Sevgili okurlar, dünyamızdaki yararlanabileceğimiz kaynaklar sınırsız değil. Onun için israftan kaçınmak, daha azını daha verimli kullanımını sağlamak zorundayız. Günümüzde sonsuz ihtiyaçlar olarak tanımladığımız tüketim toplumları 21'inci yüzyılda insanlığı nereye taşıyacak? Her geçen gün büyüyen ekonomiler insanoğlunu acımasız ve sonu gelmez bir kazanma hırsına sevk etmiyor mu?
TÜKETİM=REFAH ALDATMACASI
Ortalama 50 yıllık bir mazisi bulunan tüketim ekonomisinin temel varsayımı; tüketici ne kadar çok alışveriş yaparsa, ülke düzeyinde refah seviyesinin de o derece yüksek olacağı inancına dayanır. Oysa bu çok tartışmalı bir düşüncedir. Ülkemizde günümüzde yaşanan kredi kartı ödemelerindeki sıkıntıları buna örnek gösterebiliriz. ABD toplumunda kişi başına günde 2.4 kilo çöp üretiliyor. Ülkemizde ise günümüzde bu rakam kişi başı 1 kiloyu çoktan aşmış durumda.
Ülkemizde çöp üretimini azaltmak ve çöpleri ayrıştırarak yeniden kazanımı gerçekleştirmeliyiz.
ÇÖPLÜKLERDE HAZİNE GİZLİ!
Bu, toplumsal hatta felsefi bir problem, çünkü bireylerin dünya görüşüne ve tutumlarına bağlı olarak gelişmekte. Çöplerin değerlendirilmesi "Yeniden Kullanım" ifadesiyle tanınır (İngilizce adıyla Recycling). Bütün dünyada, günümüzde geniş çapta bu uygulama kullanılmaktadır. Çöpe atılan kağıtlar, madeni eşyalar, şişeler ve yemek artığı gibi organik maddeler, haftanın belirli günlerinde değişik renkteki konteynerlerde toplanmakta ve hammadde olarak kağıt, maden, cam üretiminde kullanılmak üzere yeniden fabrikalara gönderilmektedir. Ayıklanan organik maddeler ise kompostlanıyor, yani organik kökenli çöplerden toprağa benzer bir madde üretiliyor. Ancak, çöp dediğimiz evsel katı atıklar haricinde, biyolojik, radyolojik ve kimyasal atık içeren hastane çöpleri, tarımsal ve sanayi etkinliklerinden kaynaklanan katı atık ve çöpler, arıtma tesislerinden ortaya çıkan birikinti çamurlarını da katı atık kaynakları olarak sıralayabiliriz.
Belediyeler, artan nüfusla birlikte yığılan çöplerin nakli, depolanması, belirli gruplara ayrılarak yeniden kazanımı konusunda zorluklar yaşamaktadırlar. Yakma ve araziye boşaltma gibi çağdaş olmayan yöntemler uygulanmakta. Özellikle yakma işleminde dioksin ve furan gibi çok tehlikeli kimyasal gazlar atmosfere yayılmakta, açık alanlara boşaltılan atıklar ise yeraltı suyunu kirletmektedir. Çöplüklerde çoğalan zararlı mikroorganizmalar sinekler vasıtasıyla yerleşim alanlarını tehdit etmektedir. Ayrıca oluşan metan gazı (CH4) yangın ve patlama ihtimalini arttırmaktadır.
ÇAĞDAŞ DEPOLAMA
Yapılması gereken işlemler, çağdaş depolama alanları tesis etmek, metan gazı kaçağına karşı yüzeyde bacalar açmak, yağmur ve kar gibi yağışlardan sonra oluşabilecek zehirli sıvıları belirli kanallar vasıtası ile arıtma ünitelerine aktarmak şeklinde özetlenebilir. Ayrıca tıbbi atıklar da 95 derece sıcak buhardan geçirilerek adi çöpe dönüştürülür.
Sevgili okurlar, çok kapsamlı ve toplum sağlığını tehdit eden bu çevre problemini çok özet şekliyle sizlere anlatmaya çalıştım. Ümit ederim ki, binlerle ifade edilen belediyelerimiz bu konuya gereken hassasiyeti göstermektedirler. Ülkemizde çöplerin bertarafı hakkında geniş bilimsel bilgiye sahip uzmanlarımız mevcuttur. Yeter ki onları en iyi şekilde değerlendirme imkânı bulabilelim. "Her şeyi ben bilirim, ben yaparım düşüncesi" yerine, işi ehline bırakma özverisini gösterebilelim. Hepinize sağlıklı günler diliyorum.
