BALKANLARDAN GELEN TEHLİKE Alüminyumun ham maddesi boksitte bulunan demirden dolayı kızıl renkli olan zehirli çamur, Tuna Nehriyle Balkanlardan Karadeniz'e doğru ilerliyor. Türk kıyılarını da tehdit eden çamura bilim merceğinden baktık... SON 30 YILIN EN BÜYÜK FELAKETİ AB, uluslararası bir boyut alan kızıl çamurun yayılmasına engel olması konusunda Macaristan'ı uyardı. Greenpeace ise olayı Avrupa'da son 20-30 yılın en büyük üç çevre felaketinden biri olarak tanımlıyor Sevgili okurlar, Macaristan iki hafta önce tarihinin en önemli çevre kazasını yaşadı. 9 cana mal olan kızıl çamur, yakıcı etkisiyle 200 kişiyi de yaralamıştı. İki adet depo havuzun dış duvarlarının yıkılmasıyla ortama 1 milyon metreküp kimyasal zehir saçıldı. Sovyet döneminde Doğu Avrupa'daki en önemli Alüminyum Üretim Merkezlerinden biri olan ve Batı Macaristan'ın Ajka kenti yakınlarındaki Kolontar köyünde bulunan fabrikadan çıkan kızıl çamur, 40 kilometrekarelik bir alanı zehirli "Boksit" altında bıraktı. Meksika körfezindeki "Deep Water Horizon" adlı petrol platformunun yanıp çökmesi sonucu 1510 metre derinlikteki ham petrol kaçağının 757.000 metreküp olduğu göz önüne alınırsa, Macaristan'daki facianın ne denli büyük bir çevre felaketine yol açtığı ortaya çıkar. TUNA BOYLARI ÇAMURA BULANDI Tuna Nehrine ulaşan çamur, nehre sahili bulunan Hırvatistan, Sırbistan, Romanya ve Bulgaristan'ı tehdit etmektedir. Her ne kadar zamanla etkisi zayıflayacak olsa da, Tuna'nın suyunu döktüğü Karadeniz'den bizim sahillerimize ulaşması çok fazla zaman almayabilir. Bu tarz atıklar, Ağır Metal grubundan çeşitli kimyasal bileşikler içerdiğinden, özellikle deniz besin zincirlerinde "Biyolojik Birikim"e neden olmakta ve bitki planktonları - hayvansal planktonlar -karides gibi canlılar ve nihayet küçükten-büyüğe birbirini tüketen balıklardan insana kadar besin zincirinin her halkasında katlanarak konsantrasyonları artmaktadır. Kaza mahalline yakın bölgelerden alınan pH ölçülerinin (sudaki hidrojen iyon konsantrasyonu) 13.5 gibi çok yüksek "bazik" dereceye ulaştığını göstermekteydi. pH ölçümleriyle suyun kimyasal yapısı ve varsa kirliliği tespit edilir. pH 1-6 arası asidik (asitli), 6-8 arası nötr, 8-14 arası da bazik (baz özelliği taşıyan alkali) yapısını gösterir (sulardaki normal veriler 6.5-8.5 pH arasındadır). DÜNYANIN SABIKASI KABARIK Değerli çevre dostları, tarihin akışı içinde acı da olsa çevre felaketleri zaman zaman yaşanmıştır. Size birkaç çarpıcı örnek vermek isterim: * London Smog (İngiltere-1952): Hava kirliliği sonucu 4 bin kişi hayatını kaybetti. * Minimata Katastrofu (Japonya-1956): Metillicıva zehirlenmesi neticesi zehirlenen balıkları yiyen yüzlerce insan öldü. * Bhopal Faciası (Hindistan-1984): Metilizosiyanat gazı soluma sonucu binlerce can kaybı oldu. * Çernobil Nükleer Radyasyon Kaçağı (O zamanki Sovyet toprakları, şimdiki Ukrayna sınırları içinde-1986): Özellikle Cessium-137, Iyot-131 ve Strontium-90 radyoaktif isotopları... Binlerle ifade edilen ölü sayısı ve nesilden nesile geçen radyasyon etkileri hâlâ devam ediyor. Değerli çevre dostları, dileğimiz; tedbirlerini baştan titizlik içinde alarak bu tarz can kaybına ve çevrenin tahribine sebep olabilecek kazalardan Yüce Allah'ın bizleri korumasıdır. Size sağlık ve mutluluk içinde geçecek güzel bir hafta diliyorum. Esen Kalın. Neden kızıl çamur diyorlar? Yakıcı nitelikteki "Kızıl Çamur", Boksit üretiminden arta kalan atık olup, sodyumhidroksit (NaOH) içermektedir. Bilindiği gibi Boksit'ten de Alüminyum üretilir. Boksit en önemli Alüminyum cevheridir. Yüksek miktarda (%60) Gibbsit gibi Alüminyumhidroksit y-AL(OH)3 içerir. Diğer %30'u Demiroksit (Fe2O3) ve Silisyumoksit'ten oluşur. Çamurun kırmızı rengi demirden kaynaklanmaktadır. Avusturyalı Greenpeace Temsilcisi Kimyager Herwig Schuster, çamurun ayrıca yüksek ölçüde Cıva (Hg-mercury), Krom (Cr) ve Arsenik (As) içerdiğini söyledi. Macaristan Çevre Bakanı Zoltan Illes bu görüşü teyit edercesine çamurun ağır metal konsantrasyonunun yüksek olduğunu itiraf etti. Kızıl çamurdaki kimyasallar cilde değdiğinde yanıklara neden oluyor. Gözlere temas etmesi halindeyse insanların kör olabileceği belirtiliyor. NEHİRLERDE CANLI KALMADI! Macaristan'da 9 kişiye mezar olan çamur havuzunun duvarı patlayınca ortaya korkunç bir manzara çıktı. Kolontar adlı köyü kızıla boyayan çamurdan dolayı 800 kişi felaketten hemen sonra tahliye edildi. Köyün yakınından geçen Marcal ve Torna nehirleri yavaş akıntı halinde kirli çamurla kaplandı. Bu iki nehirde canlı yaşamın tamamen yok olduğu bildiriliyor. Macar yetkililer ise, Marcal Nehrine Gibs (alçı) dökerek kırmızı çamuru katılaştırmak suretiyle Tuna Nehrine ulaşmasına mani olmaya çalışıyorlar. Diğer taraftan 2.70 metre yükseklikte ve 620 metre uzunlukta yeni bir koruma duvarı inşa ediliyor. Çamurun temizlenmesinin en az 1 yılı alacağı tahmin ediliyor. Yerler kuruyunca tozun havaya kalkacağı ve bu tozun ciğere gitmesi halinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği kaydediliyor. YEŞİL PLATFORM Boşa giden atıkla geleceğe yatırım > Cüneyt Bitikçioğlu / istanbul Kartal Belediyesi tarafından 2006 yılında "Geri Kazanım, Geleceğe Yatırım" sloganıyla başlatılan proje kapsamında, ilçenin 20 mahallesinde atıkların geri kazanımı hedefleniyor. Böylece ambalaj atıkları çöpe karışmadan, evsel atıklar (mutfak, yemek, kağıt, izmarit, ot, yaprak ve kurumuş dal gibi organik atıklar) ayrı ayrı toplanarak sağlıklı ve verimli bir şekilde geri dönüşümü sağlanıyor. Belediye bu vesile ile ülke ekonomisine de ciddi katkı sağlamayı amaçlıyor. Bizim Avrupa'dan neyimiz eksik? > Hüseyin Aksu / İSTANBUL "Doğa ve Çevre" konusunda yeterince duyarlı olamıyoruz. Neredeyse bütün su kaynaklarımızı kirletmişiz ve kirletmeye devam ediyoruz. Ülkemiz altyapısı olmayan ve yanlış yerlere kurulmuş iş yeri ve sanayi tesisleri cenneti olmuş. Buna resmî kurumlarımız "dur" demeli. Ekonomik olarak kalkınırken doğa ve çevre korumayı da unutmamalıyız. AB ülkeleri, 2. Dünya Savaşı'na rağmen hızla büyümüş ve daha fazla çevreye duyarlı olmuşlar. Biz neden olmayalım! Titreyengöl'ün 492 kuşu var Akdeniz Üniversitesi Manavgat Meslek Yüksek Okulu ve Titreyengöl Sorgun Yatırımcılar Birliği tarafından Titreyengöl'de bu yıl, 25 farklı türden 492 kuşa 'Türkiye' kodlu halka takıldı.