Sevgili okurlar, bu hafta size hayat kaynağımız 'su'dan bahsetmek istiyorum. Hidrojen ve oksijenin oluşturduğu basit kimyasal bileşim, dünyamızda en çok bulunan şey... Dünya yüzeyinin yüzde 71'ini su oluşturuyor. Sulara ait Büyük Ekosistemleri şu şekilde sınıflandırabiliriz:
* Denizler (özellikle okyanuslar)
* Kıyı bölgeleri (Litoral bölge) ve nehir ağızları (deltalar)
* Akarsu ve göller (tatlı sular)
* Sulak alanlar
* Kuzey ve Güney Kutup bölgelerindeki buz kütleleri ve buzullar
İKLİM NASIL DEĞİŞİYOR?
Sulara ait ekosistemler, içlerinde barındırdıkları su ürünleri, enerji potansiyeli, yağmur rejimine katkıları, deniz, göl ve nehir taşımacılığı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu ekosistemler, kendine özgü fiziksel ve kimyasal yapıları, hayat çeşitliliği ile çok değerli ekolojik işlevlere sahiptir. Özellikle deniz ekosistemlerindeki bitki planktonları (mikroskopik bitkiler), bir yılda dünya atmosferine yayılan oksijenin yüzde 70'ini üretmektedir. Deniz ve kıyı kirliliği sebebiyle bu planktonların kütlesel yok oluşu, oksijen üretimini azaltmakta, bu durumda artan karbondioksit miktarı küresel iklim değişikliklerini beraberinde getirmektedir.
Sevgili okurlar, milyonlarca yıl süren süreçte dünyamız çeşitli evrelerden geçmiş ve her zaman belirli bir denge sistemi ile kendini koruyabilmiştir. Ancak günümüzdeki hızlı nüfus artışı, kaynakların azalması, tabiata karşı yapılan kabul edilemez müdahaleler, insanın yaşama niteliği yanında, insan sağlığını da olumsuz etkilemekte ve gelecek için endişe oluşturmaktadır.
Bu arada şu hususu da belirtmek istiyorum; Dünyamızda çok önemli bir ekosistemi oluşturan Kuzey ve Güney Kutup bölgeleri (Buzküre / Kriyosfer olarak adlandırılır) güneş ışığının yüzde 50'ye yakın bir bölümünü uzaya yansıtarak gezegenimizin enerji dengesinde önemli rol oynar. Bu bakımdan, iklim değişikliği konusunda bu iki kutup bölgesinin ehemmiyeti çok büyüktür.
Şimdi de dilerseniz dünyamızdaki su haznelerine bir göz atalım: Okyanuslar %97.4, Buzküre % 2, Irmak ve diğer % 0.6, çok azı da canlı hücrelerde ve buharlaşma yoluyla bulutları oluşturmaktadır. Hava kütleleri ve bulutlar suyu fazla barındıramaz. Bu yoğunlaşma çekirdekleri damlacık ve kristallere dönüşünce, havanın direncine karşı koyabilecek ağırlığa ulaşırlar. Yağmurlar bu şekilde oluşur, eğer ısı düşük ise buz kristalleri şeklinde dolu veya kar yağışını meydana getirirler.
EROZYONUN SEBEBİ
Yeryüzüne inen suyun işlevini şöyle tanımlayabiliriz:
1- Bitkiler tarafından terleme suretiyle (evapotranspirasyon) su buharı olarak atmosfere geri döndürülür.
2- Eğer bitki örtüsü tahrip edilmişse, yüzey suyu olarak kalır ve akarak nehirlere, oradan da denizlere ulaşır. Birçok sel felaketi, bitki örtüsünün ve ormanların yok edilmesi sonucu meydana gelmiştir. Erozyon bu şekilde oluşur. Akan toprakla birlikte, milyarlarca faydalı canlı organizma ve mineral kaybı bu durumda söz konusudur. Ülkemizde yıllardır bu konuda çaba sarf etmiş olan kadim dostum büyük doğasever TEMA Vakfı Kurucusu sevgili Hayrettin KARACA'ya bu vesile ile minnet hislerimi ifade etmek isterim.
3- Eğer ormanlar mevcut ise (bilhassa yaprak döken ormanlar; kayın, gürgen, dişbudak, meşe ve alıç gibi) yağmur ve kar suları yavaş yavaş süzülerek yer altı haznelerine ulaşır. En ideal sistem budur.