Çanakkale'ye 'Sessiz kuğu'lardan sonra flamingolar da geldi
> Kış mevsimiyle birlikte havaların iyice soğumasıyla Kuzey ülkelerinden gelen "Sessiz kuğu"ların ardından, flamingolar da Çanakkale'ye göç etti. Kente gelen 20 civarındaki flamingo, Geyikli Beldesi İskelesi yakınında oluşan doğal su birikintilerine kondu. Biz doğal alanlarımızı iyileştirip koruduktan sonra daha nice canlılar ülkemizin müdavimi olur...
"Bu ne güzel bir site böyle..."
İnternet sitemizi inceleyip bize güç veren tüm çevre dostlarına saygı ve sevgilerimi sunuyorum... Müsaadelerinizle ABD'den kıymetli meslektaşım M.Kemal Cebecioğlu'nun bize gönderdiği nazik mesajındaki görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyorum: "Ben nice seneler ABD'de çalışmakta olan ve yakında erken emekliliğe ulaşıp memlekete dönecek olan bir mühendisim. Ediz Bey, İnternet gazetesinde yazdıklarınızı ve sitenizi görünce çok memnun oldum. Bu ne kadar güzel bir şey böyle! Benden en samimi tebrikler size, böyle dünyanın karmakarışık olduğu bir dönemde önemli bir konuya yol açmışsınız. Ayrıca 'Aromaterapi' denilen bitki özü karışımının cilt problemine ve strese iyi geldiğini öğrendim. Bunu da buradan sizinle paylaşmak istedim..."
AĞAÇ DİKMENİN YAZI KIŞI OLMAZ!
Geçtiğimiz hafta Adıyaman'a çıkarma yapan Eroğlu, Hasancık orman fidanlığında düzenlenen törenle 2009 yılı Türkiye geneli ağaçlandırma çalışmalarının startını, "himalaya sediri" fidanını dikerek başlattı.
BAKAN'IN "ÇEVRECİ SEÇİM" RİCASI: Geri dönüşümü olan afiş kullanın
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, mart ayında yapılacak olan yerel seçimler öncesinde siyasi partilerin daha çevreci bir ortamda seçime girmelerini istedi. "Propaganda yapılsın ama israf yapılmasın" diyen Eroğlu, "Seçimlerde bütün partilerimizin oluşabilecek çevre kirliliği faktörlerine dikkat etmesini istiyoruz. Asılan afişlerden kullanılan plastik malzemelere kadar geri dönüşümü de olabilecek malzemeler kullanılmalıdır. Çevreci bir seçim olsun istiyoruz." Şehirlerdeki gürültü kirliliğine de el atacaklarını ifade eden Bakan, şu şikayeti anlattı: "İstanbul'dan geçtiğimiz günlerde bir doktor bana bir mektup gönderdi. Ertesi gün ameliyata girecekmiş ve müzik sesinden dolayı bir türlü uyuyamadığını belirtmiş. Ne hale gelmişiz!"
Bir avuç yem binlerce umut
Ardahan'da doğal hayatı korumak için Çevre ve Orman Müdürlüğü yetkilileri tarafından dere yataklarına yem bırakıldı... Soğukların sertleştiği bu günlerde biz de elimizden geleni ihmal etmeyelim! Penceremizin önüne konan kuşa bir avuç yem bıraksak, veya evimizin bahçesinin etrafında dolanan canlılara biraz bayat ekmek vb gibi yiyecek yerleştirsek fena mı olur?
Deniz Tarağı'nda zehir tehlikesi
> Guinness'e dünyanın en uzun yaşayan canlıları olarak giren "deniz tarakları", bütün denizlerimizde yaşıyor. Çanakkale Onsekiz M Üniversitesi'nden değerli meslektaşım Yrd. Doç. Dr. Nermin Berik, deniz taraklarının, ekonomik değeri olan bir midye türü olduğunu belirterek, şu uyarıda bulunuyor: "Su canlıları yaşama alanlarının aynası konumundalar. Bizler onları kirli sularda yaşamaya mahkum edersek, bu nimetleri kendimize zehir edebiliriz!"
Bodrum'da yalancı bahar...
Hava sıcaklığının 15 derece ölçüldüğü Bodrum'da kırlar rengarenk çiçeklerle kaplandı, badem ağaçları çiçek açtı. Köpeklerini kırda gezdiren Ersin Uçar adlı vatandaş, baharın Bodrum'a her zaman erken geldiğini söyledi. Bu arada, güzel havayı fırsat bilen vatandaşlar kent merkezinde yürüyüş yaptı.
