Başkan Aziz Yıldırım geçen hafta yazdığım, "Ne gerek var teknik adama" başlıklı yazıma bozulmuş. Ama ya tam olarak okumamış ya da resmi internet sitesinden yapılan bütün açıklamaları, yalanlamaları kaleme alan Sayın Abdülkadir Kuşin konuyu tam anlayamamış. Benim yazdıklarımla Başkan Yıldırım'ın söyledikleri bire bir aynı. Bir de başlık atılmış; "Kurum yönetmek köşe yazmak gibi değildir" diye... Ben bu ifadeyi biraz değiştireceğim; "Köşe yazmak kurum yönetmeye benzemez." Zaten resmi internet sitesinden yapılan açıklamaları kaleme alanların yaptığı cümle düşüklükleri, derdini tam olarak anlatamama durumu bunu açıkça gösteriyor. Gazetecilik, köşe yazarlığı zor iş vesselam. Sayın Başkan; her gün tam sayfa haber yapmanın, oturup bir konuyla ilgili yeni fikirler üretmenin zorluğunu bilir misiniz? Siz çevrenizdeki birkaç gazeteci hariç, diğerlerini, "yalancı" olarak gördüğünüz için bunu anlamanız hiç de kolay değil. Biz "gerçek" gazeteciler, başkanın yanında olmadan, futbolcularla aynı uçağa binmeden, aynı otellerde kalmadan okuyucularımıza her gün yeni haberler vermeye çalışıyoruz. Kimsenin adamı, kimsenin borazanı değiliz. Dürüstçe, mertçe gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Kimseyle bir göbek bağımız yok. Bu yüzden bazı eleştirileri daha rahat yapabiliyoruz. Ama eleştirince ya da sizin hoşunuza bir şey yazdığımızda, "Fenerbahçe düşmanı" oluyoruz. "Benim" diyen Fenerliden de daha Fenerliyim. Bunu beni tanıyanlar çok iyi bilir. Ama öte yandan da gazeteciyim. Gördüğümü, bildiğimi yazmazsam kendime ihanet etmiş olurum. Sürekli, "yine yalan yazıyorsunuz" demektense gazetecilerle olan ilişkilerinizi yeniden gözden geçirmenizi öneririm. 10 yıldır F.Bahçe Başkanlığı yapıyorsunuz. Bu gerçekten uzun bir süre. 10 yıl içerisinde tesisler yaptınız, futbol takımını çok iyi yerlere getirdiniz. Hayal bile edilemeyen transferleri gerçekleştirdiniz. Ama görevi haber yapmak olan basın emekçileriyle bir türlü iletişim kuramadınız. Kalpleri kazanmak, tesis ya da transfer yapmaktan daha kolay. Yani sizin de anladığınız gibi, "Köşe yazmak kurum yönetmeye benzemez." Fener 'takım' oldu! F.Bahçe'nin kampını takip etmek için Antalya Belek'teyiz. Hava güzel, ortam süper. F.Bahçe'de gerçekten bir kolej havası var. Yerli - yabancı bütün futbolcular birbirleriyle çok iyi anlaşıyor. Bir bakıyorum Can Brezilyalılarla Portekizce konuşuyor, kafamı çeviriyorum, Kemal, Roberto Carlos'a Türkçe öğretiyor. İdari Menajer Volkan Ballı'nın bu havanın oluşmasında büyük payı var. Futbolcuları bir an olsun yalnız bırakmıyor, dertlerini dinliyor. Oyuncular ailevi problemlerini bile Ballı'ya anlatıyorlar. Kampın futbolculara teknik, güç, dayanıklılık kattığını söyleyemem. Ama kolej havasının oluşturulması, takım içi dostlukların artması açısından çok iyi oldu. Zaten 'takım' demek de bu değil mi?