Fiziksel özelliklerin olmadığı, beden dilinin kullanılmadığı ve hatta isteyen herkesin istediği rolü oynayabildiği chat odaları bundan senelerce önce çılgın bir moda gibi ülkemizi saran halk bandı telsizlerini andırıyor. Bazen benim kuşağımdan bazı insanların bu chat odalarında "breyk breyk arkadaş arıyorum" demesi seyrek de olsa rastlanan bir olgu. İçinde ince bir yergi barındıran bu davranış benim aklıma her defasında "Bu dev bilgi yığınının bulunduğu sosyal paylaşım ortamını insanlar niye sadece geyik muhabbeti için kullanıyorlar?" sorusunu getiriyor. Peşinden de biz hep olumlu biten arkadaşlıkları duyuyoruz çünkü bunlar istisna. Aslında chat odalarında başlayan ve birbirlerini gördükten sonra sürmeyen o kadar çok buluşma yaşandığını düşünüyorum. Bir dönem konuyla ilgili bir bildiride; "Sanal dünyadaki arkadaşlıkların yoğun olarak yaşandığı 'IRC'de (İnternet Relay Chat-İnternet ile aktarılan sohbet) kişilerarası ilişkiler kurumlarının en büyük silahı olan fiziksel çekicilik bilgisi bulunmuyor. Sohbet odalarındaki kişiler diğerlerini sadece bir takma isim (nick name) sayesinde "görebilmekte" fakat onların fiziksel çekicilikleri hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmamaktadırlar. Bu gerçekten kullanıcıların iddia ettiği gibi fiziksel bir çekicilikten uzak "gerçek" bir arkadaşlık mıdır, yoksa insan yorumlamasının bencilce kullanılması mıdır?.. Tartışılması gereken diğer bir konu sanal ortamda ekrana yazı yazan parmaklarımızın sahibinin kim olduğudur. Özellikle, IRC değişik kişilikler oynanması için eşsiz bir platformdur. Günlük hayatımızda patalojik olarak nitelendirilebilecek bu davranış, sanal dünyada bir eğlence ya da çoğu zaman bir kaçış davranışıdır." Kendine ait konuşma jargonu ile, kısatmalarıyla kaçışların ve tek başına kurulan chat odaları aslında başlı başına bir sosyoloji tezi olabilir. Ancak bu yapay mekânları haberleşmek ve bilgi alışverişi için kullanan insanları kastetmiyorum. Yanlızlaşmanın, yabancılaşmanın dayattığı bir düzende böylesi bir kaçış ve üstüne üstlük istediğin elbiseyi giyip, istediğin kişiliği takınmanın bir keyfi ve cazibesi olsa gerek. Türkiye'de Hıdrellez Bayramı 6 Mayıs (5 Mayıs Gecesi) tarihinde kutlanır. Bugün Hristiyanlarda baharın gelmesi, doğanın uyanmasının ilk günü kabul edilir, Ortodokslarda Aya Yorgi, Katoliklerde ise St.Georges Günü olarak kutlamaktadırlar...