NEHİR VE GÖLLERDEN SON 40 YILDA İKİ KAT FAZLA SU ÇEKİLDİ
Tarih boyunca insanlar hep nehir, göl ve deniz kenarlarını yerleşim yeri olarak seçmişlerdir. Bu çok doğal, çünkü hayatın gerçek kaynağı SU'dur... Çeyrek asırdır dünya ısınıyor, ama ısınan sadece dünya mı?

Sevgili okuyucularımız, küresel ısınma, çoğalan nüfus ve bitmek bilmeyen tüketim hırsı, gezegenimizi giderek yaşanmaz hale getirdi. Bu konuda BM'nin öncülüğünde hazırlanan "Binyılın Ekosistem Değerlendirmesi Raporu"nun özeti niteliğindeki "İmkanlarımızın Ötesinde Yaşam, Doğal Kaynaklar ve İnsanlığın Refahı" adlı bildiriyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Dünya çapında 1360 bilim adamının bu çalışmasında, tabiatı kendi elimizle nasıl tahrip ettiğimize şahit olacaksınız... Türkiye'de köyden-kente göçün sebebini başka yerde arayanların, bu konulara da eğilmelerinde yarar olduğunu düşünüyorum.
SULAR BARAJLARA SIKIŞTIRILDI!
Bildirinin, su kullanımı ve barajlardaki su konusuna ilişkin bölümünde, son 40 yılda, nehir ve göllerden, sulama, konut ve endüstriyel kullanım için çekilen su miktarının iki katına çıktığı belirtiliyor. "Bunun sonucunda bazı nehirlerin suyu oldukça azalmıştır" denilerek şu tespitte bulunuluyor: "Hatta bir ara Çin'deki Sarı Nehir, Afrika'daki Nil ve Kuzey Amerika'daki Colorado Nehri, okyanusa kadar ulaşamamıştı. Şimdi nehirler, kabuklu deniz canlılarına, balıklara ve kuşlara yaşamlarını sürdürmeleri için besin desteği sağlayan çökeltileri daha az miktarda taşıyabilmektedir." 1960 ve 2000 yılları arasında büyük barajlarda biriktirilen su miktarının, doğal nehir yataklarında bulunandan 3 ila 6 kat fazla olduğunun tahmin edildiği belirtiliyor.
DÜNYA KOCA BİR TARLAYA DÖNMÜŞ
Bildirinin, doğadaki dönüşüm ve bozulmaya ilişkin bölümünde ise şöyle denildi: "1950'den sonraki 30 yılda birçok alan, 1700 ve 1850 arasındaki 150 yıldan daha fazla oranda tarlaya dönüştürülmüştür. Dünyanın karasal yüzeyinin, yüzde 24'ü ekili haldedir. 1980'lerden beri Ekvator iklim kuşağında sık ağaç türlerinden oluşan Mangrov ormanlarının (Denizle birleşen tuz oranı yüksek nehir ağızlarında ve oksijen ihtiyacını karşılamak için köklerinin büyük bölümü suyun dışında gelişen ağaç türleri) yaklaşık yüzde 35'i kaybedilmiş, dünyadaki mercan kayalarının (Atol'ler) yüzde 20'si imha edilmiş, diğer yüzde 20'si de bozulmuş veya tahrip olmuştur."
30 YIL ÖNCE DAHA ÇOK BALIK VARDI!
Deniz balıkçılığının aşırı avlanmaya maruz kaldığı vurgulanan bildiride, şunlar kaydedildi: "İnsanlar tarafından avlanan balık miktarı 1980'lere kadar artmıştır, fakat şimdi kaynakların kıtlığından dolayı azalma eğilimi göstermektedir. İç sularda yapılan balıkçılık, özellikle yoksullara yüksek besin sağlamaktadır. Ancak bu da aşırı avlanmadan, doğal yaşam değişikliklerinden ve suların çekilmesinden dolayı azalmaktadır." Ayrıca, birçok canlının besin olarak kullandığı bitkisel ve hayvansal planktonların deniz ve iç suların evsel ve endüstriyel atıklarla kirletilmesi sebebiyle kütlesel yok olması, ekonomik ve gıda değeri olan türlerin azalmasına neden olmaktadır. Evet değerli çevre dostları biliyorum rakamlar pek iç açıcı olmasa bile umudumuzu yitirmememiz gerekiyor. Çünkü; yıkan insansa yapan da yine biz olacağız! Haftaya buluşmak dileğiyle saygılarımı sunuyorum.
