Hep söylüyorum, sürekli yazıyorum; F.Bahçe Avrupa'da bir başka... Artık Avrupa'nın kelli felli takımları F.Bahçe'den bir puan alınca mutlu oluyor, başarı sayıyor. Hey gidi günler hey... Bu günleri rüyamda görsem inanmazdım. Aziz Yıldırım'ın 10 yıllık başkanlık döneminde hep söylediği, "F.Bahçe bir gün Avrupa'da şampiyon olacak" iddiasının artık hayal olmadığını herkes görüyor. PSV maçını tribünden seyrederken eminim en çok Yıldırım gururlanmıştır. Futbol Federasyonu'yla, ligdeki rakiplerle, Merkez Hakem Komitesi'yle, medyayla savaşı hiç bitmedi. Hasta oldu, yatağa düştü, yılmadı. Gün geldi ailesini karşısına aldı. En büyük sevdası, ailesi, her şeyi hep F.Bahçe oldu. Sonunda herkesin özlediği takımı ortaya çıkardı. Dünya yıldızlarını getirerek F.Bahçe'yi dünyada futbolla ilgilenen herkesin tanıdığı bir marka haline getirdi. Helal olsun... F.Bahçe bu gruptan çıkar. Hem de rakiplerini döve döve çıkar. Sonrasında karşısına çıkacak bir çıtır rakip, biraz da şansı olursa yarı final bile hayal değil... Carlos'un sağ bek hali! Onu, geçen sezon eski haliyle 2. yeni haliyle 1. Lig'de izlemiştim. Gencecik, fişek gibi bir delikanlı. G.Birliği OFTAŞ'ın ele avuca sığmaz bücürü için dostlarıma, "Bu çocuk Roberto Carlos'un sağ bek hali" demiştim. Gökhan Gönül'den bahsediyorum. PSV maçında ilk kez bir Avrupa sınavına çıkan ve "gönülleri" fetheden Gökhan'dan. F.Bahçe'ye geldiğinden beri yedek kulübesinde oturan Gökhan, hiçbir zaman Zico'ya "gönül" koymadı, bütün idmanlara "gönüllü" çıktı. Oynadığı maçlarda sarı-lacivertlilerin "gönlünü" çalan Gökhan, şimdi çalışmalarının karşılığını "gönlünce" eğlenerek çıkarsın. Şımarmadan, abartmadan...Türk futbolu yeni bir yıldız kazandı. Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim'in de bu yeni yıldızı görmesi gerekiyor.