AB ittifakı

A -
A +

Dikkat edilirse devletler arası dostluk ve ittifaklar hep maddi çıkara dayanır. Bizim gibi duygusal milletlerin, "tarihi dostluk" veya "kadim dosluk"tan dem vurup bazı millet ve devletleri kendimize yakın farzetmemiz hayalden öte bir mana ifade etmez. Nitekim, nice dost ve müttefik bildiğimiz millet ve devletlerin bize neler yaptığını tarihin akışı içinde görüp yaşadık. AB'nin temelerini atan Almanya ile Fransa, yüz elli sene birbiriyle savaştılar. Yorulup; en sonunda birbirlerine yanaşacakları zaman da ortak bir çıkar buldular. Elli'li yıllarda "kömür ve çelik birliği"ni kurarak bugünkü AB'nin temellerini attılar. Nasıl ki, insanın canı boğazından geliyor; devletlerin de canları (dirlik, düzen ve etkinlikleri) ekonomilerinden gelir. İşte devletler arası ittifak ve dostluklar da bu ekonomik birliktelik üzerine yani çıkar üzerine kurulmuştur. Kıymet-i harbiyeniz ekonominiz kadardır. Ekonomisi zayıf ve ele muhtaç olan devletler hiçbir bakımdan etkili değildirler. Ekonomisi bozuk olan ülkenin güçlü silahlı kuvvetlerinden bahsedilebilir mi? Devlet ve siyaset adamları da, arkalarındaki ekonomik güçle politika üretir; uluslararası arenada başarı sağlarlar. AB, Asya'ya dayanıyor... Önceki günkü gazetemizin manşetinde özel bir haberimiz vardı. Haberi, Dış Haberler Müdürümüz, Hayrettin Turan derlemişti. Haberi yazıişleri toplantımızda enine boyuna tartışıp manşete taşıdık. Haberde Türkiye'nin, özellikle Avrupa kıt'ası için "enerji köprüsü" olacağı vurgulanıyordu. Bu durum, Türkiye'mizin jeopolitik ve jeostratejik bir artısıydı. Türkiye konumu itibariyle; Avrupa'nın Orta Doğu'ya, Kafkaslar'a ve Orta Asya'ya açılan kapısıdır. Avrupa'nın muhtaç olduğu enerji yolları (petrol, doğalgaz ve su) Türkiye üzerinden geçmektedir. Avrupa, kendisi için hayati öneme haiz bu köprüden vazgeçebilir mi? Bakınız şu sözü bizler gibi Avrupalılar da söylüyor. AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Verheugen "Türkler, Avrupa'ya güç katacak" derken şu hususun altını çiziyor: "Günün birinde Türklerin göçüne sevineceğiz. Türkiye'nin katılımıyla AB daha da güçlenecek, dünya siyasetinde ve ekonomisinde büyük güce kavuşacak..." Türkiye'nin katılımıyla AB, Asya'ya dayanıyor. Türkiye, enerjiye köprü olmasının yanı sıra, güçlü ve bölgesinin istikrar unsuru olan en büyük ülkesi. Öyle ki, AB ülkeleri kendi güvenlikleri konusunda bile Türkiye'ye muhtaçtırlar! Bölgenin istikrar unsuru... Böyle bir ülkeyi gözardı etmenin akılla bağdaşır tarafı var mı? Ama, böyle bir ülke de boş oturmayıp süratle Avrupa ile entegrasyonunu sağlamalıdır. Kolay değil; birinci lige çıkıyorsunuz. Birinci ligde mücadele edebilmenin belli şartları ve bedelleri elbette olacaktır. Unutmayalım; 17 Aralık'ta müzakere tarihi alabilirsek asıl işimiz ondan sonra başlayacak ve tüm bu müzakereleri ekonomimizin güçlülüğü ve etkinliğimiz oranında çabuklaştırabileceğiz ve tam üyeliğimizi gerçekleştirebileceğiz! Netice itibariyle biz AB'ye muhtaç, AB bize muhtaçtır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.