Geçen hafta Avrupa'daki derbiler furyası tüm "güzel oyun" seven milyonlarca futbol tutkununun bir kısmını ekranlara bir kısmını stadlara bağlamıştı. Sanıyorum bu kadar çok derbi maçın oynandığı bir hafta nadirdir; Fenerbahçe-Beşiktaş (3-0), Adana Demirspor-Adanaspor (4-2), Barselona-Real Madrid (2-2), Milan-İnter (0-1), Marsilya-PSG (2-2), S.Moskava-CSKA Moskova (0-2) alınan sonuçlar stadlarda verilen mesajlar, taraftarlığın bireysel bağlılık ve keyfi kadar kolektif coşku ve kreatifliğini ön plana çıkaran görsel ve interaktif etkinliklerle devam etsin. Savaşa hayır... 6-12 Ekim tarihlerinde Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür-Sanat Vakfı tarafından 49.'su düzenlenen "Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali"nden ortak bir slogan çıktı; "Savaşa Hayır" Türk Sinemasının birçok ünlü isminin katıldığı festivalde Suriye ile yaşanan savaş gerilimine dikkat geçildi. Onur ödülleri sahiplerini bulurken Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray'a "Sanatta Sosyal Sorumluluk Ödülü" verildi. Şoray; "İlk festivalde de ödül almıştım. Antalya Film Festivali, yıllarca Türk sinemasına katkı yaptı. Adeta Türk sinemasıyla özdeşleşti. Türk Sineması günümüzde kişisel, özgün eserleriyle çok güzel bir yere geldi. Artık Türk filmleri konuşuluyor, ödüller alıyor" dedi. 4 yıldızlı THY'nin yeni reklam filmi.. Türk Hava Yolları (THY)'nın yeni reklam filmi medyanın her türünde ilgiyle yorumlandı ve yorumlanıyor. "En fazla ülkeye uçan havayolu şirketi" konseptinde İstiklal Marşı uçulan ülkelerin yerel enstrümanlarıyla 40 kişilik bir müzisyen grubuyla çalınmış. 130 bin km yol alan yapım, farklı ülkelere ulaşım için 95 saatini de havada geçirmiş. Alametifarika imzalı reklamın 2 ay süren prodüksiyonu PTT film, yönetmeni Bertan Başaran, seslendirme ise Tuncel Kurtiz tarafından yapıldı. Bir iletişimci olarak tüm emeği geçenleri kutlarım. Heybeliada mehtabı ikinci sıraya düştü... Geçenlerde bir gazeteye haber olan "Heybeliada Ruhban Okulu'nun bilinmeyen hazinesi" yazısını okuyunca 1991'de özel izinle gidip incelediğim ve "Boyacı Küpü" dergisine yazdığım yazım aklıma geldi. Bu kütüphane ünlü İtalyan bilim adamı, semiyolog ve romancı Umberto Eco'nun meşhur romanı ve daha sonra filmi olan "Gülün Adı"nda yer alan kütüphaneyi hatırlatır; yerden kat kat çatıya kadar yükselen Orta Çağ manastırının belki de en etkiliyici bölümüdür. 80 bine yakın eser, dünyanın en eski matbu kitapları (tabii dışarı çıkarılan bir o kadar da eseri saymazsak), Heybeliada'da 8. yy'da kurulan Aya Triada manastırının bünyesindeki okulun bu eşi benzeri olmayan kütüphane(hazine)sindedir. Birçok dini, felsefi ve edebi eserin bulunduğu bu mekanın bir özelliği de dünyanın dört bir yanından gelen el yazması kitapların burada onarılmasıdır. 14. yy'da basılan Aristophanes'in komedilerinin bir bölümü ile ilk matbu İncil ve Tevrat'ın da nüshalarının bu değerli kütüphane(hazine)nin muhteviyatında olduğu bilinir.