Marmara'yı vuran ve onlarca vatandaşımızın trajik bir şekilde hayatlarını kaybetmelerine yol açan azgın sel sularına karşı tedbir alınmazsa, gelecekte çok daha kötü bilançolarla karşılaşabiliriz...
Kıymetli okurlar, İstanbul ve Trakya'da son günlerde yaşanan elim sel felaketleri hepimizi derinden yaraladı. Yaşamlarını yitiren vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz.
Gerek Karadeniz'de, gerekse de Marmara'da meydana gelen sellerle ilgili herkes konuşuyor, ama nedense yıllardır bir türlü rasyonel çözümler pratiğe dönüşmüyor.
Müsaade ederseniz; böylesine üzücü, can ve mal kaybına sebep olan bir facianın nedenlerini ve alınması gereken tedbirleri kısaca sıralamak istiyorum:
>> Dere yatakları ve deniz seviyesinden alçak çukur sahalarda yapılaşmaya, otopark yapımına, çarşı ve açık pazar kurmaya asla müsaade edilmemeli ve ruhsat verilmemelidir.
- Dere ve nehirlerin çıkış kaynağından itibaren, binlerce yılda şekillenmiş yataklarının ve takip ettikleri güzergahların değiştirilmesi son derece risklidir.
AĞAÇLAR BARİYER GİBİ
>> Birçok ülkede tatbik edildiği gibi nehrin her iki yakasında, 150'şer metrelik kıyı kesimine Alıç, Söğüt, Kavak, Üvez, Dişbudak gibi yaprağını döken ağaçlar dikilmelidir. Bu durumda dökülen yapraklar sünger etkisi yapar ve taşma suyunu emerek yeraltına sevk eder. Ağaçlar ise, bariyer teşkil ederek suyu yavaşlatır.
>> Dere yatağı deniz seviyesine yaklaştıkça genişletilmelidir. Bu düzenlemeyle suyun itme ve sürükleme kuvveti hafifler.
>> Yataklar asla daraltılmamalı ve çok mecbur kalınmadıkça tünel geçişinden vazgeçilmelidir. Aşırı hızdaki taşınan her türlü materyal tüneli tıkayıp sel felaketine ve taşmalara sebep olabilir.
>> Şiddetli yağışlar özellikle dünyamızın ekvatoral bölgesinden başlayarak, kuzey ve güney yarımkürede 0-60 derece alçak ve orta enlemlerde etkili olmaktadır. Son yıllarda dünyayı sarsan aşırı kuraklık veya yağış rejimlerindeki dengesizlik, karbondiyoksit ve metan gibi gazların artması, El-Nino sistemindeki dalgalanmaların yol açtığı atmosferik olaylar ve Golfstream sıcak su akıntısındaki enerji kaybı ile yakından ilgilidir.
VARİLLER GÖMÜLMEMELİ
İstanbul İkitelli'deki sel felaketinde ortaya saçılan menşei ve kimyasal yapısı henüz bilinmeyen varillerin üstleri kapatılmak suretiyle bertaraf edilmeleri düşüncesi son derece yanlıştır. Çünkü, zaman içinde korozyonla bu variller delinir ve içerdikleri zehirli sıvılar sızıntıyla yeraltı sularına karışarak insan sağlığı açısından büyük sorunlara sebep olur. Ayrıca, eğer içlerinde ağır metal gurubu, yağda eriyen kimyasallar veya radyoaktif maddeler mevcutsa biyolojik birikim yoluyla tüm organizmalar için öldürücü olabilir.
ALLAH BİR DAHA YAŞATMASIN
Bu bilimsel önerilere hiç olmazsa bundan sonra uyulması temennisiyle Sayın Yetkililerimize sesleniyorum. Bizleri derin üzüntüye sevk etmiş olan böylesine bir olayı bir daha yaşamamak dileğiyle hepinize sağlıklı günler diliyor, saygılarımı sunuyorum.
BİYOLOJİ BİLİMİNE lütfen önem verelim! Biyoloji mezunu binlerce üniversiteli gencimiz şokta! Asırlardır başta insanlar olmak üzere tüm canlı hayatın gizemlerini araştıran, Ekoloji, Genetik, Gen Teknolojisi, Mikrobiyoloji gibi dallarda laboratuar çalışmalarında kanser tedavisi ve birçok hastalık üzerindeki buluşlarıyla tartışmasız üstün hizmetler sunan Biyologlar, ülkemizde ne yazık ki, dar kalıplara hapsedilmek isteniyor
Değerli okuyucularımız, kendim de bir biyolog olduğum için bu yazıyı kaleme almıyorum. Bir ilim dalı olarak Biyoloji'ye önem vermeliyiz diyorum. Çünkü, tabiatın en mümtaz varlığı insanoğlunu hayrete düşüren çeşitliliğin devamı, sağlıklı bir biçimde gelecek nesillere ulaştırılabilmesi için Biyologlar çaba sarf etmektedir. Fakat her ne hikmetse, Biyoloji gibi köklü bir bilim dalı yok sayılmaya çalışılıyor...
