YENİLENEBİLİR ENERJİ ile geleceğimiz kurtulacak

A -
A +
Gün gelir petrol ve kömür biter... Odun ve tezek de bulamazsak işte o zaman yandık! Çevre politikasında yeni kilometre taşı olan güneş, rüzgâr, jeotermal ve biyogaz gibi bitmek tükenmek bilmeyen alternatif enerji kaynakları bakımından oldukça zengin bir ülkeyiz. Sevgili okurlar, günümüzde gezegenimizin kaderini iki gündem maddesi belirliyor: Çevre ve Kalkınma... İki hafta önce yayımladığımız Kyoto Protokolü ile ilgili yazımızda belirttiğimiz gibi Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı, Rio 1992 Dünya Zirvesi, belirli yeni standartlar getirmesi açısından önem taşıyor. İklim değişikliğinin önüne geçilmesi, yoksulluğun sona erdirilmesi, doğal değerlerin ve türlerin yok olmasına mani olunması, yer altı kaynak sularının temiz kalmasına önem verilmesi, çölleşme ve erozyona karşı ivedi tedbirler alınması gibi pek çok konu başlığı sonuç bildirgesinde yer aldı. Daha sonra, 2004 senesinin Haziran ayı başında Almanya'nın Bonn şehrinde gerçekleştirilen "Yenilenebilir Enerji Kaynakları Konferansı" çevreyi kirletmeyen enerji üretimi açısından bir kilometre taşı oldu. ENERJİNİN ANA KAYNAĞI GÜNEŞ Dünyamızda hayat var oldukça asla bitip tükenmeyecek yenilenebilir enerjiler, aslında üç temel kaynağa dayanıyor: Güneş enerjisi, Yeryüzünün derinlerindeki ısı enerjisi, Yerçekimi (ırmak ve nehirlerin hareketi)... Yerçekimi, medcezir (gel-git) santrallerini ve yerkabuğunun iç ısısı ise jeotermal santralleri çalıştırırken, diğer bütün yenilenebilir enerjiler, kaynaklarını güneşten alıyorlar. Güneş enerjisi, bitkilerin fotosentez yapmalarını sağladığı için biyolojik atıkların da asıl enerji kaynağı. Suyun buharlaşması ve yağışlarla tekrar yeryüzüne dönmesiyle süregelen su döngüsünün de, ısı farklarının meydana getirdiği rüzgar gibi hava akışlarının da kaynağı güneş enerjisi. Ayrıca, güneş kolektörlerinde toplanan ısı ve fotovoltaik panellerle elektriğe dönüştürülen enerji de doğrudan güneşten besleniyor. İnsanoğlunun hayat serüveninde, enerji kaynağı olarak çoğunlukla odun kullanılmıştır. Birçok ülkedeki tabii orman dokusu bu yüzden yok edilmiştir. Her ne kadar bazı yörelerde tezek gibi hayvansal atıklar yakıt olarak kullanılıyorsa da, bunlar lokal bazda bir değer taşıyor. Sanayi devrimiyle birlikte, odundan daha fazla enerjisi olan kömür, temel enerji kaynağı olarak ön plana çıktı. PETROL REZERVLERİ SINIRLI Petrol kullanımı ile birlikte sanayi ekonomisi de gelişti ve günümüzde başlıca enerji kaynağı haline geldi. Ancak, 1970'li yılların başından itibaren petroldeki fiyat artışları, pek çok ülkeyi alternatif enerji kaynakları ile ilgili araştırmalara yöneltti. Ayrıca, petrol rezervleri yenilenemez nitelikte bir kaynak. Gün gelecek, tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Teksas'ın, Kanada'da Alberta'nın, Romanya'nın petrolü hemen hemen tükenmiş durumda. Kuzeydoğu Atlantik'teki denizaltı petrol rezervleri, Rusya ve Kazakistan'daki, Ortadoğu'daki potansiyel ise henüz tükenmeye yakın değil, ancak onlar da bir zaman sonra çok azalmış olacak. İşte bu sebepten dolayı, bilim adamları hiç tükenmeyecek enerji kaynakları üzerinde yoğun bir şekilde çalışmaktadır. TÜRKİYEMİZ ÇOK ŞANSLI Kıymetli okuyucularım, önümüzdeki haftalarda sizlere bu tükenmeyen kaynakları tanıtacağım. Her geçen gün, yenilenebilir kaynaklara verilen önem giderek artıyor. Bunlara örnek olarak; Brezilya'da bitkilerden elde edilen etil alkolle çalışan arabalar, Çin'de akarsu santralleri, Hindistan'da canlı atıklarından üretilen biyogaz, Yeni Zelanda, İzlanda, Türkiye ve İtalya'da jeotermal enerji ve birçok ülkede faaliyette bulunan güneş ve rüzgâr enerjisini gösterebiliriz. Bu konuda, Türkiyemizin büyük potansiyele sahip olduğunu görüyoruz. O halde "Yenilenebilir Enerji Kaynakları"na yönelmek, ülkemize uzun vadede büyük ekonomik ve doğayı kirletmediği için ekolojik yararlar sağlayacaktır. Gelecek haftaya kadar esenlikler diliyorum. Sevgiyle kalın. YENİLENEBİLİR ENERJİ ile geleceğimiz kurtulacak

