"Dünya Günü", 22 Nisan BM Genel Kurulunda kabul edilmiş uluslararası bir tarih. 1970 yılından bu yana yeryüzünün simgesel yaş günü ilan edilen tarihte yüzlerce ülkede STK'lar ve milyonlarca kişinin katılımı ile küresel ölçekte kutlanır. Bolivya devlet başkanı Evo Morales, ülkesine eskiye oranla yağışların daha az düştüğünü, aşırı sanayileşmenin dünyamızı kirlettiğini vurgulamış oysa ki yeryüzü ve insanoğlunun temiz yaşam hakkı olduğunu belirterek temiz enerji üretimine büyük önem verilmesini söylemiş. Morales konuşmasının devamında toprak anayla uyum içinde yaşamak gerektiğini, bizim dünyaya sahip olmadığımızı ancak ait olduğumuzun altını çizmiş.. Yaşadığımız yüzyıl bilgi, araştırma ve ilerleme dönemidir, kitaplar ise bilime giden yoldur. Bizler çağımızın buluşlarını kitap, dergi, gazete gibi yayın organlarından takip ederiz. Okuduğumuz yayınlar bilgilerimizi arttırır, düşünüp araştırmayı öğretir. Yeryüzündeki gelişmelerden, değişimlerden haberdar eder. En yakın dostumuz olan kitaplar eski çağlardan beri kitaplıklar ve kütüphanelerle insanlığın hep hizmetinde olmuştur. İlk kütüphanenin tarihi ise Asurlulara dayanır. UNESCO 1996'dan bu yana 23 Nisanı içine alan haftayı "Dünya Kitap ve Telif Hakları Günü" olarak kutlar. Okuma ve yazmanın geliştirilmesinin yanı sıra konuyla yakın ilişkisi olan telif haklarına da ayrılan bu günün amacı kitapları; kreatif, endüstriyel, standartların oluşumu, siyasi, ulusal ve uluslararası yönleriyle gündeme getirmek. Kitapların değerli bilgilere, estetik duygulara ve insanlığın hayal gücüne ulaşmasının temel araçları olduğunu biliriz. Kitaplar aynı zamanda bilgi ve eğitimin taşıyıcısı olarak her kültürün temel özelliklerin yayımlanmasıyla kendine özgülüğünü görmemizi de sağlar. İletişimin filozof kralları... Uğraştıkları sektörle ilgili yeterince vizyona sahip, fikirleri felsefe oluşturabilecek kadar güçlü ve bir o kadar rahat ajans liderleri ancak bir elin parmaklarını geçmez. David Ogilvy 1960'larda Rosser Reeves, Leo Burnett ve Bill Bernbach'dan oluşan bu efsane gruba katılacaktı. 1962'de ise kimseye haber vermeden New York'un gürültüsünden uzaklarda kaleme aldığı öyküsü onun reklamcılık felsefesinin eksiksiz bir anlatımıydı 1963... "Bir Reklamcının İtirafları" kitabı sektöre yeni bir boyut kazandırmış, 6 ayda 6. baskıyı görmüş ve Time dergisinde en çok satanlar listesine girmişti. Aslına bakarsanız reklamcılığın tarihi medyanın tarihidir. Her yeni çıkan mecra, bir hedef kitleye yönelik hazırlandığından reklamlar da mecralarda yer aldığından bu peşi sıra takip süregelmiş medyanın tarihi reklamcılığın tarihi olmuştu. Ve çıkan birçok sektörel yayın da birbirini izlemiş... Yıllar geçiyor iletişim dünyamızın tanımları da değişiyor... "hedef kitle" ve "tüketici" ifadeleri Leo Burnett'in dünya başkanı/CEO'su Tom Bernardin ile Kreatifi Mark Tutssel tarafından hazırlanan HumanKind isimli kitapda bu gibi tanımları sözlüğümüzden çıkarıp, insanlara seslendiğimizi hatırlamamız gerektiği yeni bir döneme giriyoruz diye ifade ediyorlar. "This is not about advertising. This is about people" diye başlayan HumanKind'ın felsefe anlayışı böyle. Son söz ise bir başka iletişim filozofu Bill Bernbach'dan: "İnsanları heyecanlandıran sey, yalnızca onlara ne anlattığımız değil, bunu nasıl söylediğimizdir."