Bütün annelerinellerinden öperiz!
Sevgili Anneler, sadece bir gün değil bütün Bir Yıl sizin olsun! Gözünüz gibi baktığınız fidanlar yeşerip toplumu oluştururken, aynı zamanda medeniyetlerin devamı da sizin sayenizde oluyor. Daha yaşanabilir bir dünya için bize sağlıklı nesiller hediye ettiğiniz için sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır. İyi ki varsınız!

Sevgili okurlar, sizlerden gelen yoğun istek üzerine "şifalı bitkiler dosyasını" açıyoruz... Bitkilerle tedavinin esasını, onların sentezlediği kimyasal maddeler oluşturmaktadır. Bu kimyasal bileşikler insan vücudunda fizyolojik değişikliklere yol açmakta ve birçok hastalıkta tedavi amaçlı kullanılmaktadır.
İnsanoğlu araştırma içgüdüsüyle varlıkların davranışlarını gözlemlemiş, yüzyıllar boyu deneme-yanılma yoluyla bitkiler hakkında geniş bilgiye sahip olmuş ve birçok bitkinin tedavi maksadıyla kullanılabileceğini öğrenmiştir.
Tıbbi bitkilerin tarihi insanlığın ilk dönemlerine kadar uzanmaktadır. Birçok kavmin sırasıyla; Asur, Sümer, Hitit ve eski Mısır'da, günümüze yaklaştıkça Roma, Grek, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde bitkilerin birçok hastalığın tedavisinde başarıyla kullanıldığını görüyoruz.
KANSER İLAÇLARI DİKKATİ ÇEKİYOR
Birçok ülkede alternatif ve tamamlayıcı tıp adı altında eğitim verilmekte iken, ülkemizde henüz bu konudaki çalışmalar çok fazla derinleştirilmemiştir.
Oysa, bitkisel ilaçlar günümüzde birçok firmanın ambalajında eczanelerde satışa sunulmaktadır. Bunlar arasında, nörolojik bir ilaç olan "reserpin", kan kanserine karşı kullanılan "vinkristin", vinblastin, yaşlılıktaki hafıza kaybına karşı "ginkgo biloba ekstresi", kan dolaşımını güçlendiren ve enerji veren "ginseng ekstresi", kansere karşı koruyucu "likopen" gibi yüzlerce ilaç hammaddesi bitkilerden elde edilmektedir.
Dünyada, çeşitli ülkelerde toplumlar tarafından tedavi maksadıyla kullanılan bitkilerin sayısı on binlerle ifade edilebilir.
Ülkemizde de yerel olarak 1000'i aşkın bitki, tıbbi amaçlı kullanılmaktadır. Özellikle, gelişmekte olan ülkelerde ve kırsal bölgelerde yaşayan nüfus modern tıp imkanlarına her zaman ulaşamadığı için tıbbi bitkilerle tedaviyi tercih etmektedir.
ŞİFA ARARKEN SAĞLIĞINIZDAN OLMAYIN
Kıymetli tabiat dostları, bilhassa şu hususu da hatırlatmadan geçemeyeceğim... Üzerinde zehirleyici etkisi hakkında yeterli deneyler yapılmamış bitkilerle, kulaktan dolma bilgilerle yapılacak tedavi girişimi olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu sebeple, ciddi rahatsızlıklarda hekimlere danışmak ve günümüz modern tıbbın imkanlarından yararlanmak daha yerinde bir davranış olacaktır. Ancak, hepimizin zaman zaman başına gelen basit rahatsızlıklarda zencefil, papatya, sahlep, kekik, adaçayı, kuşburnu, ıhlamur, nane ve ekinezya gibi bitkisel ilaçları kullanmak fayda sağlayabilir. Hepinize sağlıklı ve mutlu günler diliyorum. Esen kalın.
Bakir kırlarımız ilaç fışkırıyor!
Değerli okurlar, geçtiğimiz hafta Malatyalı iki liseli kızımızın 34 tıbbi bitki tespit ettiği haberini yayınlamıştık. TÜBİTAK'ın bu öğrencileri ödüllendirmesi ise varmak istediğimiz hedefe en büyük hizmet sayılabilir. Ülkemizdeki zengin bitkisel çeşitliliğin korunması, gelecek nesiller açısından büyük önem taşıyor. Bugün, eczacılık değeri olan pek çok madde ülkemizden Avrupa ülkelerine ve ABD'ye ihraç ediliyor.
İhraç maddeleri arasında Kola'ya özel tadını veren meyankökünün, ülkemizde ayrıca geleneksel bazda midevi bir şerbet olarak kullanıldığı gibi tütün sanayinde de geniş ölçüde yararlanılıyor. Genel olarak, farmakognozi (tıbbi bitki tanımı) bilim dalı uzmanlarımız, çeşitli tıp ve sanayi maddelerinin bugün kullanıldığından çok daha geniş bir şekilde yararlanılacak potansiyelde olduğu görüşünde birleşiyorlar.
