Habertürk'te izlediğim bir haber beni çok etkiledi.
Haber Williams Sendromlu hastalarla ilgiliydi.
Yani "Mutluluk" hastalarıyla...
Williams sendromluların yüzleri hep gülüyor.
Kin tutmuyorlar.
İsteseler de yalan söyleyemiyorlar.
Kötülük yapamıyorlar.
Dünyaları sevgi üzerine kurulu.
Onları bu duruma getiren 7 numaralı kromozomlarındaki eksiklik.
Dikkatinizi çekerim, fazlalık değil eksiklik.
Bu eksiklik yüzünden kalp damar hastalığına daha kolay yakalanıyorlar.
Yürüyüşleri de sorunlu.
Ve bizler...
Williams sendromuna yakalanmamışlar.
Bizim dünyamızda ne var...?
Mutlu değiliz... Yüzlerimize bakın yeter.
Yalan söylüyoruz.
Kötülük kol geziyor.
Cinayet, aldatma, hırsızlık.
Kin tutmak alışkanlık haline gelmiş.
Sevgiyi dünyamızdan dışlayıp...
İçine maddeyi koymuşuz...
Hayatımızın ana ekseni yapmışız.
Siyasette de menfaat...
Ticarette de.
Sanatta, sporda bile.
Hepsi 7 numaralı kromozomun yerli yerinde olmasından.
Hakemi aldatmaya çalışan futbolcunun da kromozomları tam...
Tüketiciyi aldatan esnafın da.
Market sahibini öldürüp, paralarını çalan da sendromsuz..
Hasta değil yani.
Eşini aldatanlar.
Yalan haber yazanlar.
İnsanların haklarını yiyenler.
Hepsinde 7 numaralı kromozom tam.
Bir düşünsenize.
Hepimiz williams sendromlu olsak dünya nasıl olurdu?
Evlerin kapısını kilitler miydik?
Hapishaneler inşa edilir miydi?
Savaşlar çıkar mıydı?
Mutsuz ilişki olur muydu?
Siyaset nasıl yapılırdı bir tasarlasanıza?
Küfürü bırakın, tek kötü söz çıkar mıydı ağızlardan?
Ben haberi izlerken utandım...
Williams sendromluları dinlerken o hastalığın ilacı olmayışına şaşırdım.
Buna üzülmeli mi?
Yoksa sevinmeli mi bilemedim...
Sevgisiz dünyanın bu yüreği büyük insanlarına müthiş saygı duydum.
7 numaralı kromozomun ağır bedeli altında ezildim.