Artık uçamayacak!
Bir aracın çarpması sonucu yaralanan şahine bir hafta iş yerinde bakan Konyalı İlhan Sert, "Zavallı hayvanı tedavi için Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi'ne getirdim. Ancak sağ ayağı kangren olduğu için kesilecek. Kanadındaki yaralardan dolayı da artık uçamayacak. Yine de ben onu yaşatmak istiyorum" dedi. Kendisini hassasiyetinden dolayı tebrik ediyoruz.
SİZDEN GELENLER İguanalarınıza ne oldu acaba?
Kathy Dimitroff/ABD
Ediz Bey, bir lisede Yer Bilim Öğretmeniyim. İnternet sayesinde yazılarınızı zevkle okuyor ve filmlerinizi seyrediyorum. 1970 yıllarının başında evinizde büyüttüğünüz iguanaları Norveç'e gitmeden evvel ne yaptınız?
Sayın Dimitroff, sözünü ettiğiniz iguanaları 1977 senesinin Ağustos ayında İstanbul Burgaz Adası'nda, rahmetli Turgut Egemen'in özel hayvanat bahçesinde oluşturduğumuz bir bölüme anne ve yavruları olmak üzere yerleştirdim. Hayatta zaman geliyor, çok sevdiğiniz ve özenle yetiştirdiğiniz canlardan ayrılmanız gerekebiliyor. Ayrıca özellikle belirtmeliyim ki, benim uzun ve yoğun araştırmalarım sonucu üretebildiğim iguanalar, Almanya'da yayınlanan bilimsel dergi Salamandra'da topluma aktarıldıktan sonra birçok hayvanat bahçesinde üretilmesi mümkün oldu. İlginçtir San Diego Zoo da bunlara dahildir.
Çevre duyarlılığımız maalesef çok zayıf
Hilmi Güler
Almanya'da 30 yıl yaşadım. Adamlar çevreyi kirletene basıyor cezayı, ama biz çok vahim durumdayız. Vatandaşın duyarsızlığı da cabası, ne olacak bu halimiz Ediz Bey?
Sayın Gürel, Avusturya Lisesinde okuduğumdan Almanya'da ben de çok kaldım. Orda hem halk duyarlı hem de devlet tedbirini almış. Bizim gazete olarak hassasiyetimiz de bundan kaynaklanıyor. İlgininize teşekkür eder umutlu olmanızı dilerim.
Kayıp dünya Borneo
Uzm. Biyolog Yavuz AYDIN
Yarısı Endonezya'ya diğer yarısı Malezya'ya ait Borneo Adası'nda, son 10 yılda balık, böcek ve çeşitli bitkilerden oluşan 365 yeni canlı türü keşfedildi. Ne var ki burada yaşayanlar da içinde bulunduğu vahşi hazinenin farkında değil. Tıpkı ülkemizde olduğu gibi!..
Değerli meslektaşım, Borneo adası, Brunei Krallığı da dahil olmak üzere üç ülke tarafından paylaşılmış durumda ve bugün en bakir ve el değmemiş biotopları içinde barındırıyor. Aynı şekilde, hemen yakınında bulunan Selebes (Sulavesi) ve Komodo adaları da sayısız zenginliğe sahip. Biz de onlar gibi yok ettik. Örnek olarak 1970'lerde soyu tükenen Anadolu Leoparı gösterilebilir. Biyologlar olarak bu kadir bilmez anlayışa savaş açmalıyız!
Bir gün İstanbul'da da geyiğe rastlar mıyız?
Steven Tilki/ABD
Los Angeles'ta yaşıyorum, her taraf gökdelen ama ortalık yemyeşil parklarla dolu. Arabayla gezerken yolda, her an bir geyik veya ayıyla karşılaşabilirsiniz. Ama Türkiye ve KKTC'de kentleşme yüzünden ağaçlar kesiliyor. Bunu nasıl durdurabiliriz?
Sevgili Steven, çevreye duyarlı yaklaşımlarınız beni çok duygulandırdı. Ben öteden beri "botanik bahçeleri" ve "tabiat müzeleri" için ısrar ediyorum. Sizin gibi hassas insanlar çoğaldıkça bu işin üstesinden geliriz.
BANA YAZIN!
Her türlü sorunuzu bana sorabilirsiniz. "Güzel bir dünya" için bu sayfaya siz de katkıda bulunun. Haydi e-mail ve mektuplarınızı bekliyorum...
Yazışma Adresi: 29 Ekim Caddesi No: 23 34197 Yenibosna/İSTANBUL e-mail: ediz.hun@tg.com.tr