GERÇEK KİMLİĞİYLE...
TRT Okul'da yayınlanan programıyla izleyenleri kırıp geçiren Radi Hoca'nın sınıfına konuk olduk. Hoca, siyah gözlüklerini, beyaz önlüğünü, papyonunu çıkardı gerçek kimliğiyle sorularımızı cevapladı...
ARANAN ÖĞRETMEN!
Radi Hoca'yı canlandıran Murat Özsoy, "İnsanlar gerçekmişim gibi "Hocam hocam" diye mail atıyor. Ben isterdim Radi Hocamız gibi biri olsun. Haftada bir ders böyle olsa, çocuk okula gitmeyi sever" diyor.
TRT'nin nöbetçi öğretmeni Radi Hoca'nın çekmecesi anten kaynıyor. Biz de kapıyoruz ikisini...
Radi Hoca, TRT Okul'un en ilginç siması. Ağarmış saç ve bıyıkları, siyah gözlükleri, üzerinden çıkarmadığı beyaz önlüğü, mavi gömleği, benekli papyonu ve elinden düşürmediği anteniyle her akşam saat 21:10'da hanelere konuk oluyor.
Radi Hoca, sıradan bir halk adamı ama bildiğimiz öğretmen kalıplarının çok dışında biri. Her alanda uzman. Ama her şeyi herkesin anladığı kadar biliyor. 15 dakikalık program sonunda da öğrencilerden gelen mektupları okuyor. Öyle cevaplar veriyor ki, kırıp geçiriyor.
Radi Hoca'yı canlandıran Murat Özsoy şimdiye kadar gerçek kimliğini gizli tuttu. Ama artan ilgiden dolayı kendini daha fazla saklayamadı. Biz de hocanın sınıfına girdik ve kendisiyle keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Murat Özsoy kimdir?
İstanbul doğumluyum. 26 yaşındayım. 2007 yılında Bilgi Üniversitesi Sinema Televizyon bölümünden mezun oldum. Daha sonra Kadir Has Üniversitesinde oyunculuk üzerine yüksek lisans yaptım. Orta okuldan bu yana tiyatroyla uğraşıyorum. Şimdiye kadar ufak tefek projelerim oldu ama ilk defa Radi Hoca ile ekrana çıktım.
ONUN ONDA BİRİNİ SÖYLEYEMEM
Seni kim keşfetti?
Sihirli değnek ancak masallarda oluyor. Bunun için çok uğraştım. Daha önce bir skeç programı çekmiştim. Radi Hoca orada bir karakterdi. TRT Okul için böyle bir şey düşünmüşler. Çalışmalarımı göndermiştim. Bana döndüler. Mutlaka bir gün keşfedileceğimi biliyordum. Açıkçası gelinen nokta benim hâyâl edemeyeceğim kadar güzel...
Peki bu ilginin arkasında ne var?
İnsanların sevdiği şey, Radi Hoca'nın gerçek olduğuna inandığı taraf. Siyasetten spora kadar gündemle ilgili çok sert eleştiriler yapıyoruz. Çünkü adam yaşayan bir karakter olduğu için herkesin yaşadığı konulara değinmeden geçmiyor. Havadan sudan bir program yapsanız kimse izlemez. Herkes ÖTV'yi, futbolda şikeyi konuşurken bizim karakterimiz hâyâl aleminde olmasın istedik. Radi Hoca ile fikrimi ortaya koyuyor, kendimi dışa vuruyorum. Tek başıma televizyona çıksam Radi Hoca'nın söylediğinin onda birini söyleyemem. Söylesem de kimse hoş karşılamaz. Gerçek bir insan gibi algılansın diye onu sakladık. Ben Radi Hoca'yım desem illüzyonu kırmış olurum. İnsanlar gerçekmişim gibi "Hocam hocam" diye mail atıyor. İdealimdeki işi yapıyorum. Öğretmen olmasına rağmen öğrenci gözüyle aktarıyoruz olayları. Bu da ilgiyi artırıyor.
TRT HOŞGÖRÜ GÖSTERİYOR
Bu arada TRT'yi de eleştiriyorsun? Hiç şikayet geliyor mu?
TRT'nin istediği şey buydu. Kendi içinde bir eleştiri, dalga geçme mekanizması. Bu, gelişimi getiriyor. Radi Hoca'nın söyledikleri normal insanların da söylediği aynı zamanda. TRT'nın Hoca'ya karşı bir hoşgörüsü var. Hatta çok enteresan bizim yaptığımız eleştiriler kaale alınıyor. Eleştirdiklerimden de e-mail geliyor, "Hocam böyle demişsiniz" diye. Mutlaka birilerine dokunuyor program. Amacımız taraf olmak değil. Sadece hayatta yaşadıklarımızı yansıtıyorum. Temel hedefimiz insanlara 'benim de başıma gelmişti' dedirtmek.
