1896 yılında başlayan olimpiyat sporları dostluğun dürüstlüğün ve centilmenliğin simgesi. Buna "olimpiyat ruhu" deniyor. Bu sporlar vücudun yanı sıra zihni, iradeyi ve ruhu da güçlendiriyor. Ancak işin ucunda her sporcunun rüyası olan olimpiyat madalyası, dünya çapında üne kavuşmak ve milyon dolarlık reklam anlaşmaları olunca, bazen olimpiyat ruhu unutulup yanlış yollara sapılabiliyor. Hayal kırıklığı oluştursa da hemen hemen her spor organizasyonunda etik dışı bir doping skandalıyla karşılaşmak artık sıradan hale geldi. Yani Bilgi çağını sürerken "doping keşfedildi, centilmenlik ve olimpiyat ruhu unutuldu" diye yorumlarsak doğru bir cevap mı vermiş oluruz, ne dersiniz? Dağarcıktan... 2012 Yaz Olimpiyatları'nda toplam 39 disiplinde, 26 spor dalında, 204 ülkeden 10.250 atlet yarışacak... Londra, 1908 ve 1948 yıllarından sonra üçüncü kez olimpiyat oyunları düzenliyor... Oyunların gerçekleştirilmesi için gerekli 2 milyar Sterlin özel kaynaklardan sağlandı. Merkezi yönetim: %63 Ulusal Loto: %23, Londra Belediyesi ve Gelişim Teşkilatı: %13. Londra Türkiye için ilklerin olimpiyatı olacak. Türkiye 1924'te ilk kez katıldığı Paris Olimpiyatları'ndan sonra 2000'de Sindney'de 59, 2004 Atina'da 66 en son 2008'de ise Pekin'de 68 sporcuyla ülkemizi temsil ederken, bu kez ilk olarak 114 sporcu, 16 branşta katılıyor. Takım olarak Kadın Basketbol ve Voleybol, bireysel olarak da Jimlastik, Badminton ve Kadın Güreşi'nde ise ilk kez boy gösterecek. Olimpiyatlarda dokuz farklı dinden atleti nasıl barındırırsınız? Sorusuna bakın nasıl bir çözüm getirmişler: Sihlerin dini bir zorunluluk olarak türbanlı dolaşması, Hıristiyanların Pazar günleri koşmayı reddetmesi, Müslümanların Ramazanda müsabaka olan günlerde de oruç tutması. Tüm bunlar için Olimpiyat Din Komitesi kurulmuş... Citius, Altius, Fortius Olimpiyatları özetleyen üç kelime: Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü... Atletler daha hızlı koşmak, daha yükseğe sıçramak ve daha güçlü olmak için tarih boyunca mutlaka bir yol buldular. Tüm kurallara ve cezalara rağmen doping engellenemedi. İnsan, tarih boyunca bedensel ve ruhsal sınırlarını aşmaya çalışmış, yetenek ve becerilerini geliştirmeye uğraşmış, fakat bunun için de takviye edici maddeleri ve dopingi de unutmamış... işte maalesef madalyonun diğer yüzü de bu... Bizler sahalarda atletleri alkışlarken, aslında belki de genetik gelişmeleri ve araştırmacı bilim adamlarını alkışlıyoruz. 2000 yıl önce Maraton Platosu'ndan Atina'ya kadar 42 kilometreyi hızlıca koşan, nefes nefese müjdeyi verdikten sonra oracıkta düşüp ölen Pheidippides, bu gelişmeleri görse ne derdi acaba? Bilim adamları, etik konusunda uzman olanlar ve spordan sorumlu devlet yetkilileri konuyu ne kadar tartışsa da, belli ki doping hamuru daha çok su kaldıracak. Son söz; Türk Futbolu için olsun... Belki epey oldu tarih yazamadık ama şu son 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda milli hakemimiz Cüneyt Çakır bize bu tarihi yaşattı. Şişli Belediyesi'nin dediği gibi "Teşekkürler Cüneyt Çakır"...