6 Ekim milattır

A -
A +

AB komisyonunun Türkiye'miz lehinde verdiği "İlerleme Raporu" hakkında önüne gelen bir şeyler söylüyor. Bunların arasında; sırf muhalefet olsun diye ileri sürülenler tek kelime ile gülünçtür. Gülünç olduğu kadar; bu denli iddia sahiplerini de gülünç kılmaktadır. Mesela şu "azınlık" meselesi... Avrupalının neye azınlık dediği ve bundan neyi kastettiği bellidir. Avrupalı; hemen her olay karşısında çoğunluğun karşısında yer alana "azınlık" der ve onların haklarına sahip çıkarak savunur. Yani Avrupalı bu kelimeyi kullanırken, sosyolojik gerçekleri baz alır. Bizde ise; kelime ve terimlere karşı takıntılı olduğumuzdan, asla ilmi bir değerlendirme aklımıza gelmez ve salt olarak meseleyi hukuki olarak değerlendirir ve muhataplarımızda art niyet ararız! Zaten bizim demokrasimiz ile gelişmiş demokrasiler arasındaki temel fark da burada; yani azınlığın haklarının sahiplenilip savunulmasında bulunmaktadır. Evet; gelişmiş demokrasilerde de çoğunluğun isteği olur ama bu çoğunluk karşısında kalan azınlığın talep, hak ve hürriyetleri de kaale alınır; onlar büsbütün yok sayılmaz. Bizim bu kelimeye duyarlı olmamızın sebebi açıktır. İlk defa Lozan'da, yine Batılıların zorlamasıyla ve yalnızca Ermeni, Rum ve Yahudileri yani gayri müslim unsurları ifade etmek için kullanılmış ve böylece kanunlarımıza girmiştir. Türkiye, bir imparatorluk bakiyesidir Türkiye'mizde yaşamakta olan; farklı alt kimlik sahibi, değişik kültürlere sosyolojik açıdan azınlık diyebilir ama, hukuki manada asla bu kelime ile tavsif edilemezler. Zira Türkiye, bir imparatorluk bakiyesidir. Türkiye'de yaşamakta olan her unsur (Kürt, Çerkez, Abaza, Gürcü, Arnavut, Boşnak, Arap, Laz vb.) Türk milletinin asli unsurlarıdır. Bunlardan her birisi eşit vatandaşlık haklarına maliktir. Hele bu "azınlık" kavramını din veya mezhep temeline oturtmaya kalkışmak, bu millete yapılacak en büyük kötülüktür. Şu mezhep sahipleri, bu mezhebe göre sayıca daha az olabilirler ama asla; yukarıda vurguladığımız hukuki manasıyla "azınlık" sayılamazlar. Avrupalılar, bu denli hassasiyetlerimizi bilmeyebilirler! Bilerek veya bilmeyerek de olsa, o şekilde yazdıkları metinler; dışişleri bürokratlarımız, dışişleri bakanı ve başbakan tarafından ikaz edilerek değiştirilmiş ve metinlerin orijinallerinden bu kelime çıkartılmıştır. Buna rağmen, bu durumu dillerine dolayıp hükümete veryansın edenler var! El insaf!.. Belli ki bunlar 6 Ekim'in Türkiye'miz için bir "milat" olduğunu görüp, gereği gibi değerlendiremiyorlar. Medeniyet yarışındaki Türkiye, bu hareketiyle yani AB'ye dahil olmasıyla medeniyetler arası uzlaşmanın temellerini atıyor. Savaş yerine barışın öncüsü oluyor! Yine, bu hareketiyle Türkiye 1.5 milyarlık İslam dünyasına örnek teşkil edecektir. Türkiye'nin bu hareketi medeniyetler arasındaki duvarı yıkıyor! İki kesimin de endişeleri yersizdir Bu demek değildir ki; Türk kültürü Avrupa'nın içinde eriyip yok olacak. Dikkat edilirse aynı kaygıyı bir kısım Avrupalılar da taşıyor. Onlar da; Türkiye'nin AB'ye girmesiyle, belirli bir zaman sonra kendi kültürlerinin silinip gideceğinden endişe etmektedirler. Kanaatimizce her iki kesimin de endişeleri yersizdir. Bu durumun tipik örneğini, biz Türkler imparatorluk dönemimizde asırlar boyu yaşatıp dünyaya gösterdik. Değişik ırk, dil, din ve kültürdeki insanları adaletle yönettik. Dünyanın bir kısmı şimdi buraya gelebilmişse ne mutlu! Burda en ziyade bizim sevinmemiz lazım gelmez mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.