilik ve doğal güzelliklerle dolu eşsiz bir görünüme sahip olan kent ormanları büyük ilgi görüyor. Her yıl ortalama 2 milyon 750 bin kişinin ziyaret ettiği bu ormanlar, Orman Genel Müdürlüğü tarafından tamamen bulunduğu bölgenin orman dokusuna uygun ahşap malzemelerden inşa ediliyor. Türkiye'de 57 adet il, 21 adet de ilçe merkezi olmak üzere toplam 78 adet Kent Ormanı bulunuyor. Ekim ayı içerisinde ise Orman Genel Müdürlüğü tarafından 11 kent ormanı daha açılışı yapılarak, hizmete girecek. Ayrıca izinleri alınmış olan hâlihazırda 23 adet kent ormanı projesinin 2011 yılında yapımına başlanacak ve yine aynı yıl içerisinde hizmete açılacak. Ayrıca bu kent ormanları ile yaklaşık 200 bin ton karbondioksit havadan emilerek tutuluyor. > Ahmet Topal ANKARA Hem tarihî Allianoi'yi korumak, hem de köylüye su sağlamak mümkün... Sulara gömülecek Allianoi için bir kurtarma planı olduğu ortaya çıktı. Söz konusu plan, Allianoi'nin etrafının duvarlarla çevirerek hem barajın su tutmasını sağlıyor hem de tarihî yapının su altında kalmasını engelliyor. 2003 yılında "pahalı" olduğu gerekçesiyle reddedilen projeye her türlü desteği vermeye hazır olduklarını açıklayan Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, "Allianoi'i korumak için barajdan tümüyle vazgeçmek gerekmiyor. Gerekli tek şey maddi destek oluşturmak" dedi. Bu görüş bizce de yerinde bir karar olur. TROL?YASAĞI balıkları artırdı Ege Denizi'nin en temiz bölgelerden birisini oluşturan Saroz Körfezi, hidrografik özellikleri ve körfeze dökülen akarsuların getirdiği bol besin tuzları nedeniyle tür bakımından zengin önemli bir deniz ekosistemi... Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali İşmen, Saroz Körfezi'nde verimliliğin yüksek olmasında, bu bölgenin 10 yıldır trol avcılığına yasaklanmasının etkili olduğunu söyledi. İşmen, "Ayrıca kullanılan diğer av araçlarının özellikle gırgır, uzatma ve paragat takımlarının etkileri araştırılarak sınırlandırılması da gerekmektedir" dedi. YEŞİL PLATFORM Doğayı sevdiriyorlar > Ebru Kalu / İSTANBUL Doğa-Kurtaranlar Lola ve Evie, dünyanın haline çok üzülüyor ve doğayı korumaya, kurtarmaya çalışıyorlar. Küresel ısınma, su ve enerji israfı, nesli tükenen hayvanlar, sağlıksız yiyecekler, geri dönüştürülemeyen çöpler... Bu uzayıp giden korkutucu liste onları gerçekten çok endişelendiriyor. Kendi hayatlarında yaptıkları doğa dostu değişikliklerle herkese örnek olmaya, çevrelerini ve okullarını cennet gibi bir yere dönüştürmeye çalışıyorlar. Hayykitap, yeni öğretim yılına merhaba diyen çocukları hem eğlenceli hem duyarlı bir dizi ile tanıştırıyor. Üç kitaplık Doğa-Kurtaranlar dizisinin ilk iki kitabı Penguenlerin Buzları Erimesin ve Ağaçlar Yok Olmasın raflardaki yerini aldı. Üçüncü kitap Yunuslar Yaşasın ekim ayında yayımlanacak. Dizinin en önemli özelliği, doğa bilincini didaktik, sıkıcı bir metin yerine, eğlenceli birer macerayla anlatıyor olması. Bakanlığa teşekkür > Elif Sezginer (TEMA Vakfı) / İSTANBUL 2010 yılında orman yangınlarında çok önemli miktarda azalma yaşanmıştır. Bu başarı Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Teşkilatı'nın eseridir. TEMA Vakfı olarak orman yangınlarının çıkmaması için gece gündüz nöbet bekleyen orman koruma memurundan, yangınlara müdahale için canını tehlikeye atan işletme müdürleri ile Çevre ve Orman Bakanı'na kadar emeği geçen tüm bakanlık çalışanlarını kutluyoruz. Ancak, ormanlarımızın yangından korunması konusunda başarılı çalışmalara imza atan Çevre ve Orman Bakanlığı'nı kutlarken, aynı hassasiyeti, 2/B orman alanlarının satılmaması, HES'ler ve madencilik faaliyetleri gibi, ormanlara zarar verecek her türlü faaliyet karşısında göstermesini de bekliyoruz. Gençler bisikletli ulaşım istiyor > Ali Taylan Loğoğlu / OSMANİYE Bizler Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde bisiklet grubu oluşturmaya çalışan birkaç genciz. Ayrıca atık pil toplama faaliyetlerimiz de var. Amacımız bisiklet bilincini oluşturmak, ulaşım aracı olarak bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak. Arkadaşlarımızdan Yusuf Dokuzoğlu "Sağlıklı bir gelecek ve yaşanılabilir bir dünya için pedalla" sloganıyla 17 Eylül'de Türkiye turuna çıktı. Bütün çevre dostlarına duyurursanız seviniriz. Geniş bilgi: http://yusufdokuzoglu.blogspot.com/ adresinde...