Ne ceza verilecek?

Dün gece oynanan maçın seyircisiz olması eminim bazılarını çok sevindirmiştir. İstanbul'un hava kirliliğinin Şükrü Saracoğlu Stadı üzerine çökerttiği sis ve sessizlik maçın korku filmi gibi başlamasına neden oldu. "Sahada meydana gelen olaylar", "Merdiven boşluklarının boş bırakılmayarak talimatlara aykırı bulunmak" ya da "Taraftarın çirkin ve kötü tezahüratta bulunması" gibi Futbol Federasyonu'nun F.Bahçe'yi "abone" ettiği cezalar olmayınca, "Federasyon acaba nasıl bir kulp takacak da ceza verecek?" diye düşündüm. Geriye bir tek, "Bir yöneticinin Futbol Federasyonu'nun saygınlığını zedeleyecek beyan vermesi" şıkkı kalmıştı. Ama maç sonunda o da olmayınca "sevgili" Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun eli boş kaldı. Yahu bu Kurul, "sadece F.Bahçe'ye ceza vermek için mi toplanıyor?" Bundan sonraki iki resmi maçın daha seyircisiz oynanması eminim Türk futbolunu "ileriye" götürecektir! Hele Başkan Aziz Yıldırım'a verilen 1 yıllık hak mahrumiyeti cezasıyla Milli Takımımız, önümüzdeki Dünya Kupası'nda kesin şampiyon olacaktır! Türkiye Futbol Federasyonu'nu sadece ceza vermek için kullanan, takımları "bizden" ve "onlardan" diye bölen, kişisel hırslarını ve egolarını, yetkilerini kullanarak tatmin eden Federasyon Yönetimi tam anlamıyla "bittiklerini" gözler önüne sermiştir. Ha unuttum, maçı yazacaktım. Seyircisiz, F.Bahçe'nin yedek takımının bile rakibini gole boğduğu, maçın nesini yazayım? Gariban İnegöl'ün değil puan almaya F.Bahçe kalesine bile gitmeye hali yoktu. Sarı-lacivertlilerde formayı sadece idmanlarda gören Olcan, Serkan, Kemal gibi "kulübenin yıldızları" maçı yürüye yürüye aldı. Karşılaşmada tek dikkat çeken şey, yıldız diye transfer edilen Tümer'in artık sadece bu tip maçlarda görev yapabileceğinin ortaya çıkmasıydı. Ne gerek vardı Tümer transferine? Hala düşünüyorum; "Acaba Federasyon bu hafta F.Bahçe'ye ne ceza verecek?"