Günümüz küresel işletmelerinde genel yapı son 25 yılda üretim odaklı olmaktan daha çok hizmet ve enformasyon bazlı ekonomiye dönüştü. Reklam yatırımları 2010 yılında bir önceki yıla göre %31 artarak 3 milyon 613 bin liraya ulaşırken, bu yatırımların %63'ünü televizyon ve dijital mecra, %24'ünü gazeteler oluştururken, sokağın çekim gücü olan açık hava ise %7 payla yerini aldı. 2011 reklam yatırımlarında ise beklenti yüksek. Yatırımların %20-21 bandında artması bekleniyor. Önemli ölçüdeki bu büyüme oranı dünyadaki gelişmiş pazarlarda da iddialı. Çift haneli büyüme oranlarının olmadığı bir dönemde bu oran cazip görünüyor. Ancak bu ay yaşanan Japonya'daki depremin artçı etkilerinin bir süre sonra dünyamızı olumsuz yönde etkilemesi beklenmektedir. İki senede bir Reklamcılar Derneği ve Reklam Verenler Derneği tarafından düzenlenen, temel hedefi reklamın pazarlama sürecindeki rolünü, yatırım olarak taşıdığı değeri ve önemini vurgulayan 4. Effie Türkiye Reklam Etkinliği Yarışması'na bu yıl 111 genel ve 53 özel kategori ile toplam 164 başvuru yapıldı. Yapılan ön elemlerde 127 kampanyanın finale kalıp, 3-4 Mart tarihlerinde yapılan jüride yarışmaların "Altın Standardı" olarak nitelendirilen 15 Altın, 19 Gümüş ve 16 Bronz Effie sahiplerini buldu. Aslında Effie salt bir yarışma olmayıp, eğitim sürecini de tetikleyen bir model, reklamın hesap verebilirliğini pazarlama hedeflerine ulaşmada sağladığı katkıyı ortaya koyan, dolayısıyla reklamcılık mesleğinin gelişmesine destek veren önemli bir etkinlik olma özelliğine sahip. Effie de ayrıca reklamın satış ve istihdam üzerindeki etki ve önemine ilişkin Nobel ödüllü ekonomist Dr. Laurence Klein tarafından 2010'da yapılan bir araştırmada ABD'de yılda 279 milyar dolarlık reklam harcaması yapılıyor ve bu harcamanın her doları ise 69 tekil iş imkânı oluşturmuş. Her dolar ortalama 8.7 dolarlık ilave satış getiriyor. Öte yandan ülkemizde bine yakın reklam ajansının 20 bini aşkın reklam verene hizmet sunduğunu 2010'un ilk 6 ayında 42.990 marka başvurusu incelenerek 28,888'inin tescil edildiği belirtildi. Ayrıca Türk markalarının Avrupa'daki marka başvurularında 3. sıraya patent başvurularında 7. sıraya yükseldiği kaydedildi. Reklam yatırımlarında sinemanın yeri ne yazık ki %1.26 ile en sonda. Bence bu oran %3'lere çıkmalı. İşte bu yıl 30. yaşını kutlayan İstanbul Film Festivali Akbank'ın sponsorluğu ile 2-17 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek. Geçtiğimiz yıl 150.000 seyirciye ulaşan Festival ocak ayında Sundance ve Berlin film festivallerinde dünya prömiyerlerini yapan yeni filmleri ağırlamaya hazırlanıyor. 30. İstanbul Film Festivali 1 Nisan akşamı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında yapılacak açılış töreniyle başlayacak. Şöyle bir geçen 30 yıla bakarsak 2.514 yönetmenden 3.767 film gösterilmiş bu filmler 109 ülke sinemasından örnekler olmuş. Festival 3.047.000 sinemaseveri konuk etmiş. Bu sene ise 52 ülke, 256 yönetmen ve 231 film yer alıyor, sanatseverleri 7 sinema salonunda 528 seans 377 saat 56 dakika sürecek bir şölene bekliyor... Ayrıca 21-28 Mart tarihlerinde Beyoğlu Belediyesi'nin düzenlediği "Yeşilçam Haftası"nda Türk filmleri, sergiler, konserler, yarışmalar ve panellerin yer alacağı bir hafta olacak. Amerikalı, akademi onur ödülü yönetmen, yapımcı ve senarist Robert Bernard Altman'ın "Film yapmak, birçok kereler yaşamak için bir şanstır" sözü, beni hem düşündürmüş hem de heyecanlandırmıştır.