ECDADA VEFA
"Urla'nın Yunan işgalinden kurtuluşu sırasında Hizmet Eri ile beraber şehit düşen cennetmekan Yüzbaşı Kemal Bey'in yattığı araziyi ormanlaştırmaya karar verdik"
ACIKLI BİR HİKÂYE
Sevgili okuyucular, bundan 41 yıl önce binbir emekle Yıldız Tepe'yi yeşile kavuşturan Kaymakamımızın hikâyesini örnek olması bakımından sizlerle paylaşıyorum
Sayın Ediz Hun, 1967-70 yıllarında Urla'da görev yaparken bir "yeşil rüyamızı" gerçekleştirmenin heyecanını sizin aracılığınızla Türkiye'mizin güzel insanlarıyla paylaşmak istiyorum...
Urla'nın Yunan işgalinden kurtuluşu sırasında Hizmet Eri ile beraber şehit düşen cennetmekan Yüzbaşı Kemal Bey'in yattığı araziyi ormanlaştırmaya karar verince ilk olarak yanıma daire müdürleri arkadaşlarımı da alıp İstihkam Kumandanı Paşa'ya gitmek oldu. Paşa, biraz düşünüp taşındıktan sonra;
- "Bak sana bir hal çaresini söyleyeyim" dedi, "Merhum Yüzbaşı Kemal topçu sınıfındandır. Topçular birbirlerini çok tutarlar. Tez Bornova Topçu kumandanlığına kadar git, işini oradan takip et."
PAŞA BİZE SÖZ VERDİ
Topçu Kumandanlığı'na bir Tuğgeneral atanmıştı. Hemen kendisine giderek;
- "Yüzbaşı Kemal Bey'in gömülü bulunduğu Yıldız Tepe'nin münasip bir yerini ağaçlandırmak istiyoruz" dedim. Paşa da bundan dolayı beni tebrik ederek;
- "Her türlü yardımı yapacağıma dair size söz veriyorum" dedi.
Durumdan belediye başkanını ve diğer ilgilileri haberdar ettim. Yöre halkı da son derece memnun olmuştu.
Kısa bir zaman sonra Paşa beni telefonla arayarak;
- "Orman Mühendisi Yedek Subay emrinde 40 İstihkam Eri gönderiyorum" dedi.
AĞAÇLAR SU BEKLİYORDU
Askerler tozu dumana katarak çok kısa bir zamanda teraslamayı yapıp fidan dikilecek çukurları da açmışlardı. Sıra fıstık çamlarını temin etmeye gelmişti.
Çam fidanlarını almaya gittiğimde, Denizli Lisesi'nden sınıf arkadaşım Orman Mühendisi Hüseyin Dibek karşıma Karşıyaka Fidanlık Müdürü olarak çıkmasın mı... 48 yıl sonraki karşılaşma bizi bir hayli duygulandırmıştı;
- "Ne demek sayın kaymakamım, istediğiniz kadar alabilirsiniz" dedi.
Çam fidanlarını bir kamyonete yükleyerek sevinç içinde acele Urla'ya döndüm. Fidanlar erler tarafından özenle dikildi ve sulamaya hazır hale getirildi.
Hepimiz büyük bir heyecanla aşağıdaki soda fabrikasından Arazöz ile gelecek suyu bekliyorduk. Fakat fabrika müdürü ilk başta suyu vermek istemedi. Bu problemi de aştıktan sonra hep beraber kovalarla fidanlara can suyu verdik.
Şükür Allah'ımıza.. Böylece uzun bir uğraş sonrası Şehit Yüzbaşı Kemal Bey'in yattığı toprak yeşile bürünmüş oluyordu. Ertesi yıl çok güzel ve tatlı bir yeşillik etrafı kaplamaya başlamıştı. Böylece Urlalılara bir mesire ve piknik sahası da hediye etmiş oluyorduk...
EMEKLERİMİZ KÜL OLDU...
