Sevgili okuyucularım, bugünkü yazımızda, Batı Karadeniz'de bulunan Küre Dağları Milli Parkı ile ilgili bir başarı öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım bu önemli proje, ülkemizdeki diğer korumaya muhtaç doğal varlıklarımızın kurtuluşuna da örnek teşkil eder.
WWF-Türkiye, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın(UNDP) iş birliğiyle yürütülen "Orman Koruma Alanlarının Güçlendirilmesi Projesi" tamamlandı. Bu kapsamda 2008 yılında başlayan çalışmalar sonucunda; 40 milli parkımızdan biri olan Küre Dağları Milli Parkı, Avrupa'da en iyi yönetilen ve başarılı sürdürülebilir turizm uygulamalarının yapıldığı korunan alanlara verilen PAN Parks (Korunan Alanlar Ağı) Sertifikası almaya hak kazanarak Türkiye'nin ilk, Avrupa'nın 13. korunan alanı oldu. Bu değerli sertifika, geçtiğimiz hafta Ankara'da gerçekleştirilen projenin kapanış toplantısında, PAN Parks Vakfı Genel Müdürü Zoltan Kun tarafından Milli Park Y öneticilerine verildi. Kendilerini ülkemiz adına yürekten kutluyoruz. Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından da desteklenen proje kapsamında, Milli Park ve çevresinde; etkin ve kapsamlı bir yönetim modelinin oluşturulması amaçlandı. Bu doğrultuda milli park yöneticileri, ye rel sivil toplum kuruluşları ve yöre halkının katılımıyla doğa koruma, biyolojik çeşitlilik ve sürdürülebilir kaynak yönetiminin güçlendirilmesi konusunda gerçekleştirilen çalışmalar ulusal ve uluslararası alanda başarılı örnek olarak gösterildi. Ayrıca Küre Dağları Milli Parkı, Kalkınma Bakanlığı tarafından "En İyi Uygulama Ödülü"nü alarak Rio+20 Konferansı'nda Türkiye'yi temsil etti.
Başkent'teki toplantıda konuşan WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, projenin diğer doğal alanlara emsal teşkil etmesini isteyerek şunları dile getirdi: "Küre Dağları'nın PAN Parks ağına kabul edilmesi Türkiye için bir ilktir ve ülkemizin doğa koruma tarihinde önemli bir kilometre taşıdır. WWF-Türkiye'nin 15 yıldan beri alanda kamu, yöre halkı ve sivil toplum kuruluşlarıyla yürüttüğü sistematik çalışmalar Küre Dağları'nda elde edilen başarıların temelini oluşturuyor. Artık bir PAN Parks Üyesi olan Küre Dağları Milli Parkı'nın ülkemizdeki diğer korunan alanlar için de esin kaynağı olmasını diliyoruz." Vakfın Doğa Koruma Direktörü Dr. Sedat Kalem'in, ülkemizde "Çevre Koruma" konusunda yaşanan tartışmalara yanıt niteliğindeki şu cümlesi ise çok anlamlıdır: "Doğru uygulanması halinde doğa koruma, yöre halkı için kısıtlayıcı değil yeni fırsatlar sunan bir girişimdir. Korunan alanlar, yalnız biyolojik mirasımızın ve doğal kaynaklarımızın sigortası değil aynı zamanda küresel iklim değişikliğine karşı önemli bir kalkandır."
Değerli okurlar, dağlarımız, yaylalarımız, ırmaklarımız, göllerimiz, ormanlarımız ve sulak alanlarımız bizim akciğerlerimizdir. Gelecek nesillerimiz adına, onları koruyalım, koruyanlara da destek verelim.
Haftaya bir başka güzel haberle buluşmak dileğiyle sağlıcakla kalın, sevgilerimle...
DÜNYA BU GÜZELLİKLERİ KEŞFETMEYE GELECEK
Yaklaşık 37.000 hektarlık alanı kapsayan Küre Dağları Milli Parkı projesi, bölgedeki biyolojik çeşitliliği koruyor. PAN Parks Sertifikasının alınmasıyla ekoturizm için hedef kitleye, özellikle yabancı ziyaretçilere ulaşılmasının önü açılmıştır. Yaban Kedisi (Felis sylvestris), Su Samuru (Lutra lutra), Bozayı (Ursus arctos) ve Ulu Geyik (Cervus elaphus) gibi memeli türleri dahil, Türkiye'de yaşayan 160 memeli türünün 48'ine ve 129 kuş türüne bu alanda rastlanır.
Küre Dağları'ndan toplanan mantarlar lezzetiyle tanınıyor.