4- Bitkiler tarafından tutularak, dokularında biriktirilir ve böylece hayat kaynağını oluşturur.
DERİNLERDEKİ CANLI HAYAT
Değerli okurlar, deniz ve tatlı su ekosistemlerinde karalardaki gibi coğrafi sınırlarla belirlenebilecek bölgeler yoktur. Bu sistemlerde canlı hayat çeşitliliği daha çok ışığa ve derinliğe göre dağılım gösterir.
Gel-Git alanı, en yoğun olarak okyanusların kıyılarında bulunur. Türkiyemizin kıyılarında gel-git alanı yok gibidir. Neritik alan, denizlerde 200 m. derinliğe kadar rastlanan türleri barındırır. Bu alana Kıta Sahanlığı da denir. Pek tabii daha derin sularda da canlılar mevcuttur. Bu alanlar, bazıları ışık saçan omurgasız ve çok değişik görünümde balık türleriyle doludur. Bu sistemler daimi karanlıkta olduğu için yeşil bitkilerin yaptığı fotosentez yerine, bakterilerin meydana getirdiği kemosentez (kimyasal sentez) derin bölgelerde hayatı sürdürür. Deniz habitatları (hayat adresleri) iki gruba ayrılır: Bentik ve Pelajik. Bentik grupta dipte yaşayan türler, Pelajik bölümde ise serbest su kütlesinde yaşayan hamsi, palamut, lüfer gibi balıklar bulunur.
Su ile ilgili yazımıza gelecek hafta devam edeceğiz. Özellikle, enerji ve besin üretimi konusunda bilgiler vermeye çalışacak, en önemli su kirliliklerine değinme imkanı bulacağım. Şimdilik gelecek haftaya kadar sizlere en içten duygularımla saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
TÜRKİYE'YE BU MANZARA YAKIŞMIYOR
Türkiye'nin Gürcistan ve Kafkasya ile bağlantısını sağlayan Karadeniz Sahil Yolu'nun hemen yanına birçok irili ufaklı belediye tarafından dökülen çöplerin oluşturduğu yığınlar, yoldan geçenleri rahatsız ettiği kadar çevreye de önemli zararlar veriyor.
Karadeniz Sahil Yolu boyunca yeşille maviyi çöpler ayırıyor! Doğu Karadeniz Bölgesi'nin sahil şeridinde yer alan birçok belediyenin en önemli sıkıntılarından biri olan katı atık problemi köklü çözümler bekliyor
İHA'dan Ersen Küçük ve Aydın Tatar kardeşlerimin büyük bir titizlikle hazırladıkları özel haberlerini görünce Yeşil Sayfa'ya alamadan geçemedim... Yeşil ile mavinin iç içe olduğu eşsiz tabiat güzellikleriyle Türkiye'nin en gözde coğrafyalarından biri olan Doğu Karadeniz Bölgesi, bazı büyük projeler sebebiyle sık sık çevresel tartışmaların odağında yer aldı. Doğu Karadeniz'i Samsun'dan Hopa'ya bağlayan Karadeniz Sahil Yolu'yla başlayan tartışmalara, şimdi de bölgedeki bazı belediyelerin sahil şeridine gelişigüzel bir şekilde döktüğü katı atıkların çevreye verdiği zarar ve sergilediği çirkin görüntüler eklendi. Artvin'in Arhavi ve Hopa ilçeleri ile Hopa ilçesine bağlı Kemalpaşa Belde Belediyesi tarafından yolun hemen kenarına çöpler dökülüyor!
HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYSUN
İmkanları kısıtlı olan belediyelerin tek başlarına bu problemin üstesinden gelmesinin mümkün olmadığını belirten Arhavi İlçe Belediye Başkanı Musa Ulutaş'a bir kulak verelim: "Çöpleri oraya isteyerek dökmüyoruz. Katı atık projesinde en önemli sıkıntı yer tespitinde yaşanıyor. Bu konuda Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 'Şu taşın altına bütün belediyeler elini koysun' demesini bekliyoruz." Umarız kısa zamanda bir çözüm bulunur...
