F.Bahçe, Şampiyonlar Ligi'ne ya tamam ya devam maçına çıkmıştı. Camia kenetlenmiş, sarı-lacivertli taraftarlar tribünleri tıka basa doldurmuştu. Futbolcular dışında herkes inanmıştı galibiyete! Porto öyle ahım şahım bir takım değil. Tam da F.Bahçe'nin dişine göre! Ama milyon dolarlık F.Bahçe, "takım" olmaktan çok uzaktı. Kart cezalıları Lugano ve Selçuk'un yokluğu maçın her anında hissedildi. Hangi birinden başlayayım; verdiği hiçbir pası yerini bulmayan, kaptırdığı toplarla Portolu oyuncuların kontratağa çıkmalarına sebep olan Emre'den mi? Yoksa "yine" yapacağını yapıp topu elinden kaçırarak Porto'nun öne geçmesini "sağlayan" Volkan'dan mı? İkinci golde Lisandro topu eliyle aldığı anda futbol oynamayı bırakan ve "hakem" gibi karar vermeye çalışan Yasin'e mi çıkarsam faturayı? Ne söylesem, kime desem? Geçen sezon çeyrek final oynayan kadroyu bozan yönetime mi çatsam? Sahaya mı insem, ben mi oynasam? Porto Teknik Direktörü Ferreira, F.Bahçe'yi çok iyi analiz etmiş. Orta sahasını ve defansını kalabalık tutarak sarı-lacivertli futbolcuların pas yapmasını engelledi. F.Bahçe savunmasının arkasına atılan bütün toplarda etkili oldular. İkinci yarı sahada faydasından çok zararı olan Emre'yi çıkaran Aragones, oyuna bir türlü yıldızının barışmadığı Kazım'ı aldı. F.Bahçe iyice kapanan ve süratle kontraya çıkan Porto karşısında artık bütün riskleri almak zorundaydı. Takım olarak defansa çekilen Portekiz ekibini açmak için bir "çilingir" gerekiyordu F.Bahçe'ye... Ama "çilingir" olsun diye milyon dolarlar verilerek alınan Güiza, İstanbul gecelerinde kuruyor "çilingir sofrasını!". Kendisinden bekleneni vermesi zor görünüyor. Yazık ona harcanan paralara! Kazım'ın "bal" golüyle umutlanan F.Bahçe, mağlubiyeti engelleyemedi. Şimdi önlerinde tek umut kaldı. Dinamo Kiev'i evinde yenerek hiç değilse UEFA'da yola devam etmek. Bu futbolla ve kadro yapısıyla zor görünüyor. Siz ne dersiniz, futbolu çok iyi bildiğini iddia eden başkanım?