BİR TUS'U ÇOK GÖRDÜLER
7-8 yıl önce okuldan mezun olduğunu söyleyen binlerce üniversiteli genç kardeşimizden biri olan Ebru Kayır, haklı olarak bize sitem dolu bir e-mail gönderiyor. Ebru, gerek resmî kuruluşlarda personel alımının azlığından ve gerekse de (bu daha çok önemli) net bir görev tanımlarının olmayışından dolayı başta Sağlık olmak üzere çeşitli özel kuruluşlarda iş bulamadıklarından dert yanıyor.
Bu durumda önlerinde tek seçenek olarak kalan TUS'a (Tıpta Uzmanlık Sınavı) hazırlandığını anlatan Ebru, bir sabah uyandığında TUS'a girişlerinin kaldırıldığını öğrendiğini dile getiriyor! Büyük ideallerle yola çıkan gençlerimizin psikolojisini artık varın siz düşünün...
Biyologların durumu hakkında birkaç kez görüşlerimi bu sayfadan okurlarımızla paylaştım. Bu haklı davada her zaman genç kardeşlerimizin yanlarındayım ve olmaya da devam edeceğim...
ANKARA'YA ÇIKMA VAKTİ GELDİ!
Bu işin çözümü için ilk önce birlik gerekiyor. Ankara'da Hükümet yetkilileriyle görüşmek üzere çalışmalar yapılıyor. Gidecek olan Heyet teşekkül edilince ben de katılacağım. Dilerim, Biyologlara reva görülen bu haksız ve adaletsiz davranış, kısa zaman içinde son bulur. Ayrıca şu hususu da belirtmemde fayda var; yalnız öğrenciler, mezunlar değil; kıymetli Öğretim Üyelerimizin de bu konuya hassasiyetle eğilmeleri gerekiyor. Bireysel düşüncelerden uzak, toplumsal şuuru oluşturmalıyız. Umudunuzu yitirmemeniz dileğiyle hepinize mutlu ve başarılı yarınlar diliyorum. Sevgilerimle
Can. Mag. Uzman Biyolog Ediz Hun
Üniversiteliler zambaklara el attı
Muğla'nın Ortaca ilçesinde, sonbaharla birlikte açmaya başlayan, kirlilik, küresel ısınma ve yapılaşma gibi nedenlerle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan kum zambaklarının koruma altına alınması için Muğla Üniversitesi'nce çalışma başlatıldı. Her kesimden destek aldıklarını belirten Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Varol, kum zambaklarının, 10 yıl içerisinde artacağını belirterek, "Bölge kum zambakları ile anılmaya başlanacak" dedi.
GREENPEACE'den Mavi Yüzgeçli Orkinosu kurtarma operasyonu
1956 yapımı Greenpeace sancak gemisi Rainbow Warrior, "Akdeniz'i Koruyoruz" kampanyası için çıktığı 3 aylık turun İstanbul ayağından sonra İzmir'e geçti. Gemide yapılan basın toplantısında konuşan Akdeniz Denizler Kampanyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, "Akdeniz'in sembolü olan mavi yüzgeçli orkinoslar aşırı avlanma yüzünden tükenmek üzere. Bunun bütün dünyada durdurulması ve ticaretinin yasaklanması gerekiyor. Deniz ve deniz hayatının korunması konusunda Çevre Bakanlığına büyük görev düşüyor" dedi. Dökmecibaşı, AB'nin mavi yüzgeçli orkinosların korunmasına destek verdiğini ve bunun son derece sevindirici olduğunu da sözlerine ekledi. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer ise "Daha önce Çeşme ve Alanya'da balık çiftliklerini kuranlar şimdi yeni hedef olarak Sığacık'ı koymuşlar. Buna izin vermeyeceğiz" dedi. Toplantıya İzmir Çevre ve Orman Müdürü Doç. Dr. Osman Tatar da katıldı.
BİR DOĞA HARİKASIUlugöl, Türkiye'nin 36. Tabiat parkı oldu
Ordu'nun Gölköy ilçesindeki 26.5 hektarlık alan, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun onayıyla "81 İle 81 Tabiat Parkı Projesi" kapsamında Türkiye'nin 36. tabiat parkı olarak ilan edildi. Ulugöl Tabiat Parkı olarak adlandırılan bölge, güzün sararan yapraklarla tam bir renk armonisi oluşturuyor. Dinlenme ve piknik için de kullanılan park, biri büyük, diğerleri sazlıkla kaplı küçük 3 heyelan set gölü barındırıyor. Büyük gölde Abant Alası yaşıyor. Kayınlarla kaplı gölün etrafında birçok ağaç ve yabani ot türü bulunuyor.
ARTIK ÖLDÜRÜLMEYECEKLER!Yaban hayvanlarına elektroşok çitli tedbir
Artvin'de, Kaçkar Dağları Sürdürülebilir Ormancılık ve Doğa Koruma Projesi kapsamında, Yusufeli'ye ayıların ve diğer yaban hayvanlarının yol açtığı zararlardan korunmak için 5 noktaya güneş enerjisiyle çalışan elektroşoklu çit sistemi kuruldu. ODTÜ yaban hayatı uzmanı Hüseyin Ambarlı, AB'nin desteklediği proje sayesinde ormandaki biyolojik çeşitliliğin artacağını söyledi. Ambarlı, "Çite sadece çakmağın manyetosundan biraz daha güçlü bir şok verilmektedir. Yaklaşan canlılar çarpıldığını zannederek kaçıyor" dedi.