Çevreci okula beyaz bayrak
Bolu Abant İlköğretim Okulu, Sağlık Bakanlığı ve MEB arasında imzalanan protokol çerçevesinde beyaz bayrak almaya hak kazanmış. Teslim töreninde konuşan Okul Müdürü Hayri Mısırlıoğlu, "Temiz bir ortamda eğitim yapmak öğrencilerimiz ve bizler için bir şanstır" derken, Sağlık İl Müdürü Dursun Koç ise, "Geleceğimizin göz nuru çocuklarımız çevre hijyeni konusunda duyarlı bir şekilde burada yetiştiriliyor olmaları kıvanç kaynağıdır" şeklinde beyanat vermiş. Biz de kendilerini kutlarız...
Orman için zararlı bitki ve böcekler yangından beter
Ankara Orman Bölge Müdürlüğü ile Özgün Mavi Doğa Sporları Topluluğu, Ankara Zirve Dağcılık ekipleri ve Ankara Üniversitesi Doğa Öğrenci Konseyi üyelerinden oluşan 100 kişilik gönüllü, Bala ilçesindeki Beynam Kent Ormanı'nda ağaçlara zarar veren ökse otunun temizlenmesi için güzel çalışma başlattı. Etkinlik sırasında konuşan Ankara Orman Bölge Müdürü Hüseyin Avni Çatal, zararlı bitki ve böceklerin, ormana, yangınlardan 4 kat daha fazla zarar verdiğini söyledi.
Kışın meyve veren erik ağacı herkesi şaşırttı!
Bursa'nın Karacabey ilçesine bağlı Kıranlar köyü ile Balıkesir'in Bandırma ilçesinde kışa girdiğimiz şu günlerde meyve veren erik ağaçları hepimizi şaşırttı. Kıranlar'da organik tarımla uğraşan Şaban Burhan, eriklerin normalde nisan ayında çiçek açması gerektiğini ifade ederek, havaların soğumamasının ağaçların erken çiçek açmasına ve ürün vermesine sebep olduğuna söyledi. Bandırma'da ise ev sahipleri, bahçelerinden topladıkları erikleri komşularıyla paylaştı...
SİZDEN GELENLERDoğanın ikinci güneşi sevgidir
> Doğanın ikinci güneşi sevgidir
19 Mayıs Üniversitesi Fen ve Teknoloji Öğretmenliği 4. sınıf öğrencisiyim. Öğretmen adayı olmamız hasebiyle ''Ekoloji ve Çevre Bilimi" dersinde hocamız bizden sunum yapmamızı istedi. Bana öyle can alıcı konu söyleyin ki yaptığım sunum herkesin ilgisini çeksin...
> CEVAP: Kısa bir süre içinde kutsal öğretmenlik mesleğine adımınızı atacaksınız. Bence, öğretmen adayı arkadaşlarınıza yapacağınız konuşmayı "sevgi" teması üzerine kurmanız uygun olabilir. Örneğin "Doğanın İkinci Güneşi de Sevgidir" şeklinde bir başlık kullanabilirsiniz. Unutmayalım ki, Yaradan'ın eseri sonsuz evrendeki ahenk sevgiyle yoğrulmuş tükenmez bir enerji kaynağıdır. Öğrenci hocayı ne kadar çok sever ve ona bağlanırsa, derste de o derece başarılı olur...
Yaylalardaki şifâ hazinesi
> Firdevs Subay / RİZE
Botanikçi olduğunuzu öğrenmek sürpriz oldu benim için. Ben Kardenizliyim; Rize Çamlıhemşin Ayder Yaylaları. Yöremizde birçok şifalı ot yeşermekte. Ancak bunlardan sadece bireysel olarak faydalanılmakta. Bu konuda bilimsel bir çalışma yapılsa ve seri üretime geçilse daha iyi olmaz mı?
> CEVAP: Sevgili okurlar, Sayın Firdevs Subay bize gönderdiği mailde, tabiat harikası bu yörelerimizde binbir çeşit bitki ve çiçek yetiştiğini, ancak bunlarla şimdiye kadar çoğunlukla yabancı bilim adamlarının ilgilendiğini, üniversite ve bilimsel çevrelerimizin bu konuda çalışmaları yoğunlaştırmaları gerekliliğine işaret ediyor. Ben de bu fikrine iştirak etmekteyim. Türkiyemizin kuzeydoğu Karadeniz bölgesi çok özel bir Biotop'dur (biyolojik alan). Bu bölge, 1 milyon yıl önceden başlayıp günümüzden ortalama 15 bin yıl öncesinde sonuçlanmış ve bu dönemlerde Avrasya'yı etkisi altına almış Günz, Mindel, Riss ve Würm adlı Buz çağlarının olumsuz etkilerinden uzak kalabilmiş nadir yörelerdendir. Bu bakımdan, buralarda birçok endemik (Yalnız o yöreye mahsus) bitki ve hayvan türüne rastlamak mümkündür. Sayın okurumuz, o yörede birçok şifalı bitkinin mevcut olduğunu ve bunları halkın, sağlık problemleri baş gösterdiğinde başarıyla kullandığını bize iletiyor. Dileriz ki, bu konuyla ilgili çalışmaların sonucunda faydalı bir "Kuzeydoğu Karadeniz Şifalı Bitkileri" kitabı basılmış olur.
