Fenerbahçe, transfer sezonuna Zico'yu göndererek başladı. Başkan Aziz Yıldırım, Emre Belözoğlu transferiyle ses getirmeyi planlıyordu. Ama bu transfer sarı-lacivertli taraftarların beklentilerine cevap veremedi. Yapılan transfer çalışmaları büyük gizlilik içerisinde sürdürülüyor. Şimdi sizlere Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın transferin gizli ve çok fazla dillenmeden yapılabilmesi için aldığı bazı önlemlerden bahsedeceğim. Biliyorsunuz Başkan Yıldırım, transfer çalışmalarını az sayıda yöneticiyle sürdürüyor. Transfer görüşmesi yapılan oyuncuları bilen yönetici sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Diğer yöneticilerin görevi ise Yıldırım'ın söylediklerine, "Peki" demek ve Mali Genel Kurul'da el kaldırıp, indirmek! Tüm bu önlemlere rağmen yapılan çalışmalar, görüşülen futbolcular bir şekilde basına sızıyor. Yıldırım'ın son önlemi ise Fenerbahçe Kulübü'nün MSN kayıtlarını incelemek olmuş. Yeni verilen bir talimatla kulüp çalışanlarının MSN yazışmaları sıkı bir şekilde kontrol ediliyor. Kulüpten görüştüğüm bazı arkadaşlar, "Aman MSN'den görüşmeyelim. Ne yazıyorsak yönetimin haberi oluyor" dedi. Yönetimin katından geçmek yasak, MSN yasak, bazı duyumlara göre telefonlar da dinleniyor! Haa unutmadan söyleyeyim; Yıldırım ve yöneticilerin araçlarıyla giriş çıkış yaptığı kapı, iki taraftan sürgülü bir panjur vasıtasıyla kapatıldı! Yani araçla gelen biri olursa dahi artık görünmeyecek. Bu sürgülü kapı, geçen sezon oynanan Sivas-G.Saray maçı öncesi kulübe gelen Mecnun Odyakmaz'ın ziyaretinin basına sızması sonucu yaptırıldı. Başkan Yıldırım'ın basınla arası bir türlü düzelmiyor. Bu gizlilik neden? Neyi, kimden saklıyorsunuz? Tele-kulak tartışmalarının Türkiye gündemine bomba gibi düştüğü bu günlerde Yıldırım'ın yaptığı özel hayata müdahale değil midir? >> Terim'e rağmen! Türk Milli Takımı, Avrupa Şampiyonasında, "Fatih Terim'e rağmen" iyi işler yapıyor. Ama bakıyorum, herkesten daha çok Terim konuşuyor, yağıyor, gürlüyor. Zat-ı âlileri, medya takıntısından bir türlü kurtulamadı. Her fırsatta özelikle de galip gelinen maçlar sonrası ilk önce basına çatıyor. Arda'yı oynatmasını, Hamit'i sağ kanadın ön tarafında kullanmasını, Semih'in mutlak süre alması gerektiğini sanki kendisi düşünmüş gibi! Sayın Terim, kulüp takımı değil, Milli Takım'ı yönetiyorsun, yani hepimizin takımını... Herkes Milli Takım'ın başarısını istiyor. İsviçre ve Çek Cumhuriyeti maçında, "Basının söylediklerini" dinlemeyip inat etseydi çoktan elenmiştik. Mahareti kendinden değil, 90 dakika boyunca maçı bırakmayan, terinin son damlasına kadar savaşan oyuncularından bil.