Platformlar ve tankerler bomba gibi!

A -
A +
Platformlar ve tankerler bomba gibi!

AYLARCA SÜREBİLİR Obama'nın yeni petrol arama planlarını suya düşüren Meksika Körfezi'ndeki petrol platformu yangınında 11 kişi öldü ÇOK CAN YAKACAK! Hâlâ durdurulamayan petrol sızıntısı, hem denizin altında hem de kıyılarda binlerce canlının hayatını tehdit ediyor... Platformlar ve tankerler bomba gibi!

Değerli okurlar, İngiliz BP Şirketine ait "Deepwater Horizon" isimli Petrol Platformu 20 Nisan 2010 tarihinde infilak ederek sulara gömüldü. Ana Kara'dan 40 deniz mili (72 km) uzaklıkta oluşan bu kaza ile birlikte su yüzeyindeki ham petrol Missisipi Irmağı ağzına ulaştı. 1500 metre derinlikte, petrolün yeryüzüne çıkışında üç önemli çatlak tespit edildi. Petrol akıntısı günde 5000 varili geçmiş durumda. DENİZ OKSİJENSİZ KALIR Şimdi size böyle bir kaza sonucu denize yayılan petrolün doğaya ne gibi olumsuz etkileri olduğunu aktarmaya çalışacağım. * Her şeyden önce deniz yüzeyini kaplayan ham petrol, güneş ışınlarının yüzey suyunun altına ulaşmasına mani olur ve fotosentezi bloke ederek oksijen üretimini durdurur. * Denizler; dikey kesit olarak ikiye ayrılır: a. Pelajik Bölüm (su sathına yakın bölümler-serbest su kütleleri) b. Bentik Bölüm (deniz dibi) Her iki bölümde de çok değişik canlı formasyonları hayatlarını sürdürür. Dibe çöken çeşitli boyuttaki petrol parçacıkları deniz dibini âdeta bir toz bulutu gibi kaplayarak birçok canlının ölümüne sebep olur (Mercanlar, Deniz Yıldızları, Midye ve İstiridye gibi). Ve tabii ki onlarla beslenen diğer canlılar da... * Su yüzeyinde serbest yayılan petrol ise, su kuşlarının (Karabatak, Martı gibi) kanatlarına yapışarak uçmalarını engeller, memeli deniz canlılarında (Yunus, Fok ve Balina gibi) nefes alma kapakçığını tıkayarak boğulmalarına sebep olur. TEMİZLEMEK KOLAY DEĞİL * Sahile vuran petrol atıkları da insan hayatını olumsuz etkiler. Temizlenmesi ise aylar sürebilir. * Yakılması ise Benzopiren gibi aromatik hidrokarbonların atmosfere karışmasına sebep olur. Günümüzde çok çeşitli petrol çözücü kimyasallar kullanılmaktadır. Ayrıca, denize kurulan yüzey bariyerleri ile petrolün yayılması önlenmeye çalışılmaktadır. Ancak aşırı miktarda denize yayılan petrolün kontrolü uzun zaman almakta, bu da deniz ekosistemini büyük zararlara sokmaktadır. Sizlere sağlıklı güzel bir hafta diliyorum. Saygılarımla. Platformlar ve tankerler bomba gibi!

İstanbul'daki tanker yangınında camı kırılmayan ev kalmamıştı!Romen petrol tankeri Independenta, 1979 yılında Haydarpaşa açıklarında şiddetli bir patlamayla Boğaz'ı inletir. 27 gün süren yangında 43 denizci ölmüştü. * Sevgili okurlar, petrol kirlenmesinin, uluslararası boyutta ciddi tedbirler alınması gereken bir konu olarak kabul edilmesinin tarihi neredeyse yarım yüzyılı geçiyor. Bu konuda ilk antlaşma, BM kontrolünde 1954'te imzalandı. Ancak, petrol taşıyan tankerlerin boyutlarının her geçen gün artması paralelinde, petrol kazaları da 1960'dan itibaren günümüze dek geçen süreçte hızlı bir artış gösterdi. Çetin tabiat şartları ve fırtınalar yanında, insan ihmali sonucunda oluşan kazalar, hiç şüphe yok ki, hayatımızı olumsuz etkiliyor. Bundan 31 yıl önce, 15 Temmuz 1979 tarihinde İstanbul girişinde Haydarpaşa önünde şiddetli bir patlamayla birçok evin camlarının kırılmasına sebep olan "Independenta" tankeri olayı, Marmara'nın büyük bir bölümünü petrole bulamıştı. Bu tarz kazalar dünyanın birçok denizlerinde yaşandı. Engin okyanuslarda bile su yüzeyini kaplayan petrol kalıntılarına rastlanması, problemin bölgesel olmayıp tüm dünyayı etkilediğini bize gösteriyor. BM'NİN ÇABALARI YETERLİ Mİ? 1954'ten, 1982 BM Denizler Hukuku Anlaşması'na kadar birbirini takip eden düzenlemelerle, kazaları minimum seviyede tutacak yeni standartlar getirildi. Örneğin; tankerlerin açık denizlerde petrol tanklarını yıkayıp, petrol oranı çok yüksek olan bu kirli suyu denize dökmeleri önlendi ve büyük ölçüde caydırıcı cezalar yürürlüğe girdi. Tanker ve sabit Platform kazaları günümüzde büyük ölçüde önlenmiş gözükse de, İstanbul Boğazı açısından durum her zaman titiz bir kontrolü gerekli kılıyor. Karadeniz'den dolu gelen tankerlerdeki petrol, Boğaz'lar yoluyla dünyaya satılıyor. Her iki tarafı da yoğun yerleşim alanı olan İstanbul Boğazında çok yoğun bir deniz trafiği mevcut. Dileğim, bir daha bu tür üzücü ve üzücü olduğu kadar da can ve mal kaybına yol açabilecek kazaların dünyanın hiçbir bölgesinde tekrarlanmamasıdır. Çevre ajanları tüketici hakları için işbaşında Çevre ve Tüketici Hakları Koruma Derneği (ÇETKODER), yürürlükteki tüketici hakları yasa ve mevzuatlarına aykırı hareket eden işletmeleri tespit için çeşitli illerde denetim başlattı. Gönüllülerden oluşan 250 kişilik denetim timi 51 ilde gizli denetim yapacak. Denetimlerde 4077 sayılı Tüketici Koruma Kanunu ile Çevre Kanunu'nun uygulanıp uygulanmadığına yönelik incelemelerde bulunulacak. Kanunsuz, usulsüz uygulamalar ile vatandaşı hileli yollarla kandıran kişilerin cezalandırılması için gerekli girişimler başlatılacak. Annelerinden ayırmayalım! Geçtiğimiz Mart ayında Kastamonu'da açlıktan ölmek üzereyken bulunan iki yavru ayının (Arım & Balım) Uludağ Üniversitesi'ndeki rehabilitasyon süreci bakım masraflarını WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Korumu Vakfı) üstlendi. "Küçük ayılar" kampanyası başlatan vakıf, boz ayılara dikkati çekmek, yaşam alanlarını korumaya yönelik projeler geliştirilmesi ve doğal hayata dönemeyecek olan yavru ayıların güvenle yaşaması için kaynak oluşturmayı amaçlıyor. Binlerce Allı Turna dünyaya gözlerini Tuz Gölü'nde açacak Geçen yıl 45 bin Flamingoya ev sahipliği yapan Tuz Gölü'nde bu yıl da binlerce Allı Turna'nın gözlerini dünyaya açması bekleniyor. Doğa Derneği Bilim Koordinatörü Özge Balkız, Türkiye'de "Allı Turna" adıyla bilinen flamingolar için tuzlu sulak alanların yaşamlarındaki en önemli duraklar olduğunu söyledi. Balkız, "Geçen yıl artan yağışlarla birlikte Tuz Gölü'nde 14 bin 644 flamingo dünyaya geldi. Bu yıl sayının antmasını bekliyoruz" dedi. Platformlar ve tankerler bomba gibi!