İzmir körfezi "kuş cennetine" dönüştü Büyük Kanal Projesi'nin tamamlanmasının ardından kirliliğin durduğu İzmir Körfezi'nde, çeşitli balık türleri artmaya başladı. Balık ve canlıların artışı, bunları avlayarak beslenen pelikan, karabatak, balıkçıl ve flamingoları da körfeze çekti. Ege Üniversitesi'nden değerli meslektaşım sayın Prof. Dr. Mehmet Sıkı, balık ve deniz canlılarıyla beslenen kuş türlerinin kışın kuytu olan körfez ve koylarda gruplar halinde avlanmayı tercih ettiklerini ifade ederek şu bilgileri veriyor:, "Bu yıl körfezde Romanya, Yunanistan, Bulgaristan ve Rusya'dan gelen pelikanlara rastlanıyor. Körfezde canlı türünün artması ile İzmir Kuş Cenneti'ndeki pelikan kolonileri, körfezde avlanmaya, beslenmeye başladı. Bu doğal zincir açısından son derece yararlıdır." Denizlerin YARAMAZ çocukları Biyolojik çeşitliliğin korunmasının yanında halkın istifadesine sunulacak botanik bahçeleri, tabiat müzeleri ve hayvanat bahçeleri gibi faaliyetlerin önemini her fırsatta dile getiriyoruz. İşte bunlar güzel bir örnek... Haliç'in kıyısında hizmete açılan "Deniz Memelileri Gösteri ve Yüzme Merkezi", hoşça vakit geçirmek isteyen ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Yunuslar, deniz aslanları, foklar ve balinalar... Hem eğlendiriyor, hem kendilerini tanıtıyor, hem de otistik ve spastik hastaların tedavisinde rol alıyorlar. "Sara" adlı deniz aslanı ise, eğitmeniyle birlikte tango yapıyor, saksafon çalıyor, asker selamı veriyor. SİZDEN GELENLER Yağları dökmeye içim el vermiyor > Canan Eraslan Yıllardır imkânları sınırsız olmayan çevreyle ilgili düşünüp, elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Belediye, çöpleri ayrı toplasa da toplamasa da ambalajlarla evsel atıkları hep ayrı tuttum. 1 litre yağın bile ne kadar suyu kirlettiğini bildiğimden, dökemiyorum lavaboya. Birkaç defa ALBİYOBİR'e yazdım, cevap alamadım. İnsanlık, doğa, çevre ve sağlıklı nesiller yetiştirme konusunda gayretliyim. Ancak zaman zaman da elimin kolumun bağlandığını hissediyor ve yoruluyorum... Çabalarınızı destekliyor, bu yolda sizlere kolaylıklar diliyorum. CEVAP: Sayın Eraslan, sözünü etmiş olduğunuz atık yağların ve çöplerin bertaraf edilmesi büyük önem taşıyor. Ne yazık ki, belediyelerimiz bu konuda pek gayretli değiller. Ayrıca, değinmiş olduğunuz atık mutfak yağları da kanalizasyonlara karıştığı için büyük bir problem oluşturmakta. Birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi, mahalle yetkilileri ihdas edilip, belediyelerin yardımı ile, sizin de belirttiğiniz şekilde çöplerin ayrı ayrı toplanması, yağların ise özel vasıtalarla alınıp re-cycling (geri kazanım) projesine tabi tutulacak şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Dilerim, yakın gelecekte bu düşüncelerimiz gerçekleşir. Her eve çöp öğütme makinesi > Nurcihan Altın Merhaba Ediz bey! Yıllardır düşündüğüm bir projeyi sizinle paylaşmak için yazıyorum. Mantıklıdır veya değildir bilemiyorum, belediyeler her eve bir çöp öğütme makinesi verseler veya çok uygun bir fiyata satsalar ve herkesin alması sağlansa. Çöplerin geri dönüşümü daha kolay ve daha ucuza sağlanmış