Küresel kriz varmış! Aman boş ver F.Bahçe'de kriz mriz yok. Milyon dolarları, "çöpe" atacak kadar para var. Şampiyonlar Ligi'nden kazanılacak paraya da ihtiyaç yok. Göndersinler ellerindeki futbolcuları bedavaya, alsınlar pahalı, "yeteneksiz" oyuncuları... Ne olacak ki? Doğal gaza, elektriğe zam gelmiş! Fark etmez. Dedik ya bizim parayla pulla işimiz yok! Fenerium para basıyor, taraftar her maç stadı tıka basa dolduruyor. Elektrik sobaları yanıyor Saracoğlu'nda... Sıcak sıcak maç seyrediyoruz! Kar geliyormuş! Varsın istediği kadar yağsın. Ne de olsa Başkan Aziz Yıldırım, bir açıklama yapar, günlük güneşlik olur her şey... Ya da bir derbi galibiyeti yetişir imdada! İşte son dönemde "Azizci" F.Bahçe taraftarının profili bu! Başkanın yaptığı her şeyi doğru kabul eden, başarısızlıklardan, "İyi sonuçlar yakında gelecek" diye sıyrılan, yanlış transferlere, "Vardır başkanın bir bildiği" diyerek yaklaşan ve Aziz Yıldırım'ın hatalarını "asla" kabul etmeyen bir taraftar topluluğu! Aynı başkanları gibi konuşuyor, düşünüyorlar. Eleştiriye asla tahammülleri yok. Buyurun bakın F.Bahçe'nin durumuna... Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti, "Bu takım Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olamaz" diye. "F.Bahçe düşmanı, Aziz Yıldırım muhalifi" ilan edildik! Bizim gördüğümüz gerçekleri göremediler. Tıpkı "Futbolu çok iyi bildiğini iddia eden" başkanları gibi... Böyle düşünmeye devam ederlerse durum daha da kötüye gidecek. Birilerinin F.Bahçenin menfaatine, "Kral'ın çıplak" olduğunu söyleme vakti gelmedi mi? Aziz Yıldırım'ın F.Bahçe'ye tesis ve şirketleşme anlamında verdiklerini tartışmaya bile gerek yok. Hele geçtiğimiz günlerde G.Saray eski başkanı Özhan Canaydın'ı ziyaret etmesi gerçek bir fair-play örneğiydi. İkisini aynı karede gördüğümde düşündüm. Acaba, "Yıldırım başkanlığı bıraksa kim onun ziyaretine gider?" diye... Etrafı "en kalabalık" başkanı kim hatırlar? Bir düşünün bakalım. Kim?