Sonunda bu da oldu!
ARILARIMIZ YOK OLUYOR
Başta Aydın'ın Kuşadası ilçesi olmak üzere civar illerde yaşanan arı ölümlerinin sebebinin; zirai alanlarda ve çöplerdeki ilaçlar olabileceği belirtiliyor. Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği İkinci Başkanı Ziya Şahin, arı ölümleriyle ilgili inceleme başlattıklarını belirtti. Ölümleri eko sistemin bozulmasına bağlayan Şahin, şunları söyledi: "Eko sistem can damarımızdır. Bilinçsizce kullanılan zirai ilaçlar eko sistemi ve arıları yok ediyor. İlk tespitlerimize göre arı ölümlerine, zirai ilaç kullanımı, çöp atıklarına mikrop oluşmasın diye dökülen ilaçlar ve arıların kullandığı sulara dökülen ilaçlar neden olmuş olabilir." Muğlalı arı üreticileri ise arıların, sıcaklığının yüksek olduğu dönemlerde kovanların yanındaki suyun yetersiz kaldığı zamanlarda, çevrede su aradığına işaret ederek, "Zehirli bir suyu alarak zehirlenen arı, kendisi ve bulunduğu kovandaki tüm arıları zehirleyerek yok edebilir. Tarım Bakanlığı, zirai ilaçlamaları denetim altına almalı" diye dert yandılar.
Kaymakam ile Belediye Başkanının temizlik dalışı
Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde, aralarında Kaymakam Celil Ateşoğlu (soldan 2) ve Belediye Başkanı İsmail Yıldırım'ın da (soldan 3) bulunduğu dalgıçlar, İzmit Körfezi'ne dalarak temizlik yaptı. Karamürsel sahilinde ve denizde gerçekleştirilen etkinlikte, çok sayıda plastik ve tahta malzeme ile çuvallar dolusu evsel atık toplandı. Karamürsel Su Altı Sporları Derneği Başkanı Zeki Şirinoğlu, dalış sonrası yaptığı açıklamada, vatandaşlardan da çevre temizliği konusunda duyarlı olmalarını istedi.
Kyoto'lu günler başladı
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ne 26 Ağustos 2009 tarihi itibarıyla resmen taraf olduğunu söyledi. İklim değişikliği ile mücadele hususunda alınan kararlarda daha etkin olarak söz sahibi olacağımızı belirten Bakan Eroğlu, Türkiye'nin, Kyoto Protokolü'nün EK-B listesinde yer almadığından 2012 yılı sonuna kadar herhangi bir sera gazı azaltım yükümlülüğü bulunmadığına dikkati çekti. Eroğlu, "Bu yolla ülkemizin uyum fonu gibi mali kaynaklardan yararlanma imkanı da doğmuştur" dedi.
ÇEVRECİ AİLE
Marmarisli Avcı ailesi, 1 yıl içinde 3 defa dolaştıkları koylarda tam 900 torba çöp toplayarak herkese örnek oldu. 19 yıldır çevre kirliliğine dikkati çekmek için yaptığı ilginç eylemlerle tanınan İmdat Avcı, eşi Yıldız Avcı ve çocukları Türkü ve Ozan Avcı ile birlikte topladıkları çöpleri, tekneyle yat limanına getirdi. Ardından da torbaları belediye konteynerine kendi eliyle taşıdı. Sevgili Avcı Ailesini, bu örnek davranışlarından dolayı tebrik ediyoruz.
birsayıBu yıl tam 1300 orman yangını çıktı
Orman Genel Müdürü Osman Kahveci, Türkiye'de yıl başından bu yana 1300 orman yangınında 3 bin 800 hektar alanın tahrip olduğunu bildirdi. Kastamonu'nun Daday ilçesinde orman köylüleri ve orman teşkilatı çalışanlarıyla bir araya gelen Kahveci, "Bizim için eylül ayı da risklidir. Yanan orman alanları aynı yıl içinde ağaçlandırılıyor. Bu konuda kesinlikle taviz vermiyoruz" dedi.