Böylesi de ilk defa görüldü Alanya'da tılsımlı bir dostluk kuran kedi ve kaplumbağalar görenleri şaşırtıyor. Eski belediye mezarlığı çevresindeki bu sevimli hayvanlar civardaki otel çalışanları tarafından besleniyor. Kaplumbağalar, mezarlıktaki otların yanı sıra otel çalışanlarının getirdiği değişik otlarla; kediler ise süt ve kedi mamasıyla besleniyor. SİZDEN GELENLER Orman Polisi desteklenmeli > Hüseyin Aksu / İSTANBUL Çevre ve Orman Bakanımız geçenlerde "Doğa ve Çevre Polis Teşkilatı"nın kurulmasının önemine işaret etti. Orman Görevlisi yerine Orman Polisi olacak. Polisin bütün yetki ve sorumluluklarıyla donatılmış olarak. Belki "bu işler zorla olmaz" diyeceksiniz ama artan nüfus ve problemlerle günümüz dünyasında başka bir yöntem bulmak da maalesef güç. Tabii işin diğer önemli bir yanı eğitim! Orman fakültelerinde Doğa ve Çevre Bölümleri artırılmalı. Böylelikle hem gençlerimize ekmek kapısı açılmış, hem de çevreci kadrolarımız yetişmiş olacak. Doğal gübre ile sebze üretimi mümkün mü? > Musa Tosun Ediz Bey, önceden tarlalara, bahçelere şimdiki gübrelerden atılmazdı. Kemre (hayvan gübresi) atılır meyveler sebzeler çok lezzetli ve çok hoş tadı olurdu. Ama şimdi ilaçlı gübreler çıktı, ne meyvelerin tadı-lezzeti ne de güzel kokusu kaldı. Bu konu hakkında yazarsanız çok sevinirim. CEVAP: Değerli Musa Bey, "Ah eskiden neler yoktu ki..." diye ben de çok şey sıralamak istiyorum ama maalesef günümüzde baş döndürücü şekilde artan nüfus ve sanayi ile birlikte teknolojinin tetiklediği korkunç tüketim toplumu aldı başını gidiyor. Kimyasal gübreler hiçbir zaman doğalın yerini tutamaz. Platformlar ve tankerler bomba gibi!

Ölürüm yine de ağacımı vermem > EKODOST / KUŞADASI Burunköylü Mehmet Akgül 114 yaşında vefat eden babasından devraldığı 700 yıllık Pırnal Meşesi'ni ölünceye kadar koruyacağını söylüyor. Birçok kişinin, "Gel kes yüklüce para kazanırsın, dibine beton döküp çay ocağı yap" gibi tekliflerini elinin tersiyle iterek, "Kılına dokundurtmam" diyor. Yanındaki arsayı alan Akgül, "O canlılık verir, hayat verir hayvanlara. Tepesine bir sürü kuş gelir. Kökünün yanındaki kayanın içinde koca bir karayılan vardır. Hiçbirine dokunmam. Hatta onlara su koyarım, karayılan bile gelir suyunu içer gider, kimseye zarar vermez. Herkes nasibini yer, içer burada" diyerek küçük bir ekosisteme korumacılık yapıyor. Her köyde bir Mehmet Akgül olması dileğiyle...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.