Lokman Hekim'den Adanalı Dioscorides'e AKTARLIK
Anadolu geleneğinde önemli bir yeri olan ve aktarlarda farmakolojik etkisi bulunan çeşitli bitkisel maddelere rastlanır. Örneğin; tahtaotu idrar söktürücü, karakafesotu kabızlığa karşı, peygamber çiçeği ishal kesici olarak, yalancı ısırgan sarılık tedavisinde kullanılır. Doğal kaynaklarımız arasında meyan kökünün önemli bir yeri vardır. Peptik ülser tedavisinde kullanılan "glycyrrhizin" meyankökünden çıkartılır.
Şifalı bitkilerle ilgili ilk bilimsel sayılan eser M.S. 1. yüzyılda Adana yakınlarında yaşayan "Dioscorides" tarafından yazıldı. 600 bitkinin tıbbi özelliklerinin incelendiği bu eser, sonraki 15 yüzyılda dünyanın temel farmakolojik kitabı olarak kaldı. Lokman Hekim'in bitkisel ilaç tarifleri ve Evliya Çelebi'nin ünlü Seyahatnamesin'de yer alan şifalı bitkiler de meşhurdur. Bu konuda günümüzde de çok eser bulunmasına rağmen, pratikte ise aktarlıktan öteye gidememişiz. Bu manada aktarlar büyük bir boşluğu doldurarak şifa arayanlara hizmet ediyor.
HER ÜLKENİN BİR BİTKİSİ MEŞHUR
Bitkilerden elde edilen kimyasallardan bazıları kinin, morfin, kodein gibi hiç de yabancısı olmadığımız maddeler. Bitki kökenli olup, dünya ilaç sanayinde yüksek ekonomik değer taşıyan maddelerden birkaç örnek vermek isterim: Brezilya'daki bir bitkiden elde edilen ve öksürük dindirici, kusturucu ve amipli dizanteriye karşı kullanılan "ipekak", Çin'de bir çöl bitkisinden çıkarılan, sinir sistemini uyarıcı etkisi olan "efedrin", Türkiye'de buğday, pirinç ve tüm tahılgillerde yetişebilen ve çavdar mahmuzu denilen bir küften elde edilen, kanamayı durdurucu özellikteki "ergotamin", Meksika'da bir çeşit dikensiz kaktüsten elde edilen ve şizofreniye karşı kullanılan "meskalin".
3 bin 500 deniz kaplumbağasına sahip çıkıldı...
Doğal Hayatı Koruma Vakfı tarafından 3 yıldır yürütülen "Bir Deniz Kaplumbağası Evlat Edinin" kampanyasında 3 bin 500 deniz kaplumbağası evlat edinildi. Anneler Günü dolayısıyla projeye dahil ettikleri "Annenize Yaşayan Bir Dünya Hediye Edin" kampanyasıyla bu sayının 4 bine dayandığını ifade eden proje koordinatörü Arzu Balkuv, "Evlat edinme için 10 TL, koruma için 50 TL'lik sembolik ücretler alıyoruz. Bağışta bulunanlara sertifika da gönderiyoruz" dedi.
Yağışlar arıcıya da yaradı
Bol yağışlardan dolayı bu yıl ülkemizde her alanda bereket fışkırıyor. Arı ölümleri ve kuraklık sebebiyle geçtiğimiz yıllarda istedikleri verimi alamayan Konyalı arıcıların da yüzü gülüyor. Bal üreticileri, ilkbaharda yağışların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ve toplu arı ölümlerinin yaşanmaması nedeniyle üretimde yüzde 30'luk artış bekliyor.
Ayağımıza kurşun sıkıyoruz
Türkiye'nin önde gelen turizm merkezlerinden Ayder Yaylası, artan beton yapılaşmanın tehdidi altında. Yılların ihmallerini bitireceklerin söyleyen Çamlıhemşin Belediye Başkanı İdris Melek, "Bu çarpık yapılaşmaya göz yumarsak altın yumurtlayan tavuğu kesmiş ve kendi ayaklarımıza kurşun sıkmış olacağız" dedi.
