Sevgili okurlar, endüstri çağının oluşturduğu hızlı çevre şartları değişimi başta insan olmak üzere bütün canlıların doğal yapılarına uygun düşmemektedir. Bir ekosistem içinde süregelen etkileşim silsilesindeki canlı gruplarından herhangi birine doğrudan veya dolaylı verilen bir zarar, bütün sistemi olumsuz etkileyebilmekte, doğadaki yaşam dengesini bozabilmektedir. Her doğal ekolojik yapı, iklimsel ve topraksal etmenlerin, değişik canlı türlerinin karşılıklı etkileşimi sonucunda yüzbinlerce yıl süregelen doğal uyum neticesinde kendisine özgü nitelikleriyle ortaya çıkmıştır.
BUZUL ÇAĞLARININ GAZABI
Milyonlarca yıldır doğal yolla devam eden gelişim süresince fiziksel çevrede çeşitli farklılıklar oluşmuş, bu arada bu değişikliklere ayak uyduramayan, yeni ortamlara intibak edemeyen birçok canlı türünün de nesli tükenmiştir. Geçmişte "Buzul Çağları"nın başlamasıyla iklimler değişmiş, kuzey yarımküresinde o zamanın birçok canlı türünün nesli tükenmiştir. Çünkü Buzul Çağının hızla gelmesi, bu türlerin sonraki kuşaklarında yeni ortama uyabilecek bir genetik yapı oluşmasına zaman bırakmamıştır. Doğal çevredeki değişim hızı, türün yeni ekolojik şartlara uyum hızını çok aşmış, neticede birçoğunun nesli tükenmiştir. Gezegenimizde hayatın başladığı andan bugüne kadar nesilleri tükenmiş tür sayısının yüz milyonu bulduğu tahmin ediliyor.
Burada tabii yollar dışında, insan eliyle ortaya çıkan değişim sonucu, günümüzde yeryüzündeki tür kaybı hızının daha önceleri hiç olmadığı kadar yüksek düzeylere ulaştığını da belirtmek gerekir. "Biyolojik Zenginlik" olarak adlandırılan çeşitlilikteki en önemli husus, ekosistemlerin ve içlerinde yaşayan türlerin korunmasının uzun vadede olan değeridir. Bu konudaki şanssızlık, uzun süreçte bu kaynakların getireceği yararların, güncel hayatımızdaki değerlerin yanında pek dikkate alınmamasından kaynaklanmaktadır.
BU SAZ BAŞKA SAZ...
Ekonomiyle birlikte toplumların kalkınmalarına fayda sağlayan ekosistemlerin ve barındırdıkları tür topluluklarından sayısız örnek görmekteyiz;
> Deniz ve kara bitkileri canlılar için hayatî önem taşıyan oksijen ve besin üretirler.
> Sazlıklar kanalizasyon sularını süzüp arıtırlar.
> Sulak alanlar pek çok canlıyı barındırır, düşen yağmur suyunu sünger gibi tutup, su dengesini kontrol ederek sellerin önlenmesinde, yeraltı suyunun veriminin artmasına yardımcı olurlar.
Doğadaki biyolojik çeşitliliği oluşturan türlerin bütün olarak korunması gerekmektedir. Bu "Sürdürülebilir Kalkınma"nın kaçınılmaz bir şartıdır. Biyolojik çeşitlilik geleceğin tarımında, endüstrisinde, tıbbında, bilim ve biyoteknolojisinde kullanılan en değerli doğal kaynakları oluşturmaktadır. Bu anlamda Biyolojik Zenginlikler insanlığın gelecekteki sigortasıdır.
DÜNYANIN TARİHSEL GELİŞİMİ
Kainatın Oluşumu: Big Bang Teorisi / 4.5-5.5 milyar yıl önce
En Yaşlı Fosiller: Maviyeşil yosunlar (Cyanophytea) / 3 milyar yıl
Karbon Çağı: Sıcak iklim, dev eğrelti otları / 300 milyon yıl
Buzul Çağı: Soğuk iklim, çam ağaçları / 1.5 milyon yıl önce
Modern insan: Homo sapiens - ortalama 2 yüzbin yıl önce
SESSİZ SAKİN BİR GÜZELLİK GAYDA GÖLETİ
Türkiye'nin her yeri ayrı bir cennet... Bitlis'in Hizan ilçesine bağlı Gayda köyünde bulunan tatlı su göleti ziyaretçilerine doyumsuz manzaralar sunuyor. Gölette bulunan nilüfer çiçekleri ve göl çevresindeki ağaçların sudaki yansıması objektiflere böyle yansıdı. (AA)
NİLÜFERLERE dokunan yanıyor!
Abant'ta nilüferlere zarar verenler 6 ay hapis cezası ile yargılanabilecek. Gölcük Tabiat Parkı'nda bulunan göllerdeki sarı ve beyaz renkli nilüferler çiçek açmaya başladı. Tatilcilerin yoğun ilgi gösterdiği parklarda orman muhafaza memurları, ziyaretçileri doğaya ve nilüferlere zarar vermemeleri için uyarıyor, zarar verenlere de cezai işlem uyguluyor. Milli Parklar Kanunu'na göre ekosisteme zarar veren kişiler Sulh Ceza Mahkemesi'nde 6 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanıp, 3 bin liraya kadar da para cezası alabiliyorlar.