PRİMAT MAYMUNLARI Nesilleri tükeniyor
Dünyada 25 primat türünün neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirlendi. Hindistan'da düzenlenen konferansta sunulan araştırmada, 25 primat türünden 6'sının Madagaskar'da, 5'nin Vietnam'da, 2'sinin de Brezilya'da yaşadığı ifade edildi. Özellikle lemurların büyük tehlike altında olduğu vurgulandı. AA
BAKANLIK EL ATTI Her organik diyene aldanmayın
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu, ''Organik ve Doğal Kozmetik Ürün İddialarına İlişkin Kılavuz'' hazırladı. Düzenlemeyle ilgili bilgi veren Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı Ercan Şimşek, piyasada ''Doğal, organik ve bitkisel kozmetik'' iddiasıyla satılan ürünlerden artık kanıt niteliğinde belge isteneceğini bildirdi. Şimşek'in verdiği bilgiye göre, düzenlemeyle kozmetik ürünlerin etiket ve tanıtımlarında ''Yüzde 100 doğal'' veya ''Yüzde 100 organik'' gibi ifadeler, belgesi ve kanıtı olmadıkça kullanılamayacak. Kozmetik ürünün ''içindekiler'' listesinde, hangi bileşenlerin organik olduğu belirtilecek ve GDO'lu bileşenler organik kozmetiklerde kullanılamayacak. Ayrıca ürünün güvenli bir şekilde kullanımının sağlanmasına yönelik uyarılar da etiket ya da ambalajda yer alacak. Ercan Şimşek, düzenlemenin Avrupu Birliği'nde bir ilk olduğunu da sözlerine ekledi. AA
İNSANA ZARAR VERMİYOR Gökova'da 80 Kum Köpek Balığı izleniyor
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve BM Kalkınma Programı Türkiye tarafından yürütülen "Türkiye'nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi" Projesi kapsamında, Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi'nde Kum Köpek Balığı "Carcharhinus plumbeus" izleme çalışmasının ilk etabı tamamlandı. Muğla Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, çalışmasının ilk etabında 80 birey gözlemlendiği kaydedildi. Bölgedeki ekosistem açısından çok önemli bir yere sahip bulunan ve insana zarar vermeyen kum köpek balıklarının varlığının pek çok faktör tarafından tehdit altında bulunduğu belirtildi. AA
600 YAŞINDA, 6 METRE ÇAPINDA Dünyanın 2. en yaşlı palamut ağacı Ordu'da
Dünyanın ikinci, Türkiye'nin birinci tescilli en yaşlı Meşe Palamudu Ağacı (Quercus macrolepis) Ordu'nun Perşembe ilçesinde bulunuyor. Gündoğdu köyünde yaklaşık 450-600 yaşında olduğu tahmin edilen 18 metre yüksekliğinde ve 6 metre çapındaki meşe palamudu ağacını çok sayıda vatandaş ziyaret ederken, ağaç devasa görünümü ile insanları şaşırtıyor. Köy muhtarı Namık Canik, "600 yıl daha yaşayabilecek kadar sağlıklı olduğu ifade ediliyor. Artık Turizm Bakanlığı envanterindedir" dedi. Recep Altun ORDU İHA
YEŞİL PLATFORM
ELİN ADAMI YAPMIŞ Gökdelen arası doğal hayat
> Mustafa Alp Arslan Umarusman
Ülkemizde doğayı ve doğal kaynakları tahrip etmek o kadar normal bir hal almış ki, ileride bizleri nelerin beklediğini düşünmek bile istemiyorum. Bir kaç aylığına Chicago'ya geldim. Gördüm ki devasa boyutlardaki gökdelenlerin kurulması doğal kaynakların yok edilmesine sebep olmamış, aksine şehrin yakın noktalarında bile doğal bitki örtüsü korumaya alınmış.Böylece insanların şehirden sıkılıp doğa yürüyüşleri yapmak için uzak yerlere gitmelerine gerek kalmamış. Modern şehircilik anlayışı bu olsa gerek!..
FARKLI BAKIŞ Kaya gazı arama deprem yapar mı?
> Pınar Aksoğan (Greenpeace )
Geçtiğimiz günlerde Güneydoğu Anadolu'da kaya gazı araştırmalarının başlaması heyecan vericiydi. Ancak çevre problemlerine ve depreme yol açtığı için Fransa, Bulgaristan ve Çek Cumhuriyeti'nde kaya gazı sondaj çalışmaları yasaklandı. İngiltere, İspanya ve G. Afrika da çalışmaları durdurdu. Uzmanlar da bu çalışmaların küçük depremlere yol açabileceğini söylüyor. Türkiye gibi deprem kuşağındaki bir coğrafya daha dikkatli olmak gerekir. Arama çalışmalarına başlamadan önce bölgede sismik araştırma yapılmalı.
DENİZLİ'DE AÇILIYOR Türkiye'nin ilk jeotermal fuarı
> Nesrin Gündüz / İSTANBUL
Türkiye, dünyanın jeotermalde en zengin kaynaklara sahip ülkeleri sıralamasında 6'ıncı durumda bulunuyor. Bu kaynakları daha etkin ve verimli kullanmak adına Demos Fuarcılık organizasyonuyla Denizli'de 8-11 Kasım 2012 arasında Türkiye'nin ilk "Jeotermal Teknolojileri Fuarı" düzenleniyor. Jeotermal ile ilgili mevcut teknolojinin tanıtılacağı fuarda, sektörün öncü kuruluşlarından uzmanlar; kaynak ve saha etüdü, yatırım planlama ve yasal mevzuatlarla ilgili tecrübelerini bu alanda yatırım yapmak isteyenlerle paylaşacak.
BİR TEKLİF Mahalle temizliği öğrenciye emanet
> Hüseyin Aksu / İSTANBUL
7'den 77'ye doğaya ve çevreye büyük zararlar veriyoruz. Çevre konusunda yapılan uyarının bir neticesi de alınamıyor. Bir vatandaş olarak şöyle bir teklifte bulunuyorum: Anaokulundan üniversiteye kadar tüm öğrencilerimize bulunduğu sokağın temizliğinden sorumlu olacak şekilde görev verilmelidir. "En temiz mahalle benim mahallem" gibi ödüllü yarışmalar yapılmalı. Böylece hem çevremiz tertemiz olur, hem de gençlerimiz çevreye karşı daha duyarlı olur yaklaşır kanaatindeyim.