SEVMEK SORUMLULUKTUR Sevmek; "Sevilen kişiye özen göster-mek, onun hayatından, beşeri güçlerini kazanma ve geliştirmesinden kendini sorumlu tutmak" anlamını taşır. Sevgili okurlar, mübarek 'Ramazan'ın hayırlara vesile olmasını diliyor, sağlık ve mutlulukla huzur içinde bir ay geçirerek Bayrama ulaşmanızı temenni ediyorum. Geçen yüzyılın başından itibaren günümüze dek geçen sürecin en önemli özelliği, Bilim ve Teknolojinin hızla ilerlemiş olmasıdır. Bu gelişme insanoğluna pek çok alanda kolaylık sağlayarak daha rahat bir yaşama imkânı sunmuştur. Ancak bu teknolojik kalkınma ve refahla birlikte, bazı sorunların da oluşması kaçınılmaz olmuştur. RUHUMUZU UNUTTUK! İçinde bulunduğumuz 21. Yüzyılda insanın ruhsal ihtiyaçlarına, bu kalkınma sürecinde artan teknolojik güç ve sanayileşmeye kadar önem verilmediği de bir gerçektir. Psikiyatrist ve Psikologlar ruhsal hastalıkların kökeninde "sevgisizlik" olduğunu belirtirler. Tabiatın ihtişamlı güzelliklerine, çeşitliliğine bakarak "YARADAN"ın kudretini gönlünde hisseden Yunus Emre, Mevlana gibi çok değerli büyük düşünürler, ALLAH SEVGİSİNİ en mükemmel bir biçimde tarihin derinliklerinden bize nakletmektedirler. Doğu tasavvufunun büyük önderi Mevlana Celalettin-i Rumi'nin (1207-1273) sevgi felsefesi, bu büyük mürşidi, eşsiz bir inançla insana yöneltmiş ve insanı, kişiliğini oluşturan farklılıklara bakmaksızın, kendine özgü sevgi ve irfan yuvasına "Gel, ne olursan ol gel" hitabıyla çağırmakta tereddüt göstermemiştir. YARADAN Sevgisi kişiyi sonsuzluk duygusu ile baş başa bırakır. İnsan gönlünü geçici beşeri tutkularından arındırır. Yaşamın sonsuzluğunun kapısını açar ve hiçlik duygusunu varlığa çevirir. İç âlemini huzura kavuşturarak, toplumla ahenk içinde olan ve başkalarının mutluluğunu dileyen insan, gönlünde sevginin filizlendiğini görür. Doğada bulunan birçok hikmet ve incelikleri sevmek, onlara şefkatle yaklaşmak karşılıksız sevginin ürünüdür. Örneğin, Kızılderili Şef Seattle'nin dediği gibi; kuşların uzaktaki ötüşünü, bir derenin akışını, yemyeşil ormandaki rüzgârın esişini veya bozkır serinliğinde ağustos böceklerinin musiki cümbüşünü izleyip sevmek karşılıksız olup, insanı mutluluğun doruğuna ulaştırır. KARŞILIKSIZ SEVEBİLMEK Gerçek Sevgi insanı amaç edinen ve karşılık beklenmeyen sevgidir. Sevgi, insani değerlerin ortaya çıkmasını kolaylaştırır, bencil duyguların azalması ve özellikle aile ortamında, yuvada ahengin artmasını sağlar. Ana-Baba ve Çocuk Sevgisi, hiç şüphe yok ki duyguların en asil ve has olanıdır. Bu sevgide fedakârlık ve şefkat doruğa ulaşmıştır. Vatan sevgisi de halkın önem verdiği bir duygudur. Yurdunu seven insan, yurttaşlarına da değer verir, onları sever. Yurt ortak anıların, ortak amaçların hatta ortak acıların da paylaşıldığı yerdir. İçinde yaşayanlar için Vatan Toprağı kutsaldır. Esasında İyilik olgusunun temeli Sevgidir. HEPİMİZİN BUNA İHTİYACI VAR Değerli okurlar, bugün size Mübarek Ramazan'ın başlıyor olması sebebiyle, insan-oğlunun en erdemli duygusu olan SEVGİ'den söz etmeye çalıştım. Sevgi insanı birbirine yaklaştırır. Din, Sanat, Felsefe ve gerçeğin araştırılması sevginin yayılmasını kolaylaştırır. Sevgiye dayanan erdemli davranışlarla kişi, gönüllerin mutluluğuna katkıda bulunur. Gerçek sevginin var olduğu yerde bencil duygular barınamaz. O halde hepimiz, gönlümüzde sevgi denen bu yüce duyguyu hissederek barışa, kardeşliğe ve yüksek insani değerleri birlikte yaşayıp mutluluğa ulaşmaya özen göstermeliyiz. Hepinize sevgi dolu bir hafta diliyorum. AĞAÇLARDAN MEKTUP VAR! Sevgili İnsanoğlu; Bana ne kadar ihtiyacın olduğunu hiç düşündün mü? Benim gibi bir ağacın bir saatte 2 kilo karbondioksit denilen o zehirli gazı emdiğini, aynı zamanda 2 kilodan fazla da yaşam için lüzumlu oksijen ürettiğini biliyor musun? 