İsyansilin!..

Geçtiğimiz günlerde Türkiye Kupası'ndan elenen ve 100. yıldaki kupa ümidini lig şampiyonluğuna bağlayan F.Bahçe, ligden çekilme tehdidiyle de hem Federasyona, hem de MHK'ya gözdağı vermişti. Herkes gözünü maça dikmiş, "Acaba hakem bugün ne hata yapacak?" diye bekliyordu. Yaşananlar F.Bahçe taraftarını paranoyak yaptı. Bence haksız da sayılmazlar. Koca sezon boyunca F.Bahçe'nin başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi. Bütün bunları bir tesadüfler zinciri olarak görmek en kralından 'Polyannacılık' olmaz mı? Türkiye Kupası'ndan elenilmesine rağmen F.Bahçe taraftarları tribünleri tıklım tıklım doldurmuştu. Hep bir ağızdan isyanlarını dile getiriyorlardı. Onlar tribünde, futbolcular da sahada haykırıyorlardı sanki...Daha ilk dakikadan itibaren Denizli'yi kendi yarı sahasına hapsettiler. Öyle motive olmuşlardı ki; her futbolcu iki kişilik oynuyordu. Ama bu kez yapılan iğnenin adı Azizsilin değil, İsyansilin'di. Topu ayağına alan her oyuncu Federasyona, MHK'ya, verilmeyen penaltılara, haksızlıklara isyan ediyordu sanki... "Artık yeter" haykırışı bütün Kadıköy'deydi. Alex topu ağlara yolladığında yaşanan sevinç görülmeye değerdi. F.Bahçeli futbolcular fazla gelen İsyansilin'den zaman zaman birbirleriyle dahi kavga etti. Çok fazla motive ve hırslı olmaları kendilerine zarar verdi. Denizli sanki küme düşme tehlikesi yokmuş gibi rahattı. Oyunu hep kendi sahasında kabul etti ve akıllıca oynadı. F.Bahçe'nin son haftalarda alışkanlık haline getirdiği, "gol kaçırma hastalığı" dün de devam etti. Eğer direklerden dönen ve çerçeveyi bulan toplar gol olsaydı, ortaya inanılmaz bir skor çıkabilirdi. Denizli az ve öz gelerek istediği skoru aldı. F.Bahçe'nin 'Denizli sendromu' bu yılda devam etti. Hakem Hüseyin Göçek, maçı "olması gerektiği"gibi yönetti. Yani adilce... Zaten F.Bahçelilerin başka bir şey istedikleri yok. Maçın böylesine adil yönetilmesinde F.Bahçe Yönetimi'nin yaptığı, "Ligden çekilme" tehdidi eminim etkili olmuştur. Demek ki maçlar sonuca tesir etmeden de yönetilebiliyormuş. Sarı-lacivertliler, şampiyonluk yolunda çok önemli 2 puanı hem de kendi saha ve seyircisi önünde kaybetti. En yakın rakip Beşiktaş'la aradaki puan farkı 2'ye düştü. Bundan sonra bütün maçlarını kazanmak zorundalar. Demek ki neymiş, "Keskin sirke küpüne zarar"mış...