olur. Bir de dağıtıcılar eski gazeteleri geri toplasa daha mı iyi olur? Bizler evlerimizde ne gibi şeyler yapabiliriz çevreye katkı için. Bunlar hakkında bilgi verirseniz çok memnun olacağız. CEVAP: Sayın Altın, öncelikle çevre korumaya yönelik görüşleriniz için size teşekkür ediyorum. Sırasıyla cevaplamaya çalışayım: Çöp öğütme makineleri çok fazla kullanışlı değildir. Çünkü biriken artıklar mikroorganizmaların ve çeşitli bakterilerin üremesine imkan sağlar ve ayrıca koku da üretir. Gazetelerin toplanması çok fayda sağlar, bu işi Belediyeler halletmelidirler. Evdeki işlemlere gelince; tasarruf yapmak, komşulara örnek olmak birey ve ailelerin mesuliyetlerinin başında gelmektedir. Güzel ve doğası tahrip edilmemiş bir dünyada hep birlikte mutlu yaşamak dileğiyle sevgi ve saygılarımı sunarım. Okaliptüsler var olsun!.. > Tahir Çetin Yol, su, köprü ve barajlar güzel şeyler. Ancak güzel bir şey daha var. O da bütün bu hizmetler yapılırken, bir yok edişe sebebiyet vermemek. Yeni yapılan Muğla-Marmaris yolunun etrafındaki Okaliptüs ağaçlarının hayatı tehlike altında. Okaliptüs'lerin çok su tükettiği söyleniyor, bu ağaçlar aldığının fazlasını tabiata geri veriyor. Okaliptüs'ün yağı sivrisineği, keneyi, böcekleri kovar, yaralara, romatizmaya ve şekere iyi gelir, kokusu da hoştur. Yol, ovanın ağaç olmayan yerinden geçirilebilir. Okaliptüsler varolsun, yollarımız hayat versin! CEVAP: Sayın Çetin, eskilerin deyimiyle "Yaş kesen baş keser"... Ama ne yazık ki, ülkemizde her şeyi ben bilirim havası hakim. Oysa bilimin ışığında hareket edilse, bir çok konu açıklığa kavuşacak. Ağaçlar, yer altından çektikleri suyun büyük bir bölümünü "terleme" yoluyla atmosfere deşarj ederler ve böylelikle yağmurlar oluşur. Bir bilgi daha vereyim: Avustralya'da okaliptus ağaçları koruma altındadır. Bunların üzerinde yaşayan "Koala" isimli keseli bir memeli hayvan, sadece besin olarak okaliptüslerin yapraklarıyla hayatını sürdürür. Demek ki, ülkemizde Okaliptüs ağaçlarını da düşünen varmış. Teşekkürler Tahir Bey... Cennet vatanın kıymetini bilelim > H.T. Güzel ülkeme, İstanbul'a geçen yıl tam 27 yıl aradan sonra tatile geldim. Beni şok eden bazı durumları sizlerle paylaşmak istiyorum: Yabancı ülkede, yerde tek bir çöp bulamazsınız. Biz de ise insanlar ne bulurlarsa yere atıyor. Trafik kurallarına uyan yok. Yaşlılara yer vermiyoruz. Kanunlarımız yetersiz. Yerli-yabancı turistler arasında başta müzeler olmak üzere işletmelerde uygulanan fiyat farkı çok çirkin. Böyle giderse turist gelmez! Yabancı dil eğitimimiz yetersiz... Çok şey var ama yazmakla bitmez. Cennet vatanımızın kıymetini bilmiyoruz. CEVAP: Değerli okuyucumuz, Türkiye'de yıllardır yaşadığımız problemleri dile getirmişsiniz. Sonunda da, bu durumun eğitimle düzelebileceğine işaret etmişsiniz. Size aynen katılıyorum. Ancak eğitimledir ki, dünyada olup bitenleri öğrenebilir, birbirimize olan sevgimizi, muhabbetimizi ve saygımızı pekiştirebiliriz. Her konuda kanunlarımız mevcut, ancak bunların uygulanmasında sıkıntılar yaşanıyor. Yakın bir gelecekte bugün yaşadığımız problemlerin üstesinden geleceğimize yürekten inanıyorum. Yapılması gereken, sadece biraz daha gayretli olmak, azim ve disiplini elden bırakmamak olmalıdır. BA­NA YA­ZIN! Her tür­lü so­ru­nu­zu ba­na iletebilirsiniz. "Gü­zel bir dün­ya" için bu say­fa­ya siz de kat­kı­da bu­lu­nun. Hay­di e-ma­il ve mek­tup­la­rı­nı­zı bek­li­yo­rum... Ya­zış­ma Ad­re­si: 29 Ekim Cad­de­si No: 23 34197 Ye­ni­bos­na/İS­TAN­BUL e-ma­il: ediz.hun@tg.com.tr
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.