Vatandaşlara geri alım garantili fidan
Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 2008-2012 yıllarını kapsayan "Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği" tüm kurum ve kuruluşlar ile halk tarafından büyük ilgi görüyor. Projeye göre, sözleşme yapılan kişiye tohum ve fidanlar bakanlık tarafından verilirken, bunlar ağaç türüne göre 1 veya 2 yıl sonra teslim alınacak. Teslim alınan fidanların tüplü olanlarına 0,40-0,48 TL arasında, torbalı olanlarına ise 1-2 TL arasında ödeme yapılacak. Proje çerçevesinde 20 kente, yaklaşık 20 milyon fidan üretimi programı verilirken, Erzurum, Erzincan, Sakarya, Afyonkarahisar, Manisa, İzmir, Bolu, Ankara, Elazığ, Mardin, Mersin, Giresun, Siirt illerinde uygulamaya geçildi.
Bir zamanlar aslanların gezindiği Türkiye'mize orman bayramı yakışır
> Mehmet Özdemir (Em. Orman Yük. Mühendisi) / MUĞLA
Geçtiğimiz yaz Altın Aslan Film Festivali için Köyceğiz'e gelmiştiniz. Bahtiyar olduk. O gün aklıma çok şey takıldı, ama bir iki konuda sevgili ülkemi uyandırmayı kendime görev addediyorum... Birincisi; festivalin adını alan 'Aslan'ımız bir zamanlar bu arazilerde dolaşırken daha meşhurdu! Bilim adamları ve eskiler bilir. Lütfen yakın zamanda Anadolu'da gezinen aslan, kaplan gibi diğer vahşi hayvanların varlığından ve onları nasıl yok ettiğimizden bahsedelim. İkincisi; güzelim Türkiye'mizin dört bir yanını ormanlarla donatmak için tüm siyasi partilerin ortak kararıyla, mesela bütün bir yılı "Ağaç Bayramı" ilan edebiliriz. İnanıyorum ki buna bütün vatandaşlarımız da heyecanla canla başla katılacaklardır. Bu konuda hukuk kurallarını Batı'daki gibi arazi lehine değiştirebilir, orman alanlarını kesin çizgilerle ayırıp dokunulmaz kılmalıyız. Bütün bunlara ilave olarak; yerleşim yerlerini, verimli tarım alanlarından kıraç yamaçlara ivedilikle yönlendirmeliyiz. İşte o vakit göreceksiniz ki yaşanabilir, bambaşka bir Türkiye karşımıza çıkacaktır. Hayal kurmuyorum bilimsel konuşuyorum, bunlar zor işler değil lütfen uyanalım!
Baraja karşı değiliz ağaçlarımızı kesmeyin
> Birol Yavuz (Muhtar) / TRABZON
Maçka'nın güzelliğiyle dillere destan olan Akarsu köyünün muhtarıyım. Köyümüzde yapılacak Hidroelektrik Santral'ine karşı değiliz ancak yapılan bazı acımasız uygulamalara karşıyım. Asırlık mühürlü ağaçlarımız gelişigüzel ilgili firma tarafından keyfi bir şekilde kesiliyor. Diğer yandan 1 trilyon para harcanarak yapılan içme suyu şebekemiz de kirlenme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu hususlarda kimse bize yardımcı olmadı. Sizin gibi tabiat aşığı saygıdeğer biri aracılığıyla yetkililere sesimizi duyurmak bizleri bahtiyar eder.
Küçüklerden çevre mektupları
> Işıl Gökyokuş
Keyveni'nin başlattığı "Çevre İçin Çocuklardan Büyüklere Nasihatler" isimli mektup yarışması, 23 Nisan ve Anneler Günü dolayısıyla büyük ilgi gördü. Yarışmada, çocuklardan anne babalarına yazacakları mektupta yarın yaşamak istedikleri doğal çevre ve dünya için bugün yapılması gerekenler işleniyor. Keyveni'ye gönderilen mektuplardan 3'ünün yazarı olan çocuklara 500 TL'lik burs verilecek. Yarışmanın son katılım tarihi ise 23 Mayıs. Katılım için gerekli şartları www.keyveni.com adresinde bulabilirsiniz.
Kanada'ya DUR diyecek yok mu?
> Ahmet Çamlıca / Balıkesir
Kanada'da öldürülen foklar için çok üzüldüğümü belirtmek istiyorum. Buna karışacak bir mevki ya da kuruluş yok mu? Türkiye bu konuda bir hassasiyet mesajı ya da kınama yollayamaz mı?
CEVAP: Değerli Ahmet Bey, Kanada ve Rusya gibi diğer bazı kuzey ülkelerinin fok avı altında katliama göz yumması ve resmi olarak buna izin vermesi hakikaten insanlık adına utanç verici. Biz Yeşil Sayfa'dan her zaman bu tür olaylara tepki göstermeye devam edeceğiz. Devletler arası münasebetlere gelince sizin aracılığınızla bir defa daha Dışişleri Bakanlığı'nı ve diğer ilgili kurumların buna el atmalarını bekliyoruz. Size sevgi ve saygılarımı sunuyorum.