IHLARA VADiSi'NiN RENKLİ MiSAFiRLERi
Zengin bitki örtüsü, kaya yapılarıyla tabiat, kültür ve sanat olgusunun bir arada olduğu Aksaray ilimizdeki Ihlara Vadisi, onlarca farklı türden kelebeğe de ev sahipliği yapıyor. Kapadokya turu kapsamında Ihlara'ya uğrayanlar renk renk kelebekleri vadi içinde her yerde görme keyfine varıyor. (AA)
Doğal alanlar laboratuvar gibidir
Değerli okurlar, günümüz dünyasında ve bilhassa ülkemizde çok şükür artık bir "Çevre Bilinci" oluşmuştur. Doğaya sahip çıkan, içinde barındırdığı canlıları koruyan etkili bir zümre ve çeşitli kuruluşlar vardır. Toplumumuzda oluşan bilince göre her canlı türü yaşamak ve neslini sürdürebilmek hakkına sahiptir. Ayrıca Doğal Alanlar, bilimsel araştırmalar yapabilmek, amansız hastalıklara karşı kullanılan bitki çeşitlerini tespit etmek ve doğal olayları gözleyip değerlendirebilmek için paha biçilmez birer tabii laboratuvar hüviyetindedir.
GİZLİ EKONOMİK GÜÇ
Tahrip edilmemiş, dengeli bir şekilde işletilen doğal alanlar, içerdikleri çok çeşitli kaynaklarla,ekonomik yönden de yüksek bir cazibeye sahiptir. Değişik yörelerde bulunan ender bitki ve hayvan türleri o ülke ve bölge için birer turist çekim alanı oluşturmaktadır.
Kırların güzelliği ruhumuzu okşar
İnsanoğlu ruhsal yapısı yönünden hayatında doğa ile iç içe yaşama arzusunu taşımaktadır. İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren, gizemli havası ve derin sessizliği ile doğal çevre insana ilham kaynağı olan bir ortam teşkil etmiştir. Büyük bir çoğunluğumuz şehirlerin gürültülü ve karmaşık görüntüsünden kurtulup, binbir güzelliklerle dolu doğal çevreye kavuşma tutkusu içinde bulunuyoruz. Bu tutkuyu büyük şehir sakinlerinde daha şiddetle görmekteyiz. Şehir kavramı; insan yaşamında çok yeni sayılabilecek bir yerleşim birimidir ve ancak birkaç yüzyıllık geçmişe sahip yapay bir olgudur. Oysa insanın ruhsal tekamülü binlerce yıldan beri, uçsuz bucaksız uzanan, el değmemiş, yüzyılımızın her türlü kargaşasından uzak doğal çevre şartları altında oluşmuştur.
TATİLCİLER DİKKAT!
Sevgili okurlar, yaz aylarının bu sıcak günlerinde, mesire yerlerinin, boğazın, adaların nasıl dolup taştığını, hepimizin tabiat ana ile nasıl kucaklaştığını her gün izlemekteyiz. Bu doğa sevgisini yalnız İstanbul'da değil, güzel ülkemizin her yöresinde görebiliriz. Yaylalar, akarsular, göl ve deniz kıyıları dolup taşmakta. O halde bu güzellikleri en iyi şekilde geleceğe aktarmak da bizim görevimiz olmalıdır. Bilhassa bugünlerin sıcak havasında ormanların yangınlara karşı hassas olduğunu unutmayalım. Ayrıca bilmediğimiz ve denizini tam manasıyla tanımadığımız kıyılarda ikaz levhalarını okumadan suya girmeyelim. Hepinize neşeli ve sağlıklı güzel günler diliyorum. Sevgiyle kalın.
Gergedanlara Prens koruması
İngiltere'nin genç prensi Williams, fillerle beraber gergedanların en çok kaçak avlanan iki hayvan türü olduğunu ve eğer bir şey yapılmazsa bunun herkes için trajik bir kayıpla sonuçlanacağını söyledi. Williams, avcıların katliamlarının hayvanların nesillerini tükenme noktasına getirdiği konusunda uyardı ve gergedan boynuzlarının yasadışı ticaretini durdurmak için harekete geçmeye çağırdı. Gergedan boynuzları karaborsada kilo başına 60 bin dolara satılıyor.
Çevre Bakanlığı, Uluabat ve Dalaman'ı takibe aldı
Uluabat Gölü ve Dalaman Çayı'nda yaşanan kirlilik haberleri üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın talimatıyla Denizli, Kütahya ve Bursa İl Müdürlüklerince inceleme başlatıldı. Bu kapsamda atık su arıtma tesislerine sahip olmayan endüstriyel kuruluşlara idari yaptırım cezası uygulandı. Bakan Bayraktar, çevreye karşı yapılan her türlü saldırıyı cezasız bırakmayacaklarını ve takiplerine devam edeceklerini söyledi.
Atık çöp poşetlerinden şık aksesuarlar ürettiler
Giresun Belediyesi'nin düzenlemiş olduğu El Sanatları Yeteneği Kazandırma Kursu kursiyerleri gelecek nesillere daha temiz bir çevre bırakmak adına atık çöp torbalarından ev eşyaları üretiyorlar. Mağazalarda satılan kumaş ürünlerinden ayırt edilemeyecek kadar şık görünen bu eşyalar arasında plaj çantasından yer paspasına kadar birçok çeşit bulunuyor. Ev hanımlarına yeni bir meslek kazandırdıklarını belirten Kurs Öğretmeni Fatma Ertürk, "Hem doğayı korumuş oluyoruz hem de ailelerin bütçelerine katkıda bulunuyoruz" dedi. İHA