10 dönüm çam ormanının yaklaşık 35 ton tozu yutarak zararsız hale getirdiğini hiç işittin mi? Bu yüzden bir ağacın senin için en doğal ve en etken hava filtresi olduğunu biliyor musun? Evet, bu yeşil akciğerlerine nefes almak için bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacın olduğunu unutmamalısın! Sen bütün bunları herhalde bilmiyorsun, çünkü böyle olmasaydı önüne gelen her ağacı kesmez, ormanlıkları bir çöl haline getirmezdin. Evet, her türlü çöpü ormana atmaz ve zamanı gelince ağaçların, bu pislikler içinde ölmesine sebep olmazdın. Şehir içinde senin bu yeşil akciğerlerini kesip öldüren, koparan insanlara karşı neden onları korumuyorsun? Ağaçların faydaları hakkında yılda birkaç konferans vermekle, bana şiirler adamakla beni kurtaramazsın. Bana yardım etmek istiyorsan, benim için savaşmalısın.Gelecekte bulunduğun şehirde ölmekte olan ağaçlar, yakınında yakılan ormanlar, kurutulan yeşillikler görürsen kendini koru. Senin gibi düşünenlerle birleş, çünkü bu varlıkla yokluk arasında çetin bir mücadeledir. Beni koru ve yardım et ki, ben de ürettiğim oksijen ve besinlerle sana hayat sevincini verebileyim. Sevgilerimle. Senin Ağacın... Halk bilinçlendi carettalar kurtuldu Mersin'in Taşucu beldesinde nesli tükenme tehlikesi altında olan caretta caretta ve yeşil kaplumbağa (Chelonia mydas) ile Nil kaplumbağası (Trionyx triunguis) yuvaları, koruma altına alınıyor. Bugüne kadar 104 yuva tespit ettiklerini belirten proje sorumlusu Özgür Güçlü, çıkan yavruları da güvenli bir şekilde denize ulaştırdıklarını söyledi. Mersin Üniversitesi Deniz Kaplumbağaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr Serap Ergene ise, Akdeniz sahillerinde, 10 yıldır yürütülen eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları sonucunda, geçen yıl 400 olan yuva sayısının bu yıl 800'e ulaştığını bildirdi. Uydu vericisi takılan 4 kelaynak salındı Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'ne ait Şanlıurfa Birecik Kelaynak Üretme İstasyonu'nda bulunan kelaynaklardan (Geronticus eremita) 4'ü tabiata bırakıldı. Kelaynaklardan 2'sine uydu vericisi takıldı. Vericilerden elde edilecek verilerle kelaynakların göçerken izledikleri yol ile karşılaştıkları problemler belirlenecek ve uluslararası çözümler aranacak. Türkiye'deki kelaynakların sayısı 1973 yılında 23 çifte kadar düşmüştü. Bunu durdurmak için 1977'de Birecik'te 3 adet Üretme İstasyonu kuruldu. Çalışmalar neticesinde kelaynakların sayısı bugün itibariyle 132'ye ulaştı. Bunlardan 27'sini ise 2011 yılının yavruları oluşturuyor. Nilüferleri koparana bin lira ceza kesilecek Bolu Abant ve Gölcük tabiat parklarındaki göllerde yetişen nilüferleri koparanlar, 1000 lira para cezası ödeyecek. Bolu Çevre ve Orman Müdürü Sezgin Akay, göllerde kendiliğinden yetişen nilüferlerin zaman zaman tatilciler tarafından koparıldığını ifade ederek, "Uyarılar yetersiz kalınca, biz de para cezası uygulaması başlattık. Para cezasıyla birlikte vatandaşların bu çiçekleri kopartmayacağını umuyoruz. Herkesin doğayı koruması gerek" diye konuştu. Rize'nin içme suyunu tehdit eden HES'e iptal Rize İdare Mahkemesi, ilin içme suyu havzasının da bulunduğu Salarha Vadisi üzerinde yapılması planlanan 9 megavat gücündeki Ambarlık 1-2 Regülatörleri ve HES projesi için Çevre ve Orman Bakanlığının verdiği "ÇED gerekli değildir" kararını iptal etti. Türkiye'nin de taraf olduğu Kyoto Protokolü, Rio Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmaların içeriklerine atıf yapılan mahkeme kararında, ODTÜ ve Hacettepe üniversitelerinden bilim adamlarının hazırladığı bilirkişi raporuna da yer verildi. Bir grup köylü, kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali için Rize İdare Mahkemesine dava açmıştı.