Reklamcılık Merkezi (REM)

A -
A +

Geçen hafta Reklamcılar Derneği'nin 29. Reklamcılık Vakfı'nın ise 23. Olağan Genel Kurulları Reklamcılık Merkezi'nde yeterli bir katılımla gerçekleşti. Meslekteki benim de 30. yılım oldu. Baktığımda her iki sivil toplum örgütünün yönetimlerinde bulundum. Reklamcılar Derneğinin "yaşam boyu üyesi", vakfın ise kurucu ve yönetim kurulu üyesi olarak da halen severek görevimi sürdürmekteyim. Son seçimlerde Dernek'te Ogivyl&Mather'ın Türkiye başkanı Aytül Özkan yerini Grey/İstanbul başkanı Alper Üner'e bırakırken Vakıf'ta ise Leo Burnett Türkiye başkanı Ahmet Akın bayrağı Alice BBDO Strateji başkanı Haluk Sicimoğlu'na devretti. Dernek ve Vakıf arasında her zaman dengeyi sağlayan ince bir çizgi vardır. Dernek daha çok sektörümüzü nicel anlamda temsil ederken, sosyal ilişkiler ve lobiciliği üstlenir, Vakıf ise sektörün insan kaynakları ve eğitimine ağırlık vermiş durumda. Daha çok üniversitelerin İletişim ve Güzel Sanatlar fakültelerinde okuyan gençler ve genç profesyonellerin desteklenmesi vakfın misyonunu oluşturur. Tabii bu çalışmalar, verilen emeklerde Reklamcılık Merkezi'nin profesyonel kadrosundaki başta Ayşegül Molu ve ekibinin gayretli ve özverili çalışmaları yadsınamaz. Faaliyetlerde ise; Derneğin projelerinin başında; kurucu Eli Acıman için "Ustaya Saygı" belgeseli, Kamu ve Meslek Örgütleriyle olan ilişkilerde RTÜK, REK ve bakanlıklarla ortak çalışmalar, sektörle iletişimde ise; REM Spot, medya paylaşım toplantıları, Anadolu Reklam Örgütleriyle ilişkiler, EFFİE Türkiye, İZ Ödülleri, TİAK, BİAK, RİAK, Krital Elma, Reklam Sempozyumu ve yeni oluşum "Yaratıcı Endüstriler Konseyi Derneği" YEKON sayabildiklerimiz. Vakıf tarafında ise Cannes Lions Genç Aslanlar Yarışması Türkiye kanadı, Genç Kırmızı, Çaylak Kampı, S.T.E.P, Portfolyo Günü, Türk Markaları kitap serisi, Sektör Analiz Anketi, AdSchool İstanbul Yüksek Lisans Programları, İşitme Engelliler Federasyonu ile sosyal sorumluluk projeleri de vakıf etkinlikleri olarak ele aldıklarımız. Aslında bakıldığında her sektörün üst düzey görevleri ve makamları yoğun çalışanlar için oldukça zordur. Psikanalizde kişinin kendisine verdiği değere narsizm denir. Psikiyatrik durumlarda kendini sevme, büyüklük hastalığı gibi görülebilir. Bu sosyal yaşamda kullanılan kişilik tanımlaması olarak da narsizm kullanılabilir. Her ne kadar olumsuz bir kelime olarak kullanılsa da aslında bir dereceye kadar olması gereken bir duygudur. Kişinin kendini yeteri kadar sevmesi, özel ve önemli hissetmesi sağlıklı bir duygudur. Normalde olması gereken narsizmin aşırıya kaçtığı, sağlıksız narsizmin ortaya çıktığı durumları ayırmak gerekir. Derinde hissedilen yeterince iyi olmaya karşı geliştirilmiş bir çeşit savunmadır. Aslında her reklamcıda biraz narsizm bulunur...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.