Gençlere temiz bir gelecek
> Hale Ulaş (Grafik Tasarımcısı) / İSTANBUL
Merhaba Ediz Bey, size ulaşacağım bir mail adresiniz olduğuna hâlâ inanamıyorum. Türkiye Gazetesinde yazacağınızı öğrendiğimde çok sevindim. Bu sizin bilgilerinizden faydalanmak için büyük bir fırsat..
> CEVAP: Değerli Hale Hanım, sanat hayatımın dışında, yıllardır "Doğal Denge"nin korunmasına yönelik çalışmalara katkı sağlamaktayım. Sevgili okurlarımıza ve genç kuşaklara, ülkemizin doğal güzelliklerin önemini vurgulamak, başarılı ve sağlıklı bir hayat ortamına çevremizdeki tabiî gelişimi koruyarak ulaşabileceğimizi anlatmaya çalışmak, benim için büyük bir mutluluktur.
Yaş kesen baş keser!
> Cihan Taluk (Üniversite Mezunu) / İSTANBUL
Sizden ricam gençlerimizi "Bir ağaç kesen bir insan öldürmüş olmaktadır" mantığına kavuşturmak için bir atılım öncülük yapmanızdır. Bu konuda örnek olarak TEMA Onursal Başkanı Hayrettin Karaca'yı görüyorum...
> CEVAP: Sayın Cihan, tabiatın tahribine karşı gösterdiğiniz hassasiyet her türlü takdirin üstündedir. Sayın Karaca, benim 25 yıldır tanıdığım aziz büyüğüm ve tabiatıyla kadim dostumdur. Kendisiyle birçok defa bahsetmiş olduğunuz eğitim yuvalarında müşterek konferanslarımız oldu. Çevrenin korunmasına yönelik önerilerinizi her zaman bize gönderebilirsiniz.
KISA KISA AYILAR ŞEHRE İNMESİN DİYE ORMANA MEYVE DİKİYORLAR
Bursa ve Artvin'de doğal hayatı korumak, bunun ayrılmaz parçası olan yaban hayvanlarının beslenme ihtiyacını karşılamak ve ayı, domuz zararlarının azaltılması için özel olarak oluşturulan bahçelerde, ormanların yüksek kesimlerine dikilmek üzere meyve fidanları yetiştiriliyor.
DENİZ SUYUNDAN HİDROJEN ÜRETİMİ MASAYA YATIRILIYOR
Haliç Üniversitesinde dün başlayıp bugün devam eden uluslararası çalıştayda, "Deniz Suyundan Hidrojen Üretimi" konusu tartışılıyor. Almanya, Yunanistan ve Bulgaristan'dan da uzmanların katıldığı çalıştayda, hem ekonomik yoldan hidrojen üretimi konusu masaya yatırılıyor, hem de bu konudaki ilerlemeler paylaşılıyor...
SATÜRN'ÜN UYDUSUNDAKİ BUHAR SUYUN VARLIĞINI DÜŞÜNDÜRÜYOR
Satürn'ün uydularından Enceladus'tan sesten hızlı şekilde püsküren gaz ve toz bulutları, astronomlara burada önemli miktarda sıvı halinde suyun bulunduğunu düşündürüyor. Gökbilimciler, Jüpiter'in uydusu Europa'da da sıvı halde suyun bulunabileceğini ifade ediyorlar... Mars'ta ise eski dönemlerde suyun bulunduğunu bilim adamları kanıtladı.
BANA YAZIN!
Her türlü sorunuzu bana sorabilirsiniz. "Güzel bir dünya" için bu sayfaya siz de katkıda bulunun. Haydi e-mail ve mektuplarınızı bekliyorum...
Yazışma Adresi: 29 Ekim Caddesi No: 23 34197 Yenibosna/İSTANBUL e-mail: ediz.hun@tg.com.tr