SİZDEN GELENLER
Ataşehir'de yağlar bidonla toplanıyor
> Ayşe Küçükkurt (Ataşehir Belediyesi)
Sayın Ediz Hun, Türkiye'de yılda kullanılan 1 milyon 650 bin ton bitkisel yağın yaklaşık 350 bin tonu doğaya dökülüyor. Temiz ve yaşanabilir bir çevre sloganı ile yola çıkan belediyemiz, ilk önce sanayi sitelerinden atık motor yağlarını topladı. Şimdi ise ev ve iş yerlerinden "bitkisel atık yağları"nı bidonlarla almaya başladık. Böylelikle yağların lavabolara dökülmesi ve kanalizasyona karışması önlenecek. İlçe sınırında atık yağ bidonu almak isteyen vatandaşlarımızın "Alo Atık - 444 28 45" nolu telefonu aramaları yeterli.
CEVAP: Değerli Ayşe Hanım, İstanbul'un Anadolu yakasında bulunan yeni belediyemiz Ataşehir'in bu uygulaması, güzel bir çevrecilik örneği. Başkanınızın şahsında hepinizi kutlar, başarılarınızın devamını dileriz. Yolunuz açık olsun. Dileğimiz, bu tür faaliyetlerin kurumsal olarak Türkiye geneline yayılmasıdır.
ÇEVRE BİR EMANETTİR
Bu güzel, bu muhteşem tablonun,
Renkleri bir emanet, koru oğlum.
İnsana huzur veren bu tabiatın,
Değerleri bir emanet, koru oğlum.
Toprak dediğin, bedeninin aslıdır.
Hem dünya hayatının son faslıdır.
Vatandan ayrı kalan elbet yaslıdır.
Toprak bir emanet, koru oğlum.
Su, azizdir, temizdir, durudur.
Gözlerin, gönüllerin sürûrudur.
Hayat kaynağı, toprağın gururudur.
Su bir emanet, koru oğlum.
Hava, nefes nefes ihtiyacımız olan.
Dünyanın akciğeridir yemyeşil orman,
Havasız yaşamaya var mı imkân?
Orman bir emanet, koru oğlum.
Çiçekler, kelebekler kırlara koşturur.
Masmavi deniz, bir başka coşturur.
Issız dağlar, sakin ve gizem doludur.
Güzellikler bir emanet, koru oğlum.
Herkesindir dünya, bu eşsiz yeryüzü.
Tefekkür et, bak direksiz gökyüzü.
Sandalî uzatmağa ne hacet sözü.
Çevre bir emanet, koru oğlum.
> Ahmet Sandal / KAHRAMANMARAŞ
Perşembe'de çöp toplayan yok mu?
> Murat Demir (Eğitimci)
Sayın Ediz Bey, İstanbul'da özel bir okulda müdür yardımcılığı görevini sürdürmekteyim. Memleketim ise Ordu ilinin Perşembe ilçesine bağlı Okçulu köyüdür. Şirin köyümüz ve diğer köyler, bir türlü belediye sınırına alınmadığı için çöpler toplanmıyor, kanalizasyonlar denize akıyor, sahilimiz kirleniyor, balıklarımız ölüyor... Yaz tatillerinde her gün 10 km. yol alarak arabamın bagajında çöp götürüp getirdim ve evimin yakınına kanalizasyon çukuru yaptım. Tabii bunu herkesten beklemek zor. Turistik bölgemizdeki bu manzaralar içimizi yakıyor. Mahalli idarecilerimiz bir çare bulsunlar artık.
CEVAP: Değerli Murat Bey, bu hassasiyetinizden dolayı sizi kutlarım. Ordu ilimizin ve Perşembe ilçemizin değerli idarecilerine, Okçulu ve civar köylerdeki muhtarlara büyük iş düşüyor. Ve tabi ki, vatandaşlarımız da güzelim Karadeniz'imize sahip çıkmalılar. Geçenlerde bir etkinlik için bölgedeydim, gördüğüm inşaat manzaraları hiç de iç açıcı değildi. Tabiat harikası vatanımızı koruyarak gelecek nesillere bırakmamız önceliğimiz olmalıdır.
Yazışma Adresi: 29 Ekim Caddesi No: 23 34197 Yenibosna/İSTANBUL
e-mail: ediz.hun@tg.com.tr