Gülümsemenin gizemi

A -
A +

Diderot ve D'Alembert "ruhun tatlı ve sakin hareketleri" dedikleri aralanmadan hafif gerilir, dudak uçları hafifçe yukarıya doğru kalkar, yanaklar şişer, diye tanımlarlar. Hayatın kendisi kadar yaşlıdır gülümseme. Ana rahminde başlar, ölüm döşeğinde sona erer. Peki ya bir bebeğin uyurken ya da emdiği biberonun sonuna yaklaştığında yüzünde beliren gülümseme... "Melekler güldürüyor" denir, dünyanın dört köşesinde uykusunda gülümseyen bebekler için. Bebekler büyüdükçe, refleks olarak yapılan gülümseyişe bırakır. İşte o ilk an, büyülü bir andır. Harikulade bir armağandır bebeğim gülümseyişi, etrafındakiler ve özelikle anne için. Jean-Didier Vincent "Tutkuların Biyolojisi" adlı kitabında "anne ve çocuk birbirlerine karşılıklı gülücük sunmak için genetik olarak hazırlanmışlardır" der. Sözlerini "gülümseyen bakışlar anne ve çocuğu sosyal birliktelik için birbirine bağlayan bir yapı harcıdır" diye sürdürür. Gerçekten de "gülümseme" insanların duygularının eş zamanlı olmasını mümkün kılabilen bir ifade şeklidir. Eş zamanlı, kılıcı ve çoğaltıcı... Paylaşılamayan gülümsemelerin duyguları da soldurduğu bilinen bir gerçektir. Evrim! Kimileri köpeklerin gülümsediğini söyler. Kim bilir belki de kendi köpeklerine duydukları sevgi onları böyle görüyor olmalarına yol açıyordur. Şaka bir yana köpeklerin gülümsemedikleri kesin. Tabii diğer hayvanların da. Ancak maymunlar ağızlarını kenarlarındaki kasları kulaklarına kadar gerdirerek gülmeyi andıran bu mimiği sık sık yaparlar. Baştan çıkarıcı Gülümseme bazen, birden baştan çıkarıcı ve erotik bir şekle bürünüverir. İşte o zaman kadın erkeğin karşısında en güçlü silahın kuşanıvermiş olur. Hayal kırıklığı Koskoca bir gol şansı pisi pisine kaçmış ve maçın kaderi tersine çevrilmiş. Peki kime gülümsüyor topu ayaklarının altından kaçıran bu futbolcu? Kendine. Acıyla utanç karışımı bir gülümsemeyi ifade eden bu dudak hareketinden başka elinden bir şey gelmediği için. Beyin kesinlikte en önemli organımız. Sadece insanlar için değil tüm canlılar için geçerli bu tespit. Evet bilim ve tıp ilerledi ve ilerlemeye devam ediyor. Yapay organlar üretiliyor veya organ nakli yapılıyor. Teorik olarak hemen tüm organlar için transplatasyon mümkün... Beyin hariç. Kalbimizin, akciğerin, böbreklerin nasıl çalıştığını biliyoruz. Beynimizin nasıl çalıştığını biliyor muyuz? Gerçek şu: O kadar az şey biliyoruz ki bilmiyoruz diyebiliriz. Burada söz edilen "az şey"i bilen de tabii ki bilim adamları. Birdenbire elektriklenen bir hava, bir umudun gerçeğe dönüşüvermesi ya da hayal kırıklığıyla sonuçlanması, bir heyecan, coşku ya da utanç... Günlük hayat içinde sık sık içine girdiğimiz bu durumların tümünde de gülümseriz. Ancak her birinde o dudak hareketine farklı anlamlar katarak...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.