HERKES NERELİ DİYE SORUYOR
Şivesi ilginç. Radi Hoca nereli?
Babam İskenderunlu annem İpsalalı. İki şiveyi de severek kullanıyorum. Radi Hoca'nın şivesine hepsinden bir şey koyuyorum. Tam bir Türkiye profili yani. Onun için izleyicilerden çok tahmin geliyor. Kesin Adanalıdır, Tokatlıdır diye bir sürü yorum yapılıyor.
Program sonunda okuduğun sorular gerçekten izleyiciden mi geliyor?
5 soru okuyoruz. Bunun ikisi internetten geliyor. Facebook'ta 13 bin civarında bir takipçimiz var. Bu, tele-vizyon programına göre iyi bir rakam. Günde 50-60 farklı ilginç soru alıyoruz. Gençler espiriyle karışık sorunlarını dile getiyor. Çok saçma ama bir tespit içeren sorular bunlar. Ben şahsen beğendiğim bir programın Facebook sayfasına girip 'beğen'i tıklamam. Tıklasam takip etmem. Takip etsem uğraşıp soru göndermem. Metin yazarları bu iş için para alıyorlar. Ama izleyiciler beleşten soru gönderiyor ve katkı veriyor. Kemikleşmiş bir izleyicisi var.
Millete ders çalış diyorsun ama senin derslerle aran nasıldı?
Ben pek ders sevmedim. Sevdiklerim de hocalarından dolayıydı. Bir tarihçimiz vardı mesela, yaşayarak anlatırdı. Onu çok severdim. Analitik geometri ve kimyadan nefret ettim. Müzikten de hiç başarılı olamadım. Ama ne zaman bu eğitim sistemden çıkıp üniversiteye adım attım, üç ayda gitar öğrendim. İki ayda ney üflemeye başladım. Hocalarına 'Radi Hoca' lakabını takanlar varmış. Kanalda bir okul ortamı oluşturduk. Ben isterdim Radi Hocamız gibi biri olsun. Haftada 30 saat ders var. Biri böyle olsa çocuk okula gitmeyi sever.
KENDİME ÇOK GÜLÜYORUM
Okul arkadaşların 'Aaa bak bizim Murat bu' diyorlar mı?
Televizyona çıkmam kimseyi şaşırtmadı. Ama Radi Hoca'yı izleyip ama benim olduğumu bilmeyen arkadaşlarım çıktı.
Bir röportaj sırasında bile çok güldük. Çekimde herhalde kırılıyorsunuzdur?
Evet çok gülüyoruz. Çekim aksıyor. Üç programda bir kilitleniyoruz. Kendime, kendim olmadığım için çok gülüyorum. Çekimde olmadı diyorum ama izleyince çok gülüyorum. Gerçekten böyle bir adam olsa ve böyle söylese diye düşündüğümde kopuyorum.
Bi gidişle ileride seni çok iyi yerlerde göreceğiz. Nasıl bir hayalin var?
Bir sitcom hayalim var. Yazıp oynamak istiyorum. Film çekmeyi arzu ediyorum. Televizyonun hayatımda her zaman olmasını istiyorum. Çünkü
televizyonda sinema da tiyatro da oyunculuk da bir arada. Bir dizide herhangi bir karakter değil ufak bir program olsun benim olsun diye düşünüyorum.
Bazen uykudan uyanıp yazıyorum
Murat Özsoy'a her gün yayınlanan bir programı yazıp oynamanın kendisini yorup yormadığını soruyoruz. "Yorucu ama güzel" diyor ve anlatıyor: "Biz haftada iki gün çekiyoruz ama işin günlük bir temposu var. Okuldan çok sette öğrendim. Çok e-mail geliyor. 'Hocam bu akşam da bunu konuşur musun' diyorlar. 10-15 dakika konuşup gidiyorum zannedenler var. Bu yazılıyor çekiliyor, demiyorlar. Fikir üretene kadar uzun bir zaman geçiyor ama yazıya başlayınca bitiyor. Gün içinde sürekli notlar alıyorum. Gece uyurken kalkıp yazdığım bile oluyor. Bazen 5 bölümü yazmak 3 günü alıyor. İşin zor tarafı karakterin tek başına konuşuyor olması. Bir bölüm yaklaşık sekiz sayfa. 180 bölüm oldu. Bu 180 farklı hikâye demek. Tiplemeler işine girdik. Yakında değişik karakterler de girecek işin içine. En son evini yaptık Radi Hoca'nın. Araba aldık. Karısını göreceğiz."