ÇÖZÜM...

"Çözüm olmasın" diyemezler açıktan...

Ama..

Çözümü de istemezler yani.

Dertleri ne sizce?

2011 seçimlerinden önceki gibi.

Yirmişer yirmişer cenaze gelse...

Sanki rahatlayacaklar.

Tekrar eski çatışmalı günlere dönülse.

O zaman da hükümeti suçlayacaklardı.

Bir kısmı şehit cenazelerini protesto mekânına çevirecekti.

Bazısı da...

"Bu iş silahla çözülmez" diyecekti.

Şimdi silahsız çareler denenince.

"Çözümün içeriğini bilmiyoruz" diyorlar.

Ne yani...

İmralı ve Kandil'le görüşme tutanakları mı yayınlansın?

İspanya ve İngiltere'deki çözüm süreci açık mı götürülmüş?

Belki de.

1990'ları özlüyorlar.

Faili meçhulleri.

Olağanüstü hâlleri.

Şimdi işler düzgün gidince.

Neymiş.

Terörle müzakere deniyor.

Farz edin ki öyle.

Teröristle müzakere ediliyor.

Şehitler gelse daha mı iyi?

İnsan hayatından değerli bir şey var mı?

Madem öyle...

"Kendi oğlunu gönder o çatışsın" derler adama...

Hayır.

Biliyorum ona da yanaşmazlar.

O zaman bırakın gitsin bu süreç.

Lice'de...

Diyarbakır'da.

Hakkari'de...

Provokasyon yapmayın.

Heykel meykel deyip de milleti tahrik etmeyin.

Yaparsanız.

Orada ölen tek kişi de olsa.

Kanı üzerinize bulaşır.

Kutsal devlet yok.

Kutsal örgüt de.

Kutsal olan insan...

Ayrıntılara gömülmeyin.

İnsanı koruyun.

Bilinen sözü değiştirerek söylüyorum.

Bence...

Mevzu insan hayatı ise.

Gerisi teferruattır...