8 Mart'ın önemi

A -
A +

Günümüzden 78 yıl önce Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verildi. İşte bu kanun sayesinde ki, Türk kadınları modern toplumları bile kıskandıracak ve hatta gölgede bırakacak imtiyazlara sahip oldu. Atatürk, kadının toplum içindeki yeri ve öneminin muasır medeniyet seviyesine yükselebilmenin en büyük göstergelerinden biri olduğunun fazlasıyla bilincindeydi. Bunun için de yapılması gereken tek şey, Türk kadınının gerçek kimliğini bulması ve bir an önce toplum yapılanmasındaki layık olduğu yere gelebilmesiydi. Çok kısa bir sürede Türk kadını yavaş yavaş da olsa, toplum yapılanmasındaki yerini almaya, kadın doktorlarımız, öğretmenlerimiz, hatta pilotlarımız olmaya başladı. Aslında bu, ne gecikmiş bir minnet borcu, ne de çoktan verilmesi gereken bir haktı. Zaten olması gereken, doğal bir şeydi. Her ne kadar toplumlar, binlerce yıllık erkek egemenliğinin birer uzantısı olsalar da, kadın denen varlık, toplumu oluşturan bütünün diğer parçasını temsil ediyordu. Kadınlarımız... Mühendis, mimar, doktor, eczacı, avukat ya da sanatçı... Ne olurlarsa olsunlar, onlar toplumun birer ferdi ve bölünmez bir bütünün vazgeçilmez parçaları. Bugün bunun farkına varabilmek için alametifarika olmaya gerek yok. Peki ya Cumhuriyetin ilk yıllarında durum nasıldı? O dönemlere dönecek olursak, Osmanlının toplum yapılanmasındaki etkilerinin halen devam ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu etkilerin bir anda silinip gitmesi de beklenemezdi zaten. Kolay değil, yaklaşık 6 asır süren bir geçmişten söz ediyoruz. İşte o dönemlerde, pek çok şeyde olduğu gibi kadını gelişmenin ve modern toplumların bir parçası olarak görebilmek için her şeyden önce bilinçli, eğitimli ve kültürlü olmak gerekiyordu. Buna güzel bir örnek Beyoğlu Belediyesi Cihangir Sanat Galerisi'nde 13 Mart'a kadar sürecek "Öncü Kadınlarımız" resim sergisi görülmeye değer. 38 Ressamın 49 eserinden oluşmuş sergide; Halide Edip Adıvar, Sabiha Gökçen, Safiye Ali, Doğa Hatun, Keriman Halis, Semiha Berksoy, Rafet Angın ve Mihri Müşvik gibi birçok öncü kadınlarımızı da ilk kez 1911'de kutlanan 8 Mart "Kadınlar Günü" vesilesiyle andık. Bir diğer farklı etkinlikte ise Tunceli İl Emniyet Müdürlüğü haftaya il bazında kadınlarımıza zeytin dalı ve karanfil dağıtarak sevgi, barış ve bütünlük mesajı verdi. Ayrıca mütevelli üyesi olduğum Türk Böbrek Vakfı (TBV) önderliğinde 7 yıldır kutlanmakta olan 8 Mart "Dünya Böbrek Günü" Beyoğlu'nda Galatasaray Lisesi önünden Taksim Meydanına yürüyüş ve Atatürk Anıtı'na çelenk koymamızla başladı. Amacımız; "Böbrek hastalığının sık, tehlikeli ama tedavi edilebilir" olduğu mesajını bütün dünyaya yaymaktır. Türk Nefroloji Derneği, Uluslararası Böbrek Vakıfları Federasyonu (IFKF), Türkiye Diyetisyenler Derneği, Memorial Hastanesi ve Bezmialem Vakıf Üniversitesi ortak girişimleri ile gerçekleşen panelde TBV ve IFKF Başkanı Timur Erk moderatörlüğü üstlenirken Milletvekili, TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Cevdet Erdöl ve diğer değerli katılımcılar bu günün önemini vurgulamış ve kamuoyunu bilgilendirmiştirler...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.