Ancak bu anımı size aktarmamın asıl nedeni ise iç yakıcı bir durum. Binbir emekle meydana getirdiğimiz Yıldız Tepe'deki çam koruluğunun 2004 Ağustos'unda bir sarhoş izmaritiyle kül olduğunu öğrenince âdeta kan beynime fışkırmıştı! Hikâyemizin böyle "acı bir son" ile bitmesini istemezdim ama maalesef gerçek bu. Ormanları oluşturmak çok kolay olmuyor, ama yok etmek ufacık bir ihmalle umutlarımızı da beraberinde alıp küle çeviriyor. Üzüntümü anlatabildim mi bilemem! Yüce Allah'tan ormanlarımızın kıymetini bilen nesiller dileyerek sevgi ve saygılarımı sunuyorum...
> Mehmet Özseçen
(Emekli Kaymakam) / İZMİR
Umut her zaman vardır...
Değerli Kaymakamım Mehmet Bey, hayatınızda derin izler bırakmış bulunan ağaçlandırma sahası Çam Koruluğu ile ilgili mektubunuz hepimizi çok duygulandırdı. 2004'teki yangında maalesef o güzelim yetişmiş ağaçlar yok olmuş olsalar da, yeni bir atılım için zaman her an mevcuttur. Yeni bir gayretle ve sizin gibi gönlü doğa sevgisiyle dolu arkadaşlarımızla o mekanı tekrar ağaçlandırabiliriz. Başta sayın Urla Kaymakamı ve Belediye Başkanı olmak üzere çeşitli özel kuruluşlar ve tüm Urlalılar bu konuda size yardımcı olacaklardır. Bundan hiç şüphe etmemekteyim. Tabiatıyla mesire yerleri her zaman ateşe hassas bölgelerdir. Tedbirini almak ilgili makamlara düşer. Hassasiyetinize tekrar teşekkür ediyor, sağlık ve mutluluk dileklerimle saygılarımı sunuyorum...
Sevgili okurlar, yaz mevsimine girmekte olduğumuz bu günlerde bilhassa mesire yerleri ve ormanlık sahalarda ateş yakmamaya özen gösterelim. Özellikle çam ağaçlarının kuruyan iğne yaprakları âdeta çıra gibi yanıcıdır. Yanan ormanla birlikte milyonlarca başka canlı da yok oluyor. Hepinize yeşillikler içinde güzel ve huzurlu bir yaz dönemi geçirmenizi diliyorum.
Kızıl mercanları KIRMADAN temizlediler
Üniversitelerarası Su Altı Toplulukları (ÜNİSAT) üyesi bir grup dalgıç, Balıkesir'in Ayvalık ilçesindeki kızıl mercan resiflerinde temizlik yaptı. 40 dalgıcın, "Deli Mehmet" dalış noktasında yaptığı çalışmada, çok hasas ve kırılgan olan kızıl mercanların üzerinde bulunan
ağ ve misina parçaları gibi çeşitli atık malzemeler temizlendi. Uludağ Üniversitesi Su Altı Topluluğu'ndan Yunus Altun, Türkiye'de bir eşi daha bulunmayan kızıl mercanların gelişimlerini sağlıklı bir şekilde sürdürmelerine yardımcı olmayı amaçladıklarını söyledi.
ŞEFKATLİ ELLER
Köylüler tarafından yaralı olarak bulunan Bozkır Kartalı, 6 aylık tedavisinin ardından böyle doğaya salındı.
KuzeyDoğa Derneği'nin saldığı şahine minikler de ilgi gösterdi. DOĞAYI YOK ETME YA DA KORUMA GÜCÜNE SAHİBİZ AMA
YAŞATMAK ZORUNDAYIZ! "Bozkır Kartalı"nın özgürlük heyecanı
Iğdır'da, yaralı halde bulunan 2 Bozkır kartalı (Aquila nipalensis) ve 1 Arı şahini (Pernis apivorus), tedavilerinin ardından "22 Mayıs Dünya Biyoçeşitlilik Günü"nde Iğdır Valisi Saffet Karahisarlı ile İl Çevre ve Orman Müdürü Taner Tazegün'ün hazır bulunduğu törende doğaya salındı. Burada konuşan KuzeyDoğa Derneği Başkanı Doç. Dr. Çağan Hakkı Şekercioğlu, "Biyoçeşitlilik tehdit altında. İnsan bunu koruma ya da yok etme gücüne sahip, ancak 'doğaya bir şey olmaz' yaklaşımı, tahribatı hızlandırıyor. Örneğin ülkemizde her yıl bu kuşlar gibi binlerce canlı; avlanma, çarpma, göç ve elektrik telleri gibi çeşitli sebeplerden dolayı yaralanıyor ve ölüyor. Bu yüzden yaban hayatı veterinerliği ve rehabilitasyon merkezleri kurulmalı" dedi. > Emrah ÇOBAN (KuzeyDoğa Derneği Bilim Koordinatörü) / IĞDIR
Kendi yavrusu gibi bakıyor...
Antalya'da bir hayvanseverin köpeği, ikinci yavru kediyi büyütüyor. Daha önce sokakta gezerken bulduğu başka bir yavru kediyi sahiplenerek büyüten "Aras" adlı köpek, şimdi de büyük bir hayvanın saldırısına uğramış yaralı kedinin yavrusuna bakarak onu teselli ediyor...
YEŞİL PLATFORM Güzel Türkiye özlemi
> Hamide Cihangir / DÜZCE
Ediz Bey, ben 33 yaşındayım ve 33 yıldır bu dünyanın nimetlerinden faydalanıyorum. Bunun karşılığını vermeye kalksak ömrümüz yetmezdi zaten. Bize düşen sadece biraz kıymet bilmek ve korumak onu da maalesef hakkınca yapamıyoruz. Biz elimizdeki çöpü, çöp tenekesine atmaya bile aciziz. 2006 yılında Viyana'ya gittim. Uçakta giderken aşağıya baktığınızda rüzgâr enerjisi üreten sistem öncelikle gözünüze çarpıyor. Sokaklar tertemiz, insanların temiz kullanılabilir giyeceklerini ihtiyacı olanlara vermek için sokaklarda kurulmuş çamaşır dolapları. Bir de tüm şehrin ısıtma sisteminde kullanılan çöpten ısı dönüşümü fabrikası. O zaman düşündüm neden biz ülkemizde bu sistemleri kullanmıyoruz. Benim 2 yaşında kızım var ve onun için endişeleniyorum. Öncelikle hepimiz çabalarınızın ne kadar önemli olduğunu anlamamız lazım. Size saygı ve sevgilerimi iletiyorum.
CEVAP: Sayın Cihangir, Yeşil Sayfa olarak 1.5 yılımızı geçtiğimiz bugünlerde, sizin gibi gönlü doğa sevgisiyle dolu, hassas ruhlu insanlarımızın çok anlamlı görüşleri ve destekleri beni ve şüphesiz gazetedeki yakın arkadaşlarımı mutlu etmektedir. Ülkemizde, Çevre Koruma Kavramı her geçen gün gelişmekte, özellikle de gençlerimizin duyarlılığı artmaktadır. Bu çok sevindiricidir. Pek tabii, hiçbir şey birdenbire değişemiyor. Bazı düşüncelerin zihnimizde gelişmesi ve ruhumuzda yeşermesi zaman alabiliyor. Kalkınmakta ve gelişmekte olan bir ülke olarak biraz daha çalışma tempomuzu ve okuma alışkanlığımızı artırabilirsek, yarınlarda sevgili yavrularımız daha huzurlu ve mutlu yaşama imkânı bulacaklardır. Ayrıca, düşüncelerinizi mükemmel bir şekilde bize aktardığınız için size teşekkür etmek isterim. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Saygılarımla...
10 numara yağı yakıt olarak kullanıyorlar
> G.P.
İstanbul'da çalışan bazı toplu taşıma araçları, 10 numara motor yağını, benzin ve bazı kimyasallarla incelterek mazot yerine kullanıyorlar. Bu da egzozdan çıkan kükürt ve diğer zararlı gazların oranını artırıyor. Böylelikle doğaya çok büyük zarar veriliyor. Aynı zamanda vergi kaybı da oluyor. İlgililere duyurulur...
BANA YAZIN!
Çevre ve tabiatla ilgili her türlü sorunuzu bana iletebilirsiniz. "Güzel bir dünya" için bu sayfaya siz de katkıda bulunun. Haydi e-mail ve mektuplarınızı bekliyorum...
Adres: 29 Ekim Cad. No: 23
Yenibosna / İSTANBUL
e-mail: ediz.hun@tg.com.